Bazen yaşadıklarımız roman olur bazen başkalarının yaşadıkları bir roman olur okumasını bilene okumak isteyene. Evlenince evladı olmayan Gülümser doktorum çocuk yaparsan hayatını kaybedersin sözüne rağmen bir tane dünyaya getirmek için dinlememiş ve eşinden habersiz korunmadan hamile kalmıştı. Bir kaç saatte olsa kucağında tutarak onun kokusunu içine çektikten sonra dünyaya veda etmeyi o kadar çok istiyordu ki hiç kimseyi dinlemedi. Bu bazen bir tercih bazen de kader denilen her iki seçim ve yazgının sonucu insanın tercih ettiği ya da tercih ederek hayatını devam ettirerek yaşamaya çalıştığı bir dünya idi. Elbette kimse böyle bir şeyi istemezdi lakin isteyerek kabul edenlerde az değildi. Adını ne korsak koyalım hayattı yaşanılan. İnsan aşık olduğu bir güzelliğin peşinde kendini sürükler ve giderdi işte Gülümser de evlat kokusunu almanın peşinden giderek aşkının güzelliğin peşinden kendisini ölüme doğru sürüklemişti ya da hayat sürüklemişti her iki durumu çözmek çok zor, herkesin imtihanı ayrı olur diyelim. Kendini unutan doğacak evladıyla birkaç saat yaşamayı özlemle bekleyen Gülümser kız çocuğu doğduktan iki saat sonra gülümseyerek gözlerini hayata kapatmış evladını annesiz bırakmıştı ya da hayat kader, Rabbim böyle uygun görmüştü. Ölmeden önce ismini "Gül" koyan gülümser aşkının içine düşmüş koklamış ve bu dünyadan ahirete göç etmişti. Eşi Durmuş onu deliler gibi severken aşkına karşı çıkamamış onu bu doğumdan vazgeçiremememmiş kadere rıza göstermişti.
Aşıklar aşklarıyla geride bıraktıklarıyla yaşarlar derler gerçekten doğruydu, kızı Gül aynı annesiydi. Durmuş ona baktığında eşi Gülümser'i görüyordu candan sarılarak kokluyordu, ondan kalan emanetti bir parçaydı. İnsan bu dünya diyarında gördüğü sevdiği veda ederek gidenin yeniden gelişiyle mutlu olur muymuş deselerdi belki inanmazdı oysa şimdi üzüntülü olsa da en mutlusu kendisi idi. Bir yaşına gelinde kucağında mezarının başına götürerek seyretmesi için saatlerce kalarak sohbet etti.
-Ey bakmaya doyamayan sevgilim, işte bakmaya doyamadığını yanına getirdim, doyasıya bak ona ötelerde, aynı sen sanki gitmedin yeniden geldin dünyamıza.
Saatlerce başında dualar okur ve el sallayarak eve doğru gülümseyerek gelirdi. Sözler kelamlar aşkla ağzından çıkar, aşkla dualar eder bir dahaki sefere kadar mezarına bir çiçek diker o susamadan gelir sular giderdi. Dil ölümle söz ölüm karşısında aciz ve kısır kalırdı derlerdi ya işte bu her durum için değilmiş, Mevla dile kelama can verince ölümle bile söz kelam aşkla dile gelir ve ölümün ölmek olmadığını aşkla sevenlerin ölmediğini Mevla kuluna yaşatırmış. İşte şimdi o minicik kızına bakarken aynı Gülümserdi gülüşü bakışı kokusu... Aşkla sevenler aşkla sırra erince, kalpten dile göze söze ve duygulara dökülerek ölümle gitse bile ötelere geride kendisinden bir parça iz koku bırakırmış aşkın sevmenin güzelliğinden olsa gerek diye düşündü.
Bazen sukutla kalmanın, feryat etmekten güzel olduğunu kızını koklarken anladı.
Mehmet Aluç
mehmetaluchotmail.com
devam edecek inşallah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kelamında Aşkı Okumak Ve Yaşamak-1-
RomanceBazen yaşadıklarımız roman olur bazen başkalarının yaşadıkları bir roman olur okumasını bilene okumak isteyene. Evlenince evladı olmayan Gülümser doktorum çocuk yaparsan hayatını kaybedersin sözüne rağmen bir tane dünyaya getirmek için dinlememiş ve...