Gözlerim yaşlar ve şaşkınlık içinde bir yerde kanlar içinde yatan adama bir de Tahir'e baktığımda silahı beline koydu, acımasız ve soğuk kanlı bir şekilde babasına kitlenmiş bakarken ellerimi kollarına koyup sarstım arkada koşuşturma başlayınca Tahir'i tekrar sarstım. "Sen ne yaptın Tahir! Kadının masumiyetini ispat edecektik ve sen katil olmayacaktın sen ne yaptın? Ben sensiz ne yapacağım şimdi! Tahir..."
"Sakin ol" dedi bana bakıp sakince, şaşkınlıkla dudaklarım aralandı ve dehşete kapıldım.
"Bu durumda nasıl sakin olmamı beklersin? Adamı öldürdün..."
"Ben öldürmedim" dediğinde gözlerimi kırpıştırdım, derin nefes alıp silahını tekrar çıkardı ve şarjörü açıp bana gösterdi, içindeki kurşunları birer birer avucuna döktü ve bana gösterdi. "Bu silah TP 9 Sf Elite - S Canik -Türkiye olarak geçiyor, kapasitesi on beş mermi, ve burada da on beş mermi var" dediğinde saymaya başladım, doğruydu.
On beş mermi duruyordu.
Rahatlamış bir şekilde ona baktığımda beline yerleşirdi silahı ve gözlerini tekrar o tarafa çevirip mermileri ceplerine koydu, gözlerimi sıkıca kapatıp ona sarıldığımda elini belime koydu.
"Lütfen bir daha beni sensiz bırakmak gibi bir şey düşünme"
"Benim yerime asker yaptı zaten, kuleden ateş edildi. Kavgayı çıkaran o it babamdı onu gözlemiyordum sürekli geldiğimden beri" dediğinde ona daha çok sarıldım ve kokusunu içime çektim.
"Tahir ne olur gidelim, adam öldü zaten ikimiz de gördük. Kimse zarar veremez artık...lütfen sevgilim, gidelim" dediğimde başımı okşadı ve öptü.
"Gidelim" dedi. Emniyete geldiğimizde Tahir avukatını aradı Lavanta'nın aklanması için, bende şikayetçi olmayacaktım şirketimi patlattığı için çünkü kadın tehdit zoruyla yapmıştı çocuğunu ve kendisini korumak için yapmıştı her anne gibi, kötü biri olsaydı bizi de öldürürdü ama yapmadı. Avukatla beraber müdürün yanına gittik, durumu izah ettik şikayetçi olmayacağımı söylediğimde onu ellerinde kelepçeli ve iki polis kadının tutmasıyla karşımıza geçirince kadına baktım dikkatle.
Ruh gibiydi.
Çok zayıf, gözleri morarmış, dudakları sararmış, bembeyazdı.
Yutkunarak Tahir'in yanına gidip kolunu tuttuğumda derin nefes aldı ve kadının karşısına geçip onunla konuşmaya başladı. "Bak, ailem senin yüzünden dağılmışlıkla suçladım bunun için senden özür dilerim, meğer babam sadist bir psikolattı, anneme yaptıklarından sonra her şeyi düşünmeliydim. Bak avukat burada, babam öldü, gözlerimle gördüm..."
"Öldü mü?" diye sordu ruh gibi, Tahir başını salladı.
"Öldü. Hepimiz güvendeyiz. Sende öyle..."
"Kızım...Peri....o nerede? Oda güvende mi? Ha?" diye sordu gülümseyerek ve ona baktı, kıkırdamaya başladığında gözlerim doldu ve ellerimle ağzımı kapattım, kadın aklını kaçırmıştı, kahkaha atmaya başladı. "Ona çok iyi bak olur mu? O senin kardeşin, oğlumu öldürdü kardeşini öldürdü senin de kardeşindi o ama bak kız kardeşin var, ona iyi bak..." deyip bana baktı hem ağlamaya başlayıp hemde gülmeye devam edince hıçkırdım. "Sen çok iyi bir kadınsın, çok güzelsin, biliyor musun kızım sizin gözlerinizin renginden almış? Yeşil yeşil böyle" dedi gözlerini kapatıp açtı. "Ona çok iyi bakacağını biliyorum"
"Ona sen bakacaksın, avukat seni kurtaracak..." diye Tahir araya girince kadın üzgün gözlerle tekrar kahkaha attı.
"Bu kadının akli dengesi yerinde değil, bu durumda çocuk falan bakamaz" diye araya müdür girdiğinde Lavanta öfkeyle patladı bir anda, öyle bir bağırdı ki kulaklarım çınlamıştı.
"O ADAM BANA TECAVÜZ ETTİĞİNDEN BERLİ AKLİ DENGEM TABİ DE YERİMDE DEĞİL! ADALET HAK HUKUK BÖYLE PİÇLERİ BİTİRMEK YERİNE KADINLARIN ÖLDÜRÜLMESİNE GÖZ YUMUP VE TECAVÜZE UĞRAYANLARI SUSTURDUĞU İÇİN AKLİ DENGEM EVET YERİNDE DEĞİL!"
"Burası karakol bağırma!" diye müdür de çıkışınca kadın gülerek konuştu.
"Hangi karakol? Burası mı karakol? Ben ne karakol, ne adalet, ne hukuk, hiçbir bok göremiyorum! O bana tecavüz ettiğinde dilekçe yazdırıp şikayetçi olduğumda kimse cevap vermedi, kimse sahip çıkmadı, neden biliyor musun?" diye sordu kaşlarını havaya kaldırıp gözlerini büyüterek, ellerimle ağzımı kapatıp ağladığımda Tahir dişlerini sıkarak yanıma geldi ve bana sarıldı, sakinleştirmeye çalıştı, kadın tekrar konuştu. "Adalet olmadığı için, üstüne tam aksine para karşılığı dilekçemi kapattırıp sizin gibileri satın alıp susturdukları için!" diye bağırdığında müdür öfkelendi, Lavanta da öfkelendi ve masanın üzerinde duran silahı alıp başına koymasıyla hepimiz engel olmak için bağırarak tutmaya çalıştığımızda, bir el ateş sesi duyduk.
Gözlerim büyümüş halde kollarım havada korku ve panikle beklerken herkes endişeyle geri çekilmişti, yere damlayan kan sesleri ve silahın düştüğünü belirten metal bir ses yankılandı odada ve o an herkese baktım, herkes üzüntüyle bize bakıyordu, üstüm başım kan olmuştu, titremeye başlayarak nefeslerimi alıp verdim.
O an Lavanta yere yığıldı ve başı dağılmış halde hareketsiz durunca korkuyla titremeye başladım, Tahir küfür ederek yanıma gelince müdür hemen ayaklandı, avukat dışarı çıktı kadın polislerden biri ambulansı ararken diğer kadın polis şaşkınlık ve üzüntüye yerdeki silahı aldı, ben ise korkuyla yerde dağılmış yüzünü ve kanlar içinde yatan cesedine bakmaya devam ettiğimde deli gibi titredim, Tahir beni kollarımdan tutup geriye itti ve kendisi de gelerek beni odadan çıkardı, kapıyı kapatınca gözlerim doldu ve bağırmaya başladım bir anda.
Gördüklerimin korkunçluğundan, kadının yaşadıklarından ve hak etmeyen ölümünden, annesiz ve hiçbir şeyden haberi olmayan masum melek için feryad ederek bağırdım ve ağlamaya başladığımda bütün emniyetteki herkes dönüp bize bakmıştı, içimde deli gibi bir acı vardı ve beni parçalamıştı resmen.
Tahir beni sıkıca tutup üzüntüyle beklerken üzerimdeki kanlara baktım ve çığlık atıp tekrar bir feryad ettim ve yüzümü onun göğsüne koydum.
"Öldü! Üzerimde kanı var! Tahir...!" diye bağırdım, ellerini sırtıma koyup sıvazladı ve oda ağlamaya başlayarak başımı okşadı, oda teselli veremiyordu ne söyleyebilirdi ki? Böyle bir durumda ne söylenebilirdi? Az önce kadın gözlerimin önünde canına kıymıştı, evladını son kez göremeden intihar etmişti? Ne söylenebilirdi? Kelimeler yüreklerdeki acıyı anlatmaya yetmezdi, hiçbir cümlede yüreklerde ki acıyı dindirmezdi. Ona böyle bir son yakışmamıştı, ona her şeye rağmen güçlü durması ve evladı için kendi için ayakta dikilen ve hayatını kızıyla kendisine adamış bir hayat yakışırdı, bu olmadı.
Biz bilemezdik o kadın neler çekti, sadece anlattıklarıyla yıkılmışken biz? Neler hissetmişti, neler yaşamıştı, neler düşünmüştü sadece düşünebilirdik, sadece tahmin edebilirdik, yaşamı ise...işte ona gerçekten kelimeler yetmezdi cümlelerde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🖤 Sözleşme 🖤
Romance"Bir gün ellerim belinde, ellerin göğsümde, gözlerin gözlerimde, dudakların dudaklarımda mühürlü kalacak ve sen o zaman bana meydan okuduğun için hem PİŞMAN hemde AŞIK olacaksın" Bir SÖZLEŞME ile başlayan bu alışveriş ve nefret, nelere sebep olacak...