İnsanlar geçmişe baktığında hatalarını, yaşanmışlıklarını, sevinçlerini, belkide kalp kırıklıklarını görürlerdi ama ben geçmişime baktığımda koca bir boşluk görüyordum. Hayatı başkasının elinde kukla olmuş zavallı bir kızdım. Gerçek ailem nasıl insanlar bilmiyordum çünkü bu hak bana sormadan elimden alınmıştı. Kızgındım, belkide kırgın. Bu hayatta kırgınlıklarımın umrunda olduğun biri var mıydı sahi?
Gözümden akan tek damla yaşı silip ayağa kalktım. Artık arkamda sahte ailem de yoktu. Valizimin kolundan tutup ilerlemeye başladım. Saat öğleden sonrayı gösteriyordu. O evde daha fazla kalmak istemeyip erkenden çıkmıştım. Karşıdan gelen taksiyi göründe durdurup içine bindim. Yaklaşık bir saat sonra taksi durunca cebimdeki parayı verip aşağı indim.
Karşımdaki ev oldukça güzel görünüyordu. Anladığım kadarıyla maddi durumları oldukça iyiydi. Bir süre karşımdaki eve baktım. Nasıl girmeliydim? Ne demeliydim peki? Arkamdan omuzuma dokulununca korkuyla sıçrayarak arkama döndüm. Karşımda uzun boylu kumral bir erkek duruyordu.
"Korkuttuğum için özür dilerim, yağmur yağıyor biraz daha yağmurun altında kalırsan hasta olursun. Birini arıyorsan yardımcı olabilirim"
"Ediz Altıner'i arıyorum burada oturuyormuş sanırım"
Kaşları hafif çatıldı. Soru dolu gözlerle bana bakmaya başladı.
"Evet, kendisi babam oluyor. Neden aradığını sorabilir miyim?"
Yani karşımdaki abim miydi? Yeliz kardeşim olduğundan bahsetmemişti.
"Kendisiyle konuşsam daha iyi olur"
"Pekala burada daha fazla bekleme o zaman içeri gel benimle"
Kafamı sallayarak onu takip ettim. Zili çaldığında kapıyı güleç yüzlü güzel bir kadın açtı.
"Oğlum geldin mi hemen içeri geç ıslanmışsındır şimdi"
Konuşmasını bitirdiğinde gözü bir kaç adım uzakta olan bana düştü. Yüzü şaşırmış bir hal aldı.
"Kızım sırılsıklam olmuşsun sen de hadi içeri geçelim ısının hemen"
Bir şey dememe izin vermeden kolumdan çekip içeri götürdü. Aynı zamanda telaşlı söylemlerine devam ediyordu.
"Hay Allah sen çok ıslanmışsın üzerinde kurursa hasta olursun kıyafet vereyim de üzerine değiştir iyi olur mu?"
"Hayır, hayır hiç gerek yok zaten valizimde eşyalarım var değiştirebileceğim bir oda gösterirseniz yeterli"
"Tabiki gösteririm gel benimle"
Valizimin sapından tutup götürdüğü odaya girdim. Sanırım misafir odasıydı burası. Vazliminden kıyafetlerimi alıp geçirdim üzerime. Farketmesemde çok üşümüştüm sahiden. Bünyem biraz zayıftı umarım hasta olup birde onunla uğraşmazdım. Valizimi kapatıp kapıyı açtım. Biraz önce bulunduğumuz salona geçtim. Güleç yüzlü kadın salonda oturuyordu. Beni görünce yüzüne az önceki gülümsemesini takıp konuşmaya başladı.
"Merhaba biraz önce tanışmaya fırsatımız olmadı ben Beliz Aker'in annesiyim"
Beliz? Karşımdaki annem miydi? Birbirimize benzemiyorduk sadece yeşil gözlerimiz aynıydı. Düşüncelere dalmışken konuşmayı unuttuğumu farkedip söze atıldım.
"Merhaba ben de Zeynep Maya tanıştığıma memnun oldum"
İnsanlar anneleriyle böyle mi tanışırdı? Belkide bu durumu biraz fazla rahat karşılamıştım. Yeniden söze girmesiyle dikkatimi ona verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtınadan Kaçan Kırlangıç
Teen FictionKoştum. Gideceğim yeri bilmeden koşmaya devam ettim. Kafam düşüncelerimle o kadar doluydu ki önümdeki taşı farketmekte gecikmiştim. Küçük taşlar ellerimde ince çizikler oluşturmuştu. Yerimde doğrulup üstümü düzelttim. Bileğimde ince bir sızı vardı...