Medyaya aşağı yukarı bölüme uyacağını düşündüğüm bir şarkı koydum -asla taylor swift dinletmeye çalışmıyorum- isterseniz dinleyebilirsiniz :)) iyi okumalar!
Çapulcular. Bu dört kişilik arkadaş gruplarına verdikleri bir isimdi. James, Remus, Peter ve Sirius. Bu dörtlü ilk tanıştıkları günden beri her zaman yakın olmuşlardı, ama özellikle 3. Yıllarından itibaren arkadaşlıkları daha özel ve kuvvetli bir hal almıştı tabii. O yıllarda Remusun küçük tüylü problemini öğrenmişler ve ona yardım etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışmışlardı. Ki, bunun çözümünü -yaşları tutmadıkları için yasa dışı bir şekilde- animagus olup her dolunayda Remus ile birlikte olmakta bulmuşlardı ve bunu zor da olsa başarmışlardı.
Remus onların yaptıkları her şey için minnettardı. 3 yıl boyunca -onlar iki ay önce kolaylıkla animagus hallerine dönüşmeyi öğrenene kadar- her dolunaydan sonra hastane kanadına Remus'un yanına gelirler ve geceyi onunla geçirirlerdi, bu da Remus'u her şeyden daha çok mutlu ederdi. Remus'un en büyük korkusu edindiği arkadaşları kendi gerçeği yüzünden kaybetmekti, ama o arkadaşlarını kaybetmemişti ve işte! Şimdi burdaydılar. 5 yıllık, Remus'un küçük tüylü problemine rağmen sarsılmamış bir arkadaşlıkları vardı. Remus gerçekten, gerçekten hepsine onu bırakmadıkları için minnettardı.
"Hey, uyanıyor sanırım." Remus yarım yamalakta olsa bu heyecanlı sesin Peter'a ait olduğunu anlamıştı hemen.
Hemen ardından gelen ayak sesleri ise Sirius ve James'e ait olmalıydı.Remus bir süre gözlerini kapalı tuttu, aldığı tanıdık iksir ve antiseptik kokularıyla nerde olduğunu anlaması çok uzun zamanını almamıştı. Tek gözünü açıp etrafında toplaşan arkadaşlarına baktı ve gülümsedi, içeriyi aydınlatan mumlar ve pencerelerden içeriye yansıyan ay ışığı dışında her yer karanlıktı. "Ne o? Beni çok mu özlediniz yoksa." Dedi neredeyse fısıldayarak, ama arkadaşları buna rağmen sesinde ki alaycı tonu duyup onun dediği şeye kıkırdadılar.
"Ah, hem de nasıl, tahmin bile edemezsin, Remmy." Dedi Sirius dramatik bir şekilde. Bu onun işiydi. Dramatik olmak yani... o her zaman böyleydi, ama Remus ve diğerleri bundan şikayetçi değillerdi tabii ki.
James gülüp başını salladı, ardından bir şey hatırlamış gibi durup heyecanla yerinde zıpladı. "Remus! Remus, senin uyanmanı beklerken aklımıza ne geldiğini tahmin bile edemezsin." Dedi fısıldayarak.
Remus merakla kaşlarını havaya kaldırdı ve arkadaşlarına teker teker baktı. "Hm, neymiş o aklınıza gelen şey?"
"Bir harita!" Dedi James, sanki bu dahiyane bir fikirmiş gibi. Remus kaşlarını çatıp 'bu muydu aklınıza gelen şey?' Der gibi bir bakış atınca devam etti. "Yani, uhh, sıradan bir harita değil tabii ki. Sihirli bir harita! Eh, malum, bu okulda neredeyse her yeri biliyoruz artık. Bir çok saklanma yeri, gizli geçitler vesaire."
James'in sözünü Sirius heyecanla devraldı. "Bu okulun bir haritasını çıkarabiliriz. Bize okuldaki herkesin, ama kelimenin tam anlamıyla herkesin adını da gösterecek. Böylece geceleri görünmezlik peleriniyle dışarıya sızdığımızda yakalanma riskimiz de olmaz, çünkü, malum, elimizde kimin nerede olduğunu gösterecek bir harita olacak."
Bu sefer sözü devralan Peter oldu. "Evet! Ve düşündük ki birbirimize takma isimler de takarız, ama öylesine takma isimler değil, animagus halimize uyacak isimler. Hem bu isimleri haritaya da ekleriz."
Remus onlara cevap vermeden önce gülümsemeden edemedi. "Bu gerçekten hayatımda duyduğum en dahiyane fikir."
"Değil mi!" Dedi James ve Sirius aynı anda heyecanla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE STORY OF THE MOON AND THE STAR
Fanfictionwolfstar ama mutlu sonlu + bol bol slowburn var, evet... hoş geldiniiiz! *awkward smiling*