Liamh arabanın kapısını açtığında karşısında gördüğü manzara tanıdık değildi. Arcana başını Odeth'in omzuna yaslamış derin bir uykuya dalmıştı. Kucağında sıktığı yumrukları berelenmiş Soluk pembe elbisesine bir miktar kan bulaşmıştı. Tam Arcana'nın boynuna dolanan kızıl buklelerini çekecekken Odeth uyandı ve telaş içinde yüzüne baktı. Kadının uykusunun derinliğini biliyordu. Hayatını sallanan bir gemi ile kayalıklara gürültüyle çarpan dalgaların hemen üzerindeki uğultulu bir mağarada geçirmişti. Bunun gibi ufak seslere aldırış dahi etmeden uyuyordu.
"Hanımını uyandır Odeth ve mümkünse ona yeni temiz bir elbise giydir. McAodha klanına giriş yapmak üzereyiz."
"Odeth gülümseyerek başıyla beyini onayladı. Demek Lord Liamh onu atı üzerinde kalesine şanınına yarışır bir törenle sokacaktı. Uzaktan az da olsa gelen gayda sesleri durumdan emin olmasına neden oldu.
"Çabuk olun!" dedi Liamh kızın gözlerindeki ışıltıya bakarak.
---
Arcana Odeth'in kendini uyandırıp alel acele eline aldığı beyaz elbiseyi ve McAodha tartanını ona giydirmeye çalıştı. Genç kız Odeth in maharetli elleriyle saldığı buklelerini düzene sokup yüzünün iki yanından örerek arkasından toplayışını sabırla bekledi. Arabanın içinde elbise değiştirmek yeterince zor değilmiş gibi Odeth devamlı acele etmeleri gerektiğini söylüyordu. Sonunda Arcana alacakaranlığa dönen gökyüzüne bakarak arabadan indi Lakin Odeth'in tüm yalvarmalarına karşın McAodha tartanını omuzlarına almayı reddetti. Soğuk hava yaptığına pişman olmasını sağlasa da gururu Liamh'ın karşısına renkleri ile sarınmış olarak çıkmayı reddediyordu. Üzerindeki elbise bedenini sıkı sıkıya sararken tarlatan olmadığı için bacakları arasında uçuşan eteğini toparlamaya çalışarak atının önünde kendisini bekleyen adama doğru yürüdü.
"Daracık bir araba üzerinde üzerimi neden değiştirmem gerektiğini sorabilir miyim?"
Liamh daha önce beyazın bu denli yakıştığı bir kadın tanımamıştı. Daha fazla bakmaya devam etmesine izin vermeyen gururu arkasına dönüp eyeri kontrol etmeye zorladı onu.
"Klana giriş yapacağız." dedi. Sakin bir ses tonla.
"Klana girerken çıkarken yemek yerken ve yemezken neden üzerimi değiştirmek zorundayım?" Genç kız bıkkındı. Lakin Liamh'ın gülüşü yine bilmediği bir şeyleri itiraf etmiş olduğunu gösteriyordu. Adam onu kolundan tutup bir çırpıda atının üzerine yerleştirirken Arcana hafif bir çığlık attı. O kadar aniydi ki genç kızı bile korkutmuştu.
Liamh gelininin arkasındaki yerini alıp o itiraz etmeden önce üzengileri atın karnına yavaşça vurarak iri hayvanın kendinden beklenmeyen bir çeviklikle hareket etmesini sağladı.
"Tartanın nerede Arcana?" dedi.
"Bu soruyu benim sormam gerekir. Giolla tartanım nerede ?" Arcana omzu üzerinden dönerek adama baktı. Mavi gözleri kısa bir an kendisininkilerle buluştu fakat hemen karşıya yöneldi. Genç kız bu geri çekilişe alışık değildi. Önüne dönerek uzaktan görünen kaleye doğru baktı.
"Senin renklerin artık Giolla tartanının üzerinde bulunmuyor."
Arcana konuşmak için nefes aldı fakat Liamh'ın atın dizginlerini diğer eline geçirerek boşta kalan kolunu onun beline dolayışı ile sustu. Bunu yaparken koluna doladığı kumaşın beyaz elbisesi üzerine düşmesine özen göstermişti ve bu da Arcana'ya çırpınmanın fayda vermeyeceğini göstermiş oldu.
"Bunu yapmaktan vazgeçmeyeceksin değil mi?"
Liamh kadının çiçek kokulu saçlarının rüzgardan yüzüne çarpıyor oluşundan kurtulmak için kendini geriye doğru çekti ve buklelerin kadının sırtı ile göğsü arasına sıkışmasını sağladı. Böylesi çok daha kolaydı.
"Neyi yapmaktan?" diye sordu.
"Beni böyle sıkıştırıp durmaktan?" Arcana huzursuzca kıpırdanıp adamın kolunun basıncını hafifletmeye çalıştı."
Liamh kaşlarını çattı. "Sen artık benim kadınımsın McGiolla. Nerene dokunup dokunmayacağımı sana soracak değilim."
Arcana heyecanla öne doğru dikildi ve omzu üzerinden adama baktı. Söyledikleri nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde içini titretmişti. Bu histen ve bedenine yaptıklarından kurtulmak için aniden dudaklarından dökülen kelimelerin ne denli büyük bir pişmanlığa sebep olacağından ise bir haberdi.
"Tanrıya tek duam, artık mümkünse benden olabildiğince uzak durman!"
Genç kız Liamh'ın aniden onu bırakıp atını durdurması üzerine yutkundu. Adam ona öylesine derin bir öfkeyle bakmıştı ki Arcananın kalbi boğazından fırlayacak gibi oldu. Liamh'ın sıkıp gevşettiği dişleri yanaklarından belli oluyordu. Aşağı atlayıp Arcana'yı beraberinde indirirken canının oldukça yakmıştı. Onu kolundan sürükleyerek duran konvoya doğru hızla götürüp değersiz bir eşya atıyormuşçasına arabaya binmesini sağladı. Kapıyı yüzüne çarparken bakışlarındaki soğukluk ve yabancılaşan yüzü ise genç kızın gözlerinin dolmasına neden oldu.
---
Akabinde kaleye girdiklerinde Liamh söylediği üzere Arcana'nın bir mil dahi yakınına gelmemişti. Genç kız hizmetliler tarafından hazırlanan büyük ihtişamlı odaya çıkarılmış lakin aradan bir saat dahi geçmeden gelen kadınlar yanlışlık yaptıklarını söyleyerek onu az önce girdiği odanın karşısındaki daha az gösterişli olana yerleştirmişlerdi. Bunu yaparken kadınların yüzündeki şaşkınlık Arcana'nın kelimeleri seçerken yaptığı hatanın ne denli büyük olduğunun farkına varmasını sağladı. Lakin içinde bulunduğu durumu sebebini kendisine defalarca soran Odeth'e anlatmadı.
Liamh'ı akşam yemeğinde ya da sonrasındaki çay seremonisinde görmedi. Odeth, hanımını lordun işlerini halletmek üzere gitmiş olabileceği konusunda teselli etmeye çalışırken Arcana sebebini içinde bildiğinin farkındaydı. Sessizce odasına çıkarken Odeth, getirilen küvette yıkanmasına yardımcı olmuş, üzerine güzel pembe bir gecelik giydirerek saçlarını uzun uzun taramıştı. Son olarak boynuna ve göğüslerinin arasına elindeki lavanta yağından sürüp yanından ayrıldığında genç kız aynadaki görüntüsü ile baş başa kalmış lakin kımıldayamamıştı. Odeth bildiği kadarıyla ona bu gece Liamh ile aynı yatakta yatması gerektiğini ve bedenlerinin birbirine değeceğini anlatmıştı. Lakin daha fazlası için bir yorumda bulunamamıştı. Evli olmayan genç kızlara düğün gecesi ile ilgili detayların anlatılmadığını söylemişti. Yapabileceği tek şey düğün gecesini geçirecek olduğu adama karşı sessiz kalmak olacaktı. Arcana bir daha ağzını açmayacağına dair kendi kendine yemin etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRGÜN
Historical FictionLiamh McAodha, İskoçya'nın kaderini belirleyecek arayışın onu hiç tanımadığı bir kadınla evlenmeye mahkum edeceğini biliyordu. Üstelik ülkesi ve toprakları için bu kararı veren ta kendisiydi. Lakin gelininin yirmi yıl boyunca bir mağarada sürgün hay...