I got nothing left (season final)

783 47 174
                                    

Bu bölüm acı var, göz yaşı var kan var ter var. Hadi ya Allah deyip başlayın.
Hepinizin bu bölüm bol bol yorumlarını görmek istiyorum her satırdaki duygu ve düşüncelerinizi aşırı merak ediyorum. Hadi bakalım💗💗💗


***
Yağmur başımızdan aşağı boşalırcasına yağıyordu. Kısa süre içerisinde sırılsıklam olmuştuk. Karşımda gecenin karanlığında bana bakan bir çift kızgın ve kırgın göz vardı. Bedenimde adım atacak gücü bulamıyordum. Yerime çivilenmiş gibiydim. Başımızın üstünde çığlık atan şimşeklerle birlikte ''Vegas..'' diye fısıldadım. Kaşları çatıldı. Kafasını yavaşça sağa sola salladı.

Koşarak yanına gittim ve elindeki telefona uzandım. Tam alacağım sırada Kim aldı ve, ''Bildiğin şeyler değil mi zaten Pete?'' dedi. ''Bu arada tebrikler, Vegas'ın duvarlarını yıkıp onu kendi sahte ve iğrenç aşkına inandırdığın için. Sana gerçekleri söylemen için fırsat tanıdım. Ama sen mükemmel bir yalancı olduğun için bundan da sıyırırım diye düşündün. Ne zavallıca ama.''

Gözlerimi bir saniye bile Vegas'dan ayırmazken Kim benim suratıma bakarak söylüyordu tüm her şeyi. Kalbimde öyle bir şey yeşerdi ki, öyle tuhaf bir şeydi ki. Korkuydu, kaybetme korkusu. Bedenim soğukta kalmış bir serçe gibi titremeye başladı. Bacaklarım tutmadı. O gece ilk göz yaşım aktı yanağımdan. Acının, korkunun, suçluluk duygusunun, ihanetin simgesiydi o gece bende ki yeri.

Tanrı'ya yalvardım. Lütfen canımı al. Tam şu an al ve o güzel gözlerin ışığını söndürdüğüme şahit olmayayım. En ağır cezadan da beter benim için. Lütfen ya al canımı ya da zamanı geri sar. Kurtar onu bizi bu çukurdan.

Ama inandığım tanrı beni hiçbir zaman dinlemedi. Sevmedi. İlgilenmedi. Belki de cezamı böyle veriyordu.

Yağmurun altında bembeyaz olmuştu teni, tanıştığımız ilk geceki kadar soğuk yüzü ve kırgınlıklarla dolu, merhametinin paramparça olduğu bakışları yakaladım. Tek yaptığım şey karşısında titreyen bedenimle ağlamak ve ardı arkası kesilmeyen göz yaşlarına yenilerini eklemek oldu.

Her gözleri beni bulduğunda saf sevgiyi, merhameti ve aşkı gördüğüm gözler şimdi bana yabancıymışım gibi bakıyordu. Acımasız, öfkeli ve kırgındı koyu kahveleri. Boğazım düğümlendi. Geçsin diye çabalandıkça boğazıma kocaman bir yumru oturdu. Başımı yavaşça, usul usul iki yana salladım.

İlk incisini döktü o da. Sol gözünden akıp çimlere karıştı. Paçalarında yağmurdan sığınan kediyi kucağına alıp içeri doğru ilerledi. Tüm bedenime iğrenç bir ağrı saplandı. Kalbim kocaman elleri olan birisi tarafından göğüs kafesimin içinde sıkıştırılıyordu sanki. Kapı sesi geldiğinde ben hala öylece duruyordum olduğum yerde. Tüm fonksiyonlarımı onunla birlikte kaybetmiştim. Hala onun olduğu yere bakarken gözlerimi birden kollarını birleştirmiş bana bakan bedene çevirdim.

Büyük bir sinirle yakasına yapışıp, ''Neden yaptın bunu!? Lanet olası burnunu neden soktun bu işe!?'' haykırmaya başladım. Hemen kendini toparlayıp yakasını tuttuğum ellerimi sertçe tutup itti ve dengeme kaybedeceğim sırada o benim yakamdan tuttu. İşaret parmağını gözümün önünde sallayıp, ''Sakın yaptığın boku bana atmaya çalışma.'' dedi ve beni ıslak çimlerin üstüne itti. ''Ayrıca ağlayıp yeni numara yapmayı kes. Sadece daha küçük ve zavallı bir mahlukat gibi görünüyorsun.''

Birden koluma birsi dolandı ve beni ayağa kaldırmaya çalıştı. ''Pete aman tanrım, kalk hadi. İyi misin!?'' Panikle beni ayağa kaldırmaya çalışan kişiye baktım. Arm sırılsıklam olmuş bir şekilde endişeyle yerde yatan aciz bedenime bakıyordu. ''Kalk hadi.'' Onun desteği ile savsakça ayağa kalktım. ''Bak, ortakçın da gelmiş Pete. Kalksana hadi.'' Kim'in alay kokan öfkeli sesleri kulağıma ulaştı.

Betrayal or Love || VegasPete Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin