26 bölüm (gerçek katil)

14 3 9
                                    

Sezon finali

İremin vurulduğu gün:

İrem vurulduğu gün olan olayları detaylı göremediniz ve sadece benden dinlediniz ama o gün olanları Yavuzdan dinlemenizi çok isterim.

İrem vurulmuştu. Melisa ve Yavuz nefes alamayacaklarmış gibi hissediyorlardı. Her ikisi de ne olduğunu anlamamıştı. Yere düşen İremi Yavuz hızla tuttu. Kafasının yere değmesine izin vermemişti. Melisa donup kalmış, şok geçiriyordu. Kendine gelmesi 1 saniye sürmüştü ama bu 1 saniye 1 saat gibi geçmişti. Kafasını kurşun gelen tarafa çeviren Melisa adamı gördü. "Yavuz kaçıyor" Yavuz hiç düşünmeden İremin yanından kalktı ve adamın arkasınca koşmaya başladı.

Melisa İremin yanında kalmıştı. Bütün bunlar neden olmuştu?

***

Yavuz merdivenleri hızla çıkıyordu. Asla bu kadar hızlı koşmamıştı belki de.
"Bekle aptal herif" diye seslendi adamın arkasından. Bunu duyan adam gerçekten de durmuştu. Aptal mıydı?

"Seni kendi ellerimle öldüreceğim" diye bağırdı Yavuz. Adama yetişmesine 10 basamak kalmıştı.

"Yavuz bey, ben gerçekten sizi hedef almıştım. O hanımın önünüze atlaması benim suçum değildi" titrek sesiyle söylemişti adam.

Nee? Yavuz bey mi? Bu adam Yavuzu nereden tanıyordu ve adamın tüm bu söyledikleri de neydi?

Hikayeyi Yavuzdan dinleme vaktiniz geldi artık bence.

Anlatıcı-Yavuz

Kendi işimi kendim yapmalıydım. Bu aptal herife iş yaptırmak zaten başından beri hataydı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi birde suçu yokmuş gibi davranması beni delirtiyordu. "Senin suçun lan orospu evladı" diye bağırdım.

Onu öldürecektim. Sevdiğim kadın onun yüzünden şu an yaralı bir durumdaydı.

Bu orospu evladının tek yapması gereken beni kolumdan vurmaktı. Sadece hafif bir sıyrık bile yeterliydi. Kimsenin benden şüphelenmemesi ve Muratın katilin ona zarar vermeye çalıştığını düşünmesi için bu yeterliydi. İremin önüme atlaması tüm planı batırmıştı.

Bu da yetmezmiş gibi karşımdaki it suçsuzmuş gibi davranıyordu.

"Özür dilerim Yavuz bey, affedin lütfen"

Benden çok korkmuştu. Hiç düşünmeden üzerine yürümeye devam ettim. Üst kata doğru koşmaya başladı. Onu yakalayınca yapacaklarımı biliyor olmalıydı. Çaresizlik.. En kötü zayıflıktı. Bu duygu uzun süre önce benden silinmişti. Asla da geri gelmeyecekti.

"Bingo" kuş artık kafesteydi. Çatı katındaydık. Son kartını oynamış ve başarısız olmuştu. Şimdi benim sıramdı. Bunu da söyleyeyim 'ben asla başarısız olmam'  son kartı oynadım mı o oyun hep benimdi.

"Yavuz bey gerçekten siz de gördünüz ben suçsuzum" hâlâ suçsuzum diyordu bir de. Delirmek üzereydim.

Üzerine doğru yürümeye başladım. Ben üzerine yürüdükce o da geriye doğru yürüyordu.

"Bana zarar veremezsin! Senin tarafındayım" gerçekten ona zarar veremez miydim?

Bu aptal adam komikti. Ama bu şakası beni güldürmemişti. Durmadan üzerine doğru sakin adımlarla yürüyordum. Onun gidecek yeri kalmamıştı. Arka tarafında kocaman boşluk dışında tabii.

"Gidecek yerin kalmadı" telaşlı surat ifadesiyle arkasındaki boşluğa baktı.

Artık yanındaydım.

Blood(kan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin