Arcana, ertesi sabah uyandığında odasında tamamen yalnızdı. Liamh gece yanına gelmemişti. Bunun nedeni kitlediği kapısıydı muhtemelen. Genç kız bu tutumu ile sinirlenip onu beraberinde annesini ziyarete götürmek istemeyeceğini ummuştu. Derin bir nefes alarak üzerine Odeth'in onun için diktirdiği buz mavisi elbiseyi giydi. Düz kesim rahat bir elbiseydi. Her ne kadar Leydi Morie için yetersiz olacağını tahmin etse bile Arcana korse giymeyi kesinlikle istemiyordu. Düşündüğünde elbise giymek istemediğini fark etti. Saçlarını aynalı masanın önünde duran tarak yardımıyla bir müddet taradı. Artık düzenli olarak taranan kızıl dalgaları rahatlıkla şekil alıyordu. Arkasından sıkıca örüp omzundan sallandırdıktan sonra odadan çıktı. Kahvaltı için hazırlanan yemek salonuna indiğinde ise odada Liamh dışında kimsenin olmadığını görmek suratının asılmasına neden olmuştu. O etrafına bakınırken kocası ayağa kalkarak yanına geldi ve elinden tutup onu hemen yanındaki yerine oturttu.
"Owen ve Odeth gün ağarırken yola çıktılar." Liamh dikkatle Arcana'yı inceledi. Soluk renkli elbisesi içinde yine çok güzel görünmüştü gözlerine.
"Demek elveda demeden gittiler..." Arcana iç çekti. İçinde bir yerlerde hala vadiye gidebilmeyi istiyordu.
Liamh uzanıp kadının yanağını okşadı. Mutsuz görünüyordu. İçten içe evine gitmek istediğini biliyordu ve Liamh işlerini hallettiğinde onu götürecekti.
"Kaledeki işimiz bittiğinde seni alıp vadiye götüreceğim Arcana" dedi
Arcana duydukları karşısındaki minnetini Liamh'ın yanağındaki elini tutup sıkarak gösterdi ve adamın afallamasını sağlayacak şekilde gülümsedi.
Kadını gülümserken gördüğü zamanlar bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı. Liamh onun gözleri içine bakarak gülümsemesi karşısında heyecanlandığını hissetti. Kendisine karşı bu kadar sevecen ve şefkatli olduğunda tüm dünyayı önüne serebileceğini fark ettiğinde ise ensesinden tutarak kendisine çektiği kadının dudağına masum bir öpücük kondurdu.
"Kahvaltıdan sonra yola çıkacağız leydim."
Arcana, Liamh'ın kendisine bu kadar sıcak davranarak leydim diye hitap etmesi üzerine kapıyı kilitlediği için sinirli olmadığını düşündü. "Leydim?" diye sordu muzip bir ifadeyle. "Karşında bir leydi görmediğini söylemiştin."
İğneleyen sözleri üzerine Liamh onu bırakarak önündeki tabağa döndü. "Her dediğimi sorgulayacak mısın?"
Genç kız omuz silkti "Bu seni kızdıracaksa evet."
Liamh hayretle kadına baktı. O ise, yemeğine odaklanmış ve büyük bir iştahla yemeye başlamıştı.
"İnsanlar beni kızdırmaktan çekinir Arcana. Ben öfke problemleri yaşayan bir adamım. Eğer sabırsız bir anıma denk gelirsen vereceğim tepki senin için iyi olmayabilir."
Arcana iç çekerek konuştu. "Biliyorum."
"Öyleyse beni kasıtlı olarak kızdırmaya çalışıyorsun." Genç adam hayal kırıklığıyla kaşlarını çatarken elindeki çatalı tabağın içine attı. "Bunu neden yapıyorsun be kadın!"
Arcana göz ucuyla adama baktıktan sonra hızlıca yediği lapayı ittirdi. Liamh'ın sakin tavırlarıyla baş edebilecek kudreti bedeninde bulamıyordu. Onu gördüğü ilk günden beri kendisine yaklaştığında sessizce kulağına fısıldadığında ve konuşmaya çalıştığında eli ayağı birbirine dolaşıyor nefes alamıyordu. Liamh McAodha bir insanın hayatında görüp görebileceği en yakışıklı adam olabilirdi. Ona direnebilmesinin en kolay yolu kaş çatmasını sağlamaktı. Genç kız içten içe onun hevesini aldıktan sonra gideceğini biliyordu. Yeterince güzel değildi ve dahası Liamh bir gün varisler isteyecekti. İçinde kanat çırpan kalbini eliyle bastırarak konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRGÜN
Historical FictionLiamh McAodha, İskoçya'nın kaderini belirleyecek arayışın onu hiç tanımadığı bir kadınla evlenmeye mahkum edeceğini biliyordu. Üstelik ülkesi ve toprakları için bu kararı veren ta kendisiydi. Lakin gelininin yirmi yıl boyunca bir mağarada sürgün hay...