BÖLÜM 1/ SESSİZLİK•Ihlamur bahçesinin önünden geçerken ciğerlerime dolan ıhlamur kokusu, bana ister istemez çocukluk anılarımı çağrıştırmıştı. Özellikle haziran ve ağustos aylarında mahallem beni bu koku ile ağırlardı. Bir nevi evine hoş geldin mesajıydı bu benim için. O bahar havasını kış ortasında yaşamak da mümkündü çocukluğumda. Ocakta kaynayan çaydanlıktan çıkan buharın dansını izlerdim saatlerce. Analar kuruturdu ıhlamurları; hepimiz ıhlamur kokardık, ıhlamur biz kokardı.
Çocukluk anılarımı gözümün önünde teker teker canlandırırken yolu yarılamış olduğumun farkındaydım. Buz gibi keskin soğuk yüzüme hiç acımadan çarparken ağaçların hışırtıları gecenin sessizliğini bozuyordu. Yaşadığım yerde sokak lambaları pek bulunmazdı. Gece olduğunda sokaklarda kimse kalmaz, herkes evlerine çekilirdi. Hoca minareye çıktığında sokaklardaki çocuklar evlerine doluşurlardı. Alışkın değildim karanlığa, yalnızlığa, mutsuzluğa. Büyüdükçe dertleri artarmış insanın, çocukluğunu özlermiş her geçen gün. Çocuklukta yalnızlık nedir bilmez ki insan. İhanet, para, yalan nedir bilmez. Bildiği bir şey varsa o da hayatı dolu dolu geçirmektir elbet.
Zihnimin derinliklerindeki anılarımın kapılarını kapatıp aileme yaşatacağım küçük mutluluğu düşünmeye zorlamıştım kendimi. Adımları giderek hızlandırmış olsamda bu ıssız sokak ensemdeki tüyleri diken diken ediyordu. Sokakta benden başka kimsenin bulunmadığı, insanın içine işleyen sessizlikten belliydi. Adımlarımı istemsizce titrek titrek atıyordum. Gecenin sessizliğini yırtıp atan bir çığlık kulaklarımı doldurduğunda, içimdeki korku bedenimi tamamen avucunun içine almıştı. Etrafımda dönüp, bulunduğum bu ıssız sokağı gözlerimle iyice süzdükten sonra sesin geldiği yere doğru haraket eden ayaklarıma engel olamamıştım. Hızlı adımlarla gözüme oldukça ürkütücü gelen bir evin etrafından köşeyi döndüm. Gecenin uçsuz bucaksız karanlığı içime işlemişti. Çığlığın geldiği yere doğru koşar adımlarla ilerledim. Kaldırım taşlarındaki seksek çizimleri; normalde olsa yüzümde kocaman, içten bir gülümseme yaratırdı. Ancak şimdi içinde olduğum durum buna kesinlikle izin vermiyordu. Köşeyi dönmemle loş ışıktan dolayı yüzünü göremediğim bir silüet, görüş alanım içerisindeki en büyük odak noktamdı. Bana doğru bir adım atmaya hamle yaptığında ayaklarım çoktan geri adımlar atmaya başlamışlardı. Beynimde dolanan binlerce düşünceye aldırmadan geri geri giden ayaklarım, göğüs kafesimden çıkmak istercesine vuran kalbim ve titremesine engel olamadığım narin ellerim ile küçük bir çocuk gibiydim adeta.
Beni yakıp kavuran korkum içimde gittikçe yayılmakta olan yangın gibiydi. Daha çok közlenmiş, alevlenmeye hazır, sadece beni tutuşturabilecek bir yangın. Bana yaklaştıkça geriye doğru giden adımlarım ve içimdeki kaçma arzusu büyüyordu. Issız bir sokakta tanımadığım biri ile bulunuyordum ve tam karşımda duvar gibi dikiliyordu. Ani bir hareketle arkama dönüp koşmaya başlamıştım. Kıvrımlı, bol dönemeçli, bir çok sokağa sapan yollar benim avantajımdı. Beynimi tamamiyle işgal eden tek bir şey vardı: kurtulmak.
Göğüs kafesimdeki kalbim isyan edene kadar ve soluklarım boğazımda bir yumru olarak oturana dek koşmuştum. Başım dönmeye başlamış, vücudum yere yığılmamak için direnmeye başlamıştı. Saçlarım salık olduğundan dolayı enselerimi yakıyordu ancak acımasız soğuk ensemin en büyük düşmanıydı.
Kestirme diye girdiğim yoldan başımı belaya sokmadan kurtulmak istiyordum. Duyduğum çığlığın etkisi hâlâ üzerime sinmiş durumdaydı. Endişeyle etrafa göz gezdirdim. Evlerde ne bir ışık ne bir ses vardı. Uyumuş olma ihtimalini umarak gözüme eski, sarı renkte, sıvaları dökülmüş bir ev kestirdim. İçimdeki korkuyu bastırmaya çalışırcasına derin bir nefes aldım. Soğuk hava ciğerlerimi yakmıştı. Hava sisli ve kasvetliydi. Aklımda karşıma herhangi biri çıktığında ona söyleyeceklerimi senaryo etmiştim. Kapıya tüm gücüm ile olabildiğince vurdum. Eski, kırık dökük bir pencerenin ardında saklanan tül perdeyi aydınlatan ışık ile tüm dikkatim içeriye odaklı, kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi bekliyordum. İçeride birilerinin olduğunun farkındaydım. Tekrar kapıya vurmak için elimi yumruk yapmış havaya kaldırdığımda kapı aniden açıldı. Ve kalın, tok bir ses:
"Biz de seni bekliyorduk, Aden." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALERİN∞
Teen Fiction••• Yaşam ile Ölüm arasında kalan genç bir balerin... Ve hayatını öldürmeye adamış bir seri katil... "Rüzgar genç kadının o yumuşacık, bebek tenini siper almış dişlerinin birbirine vurmasına sebep olmuştu. Nefesini dışarıya her verişinde çıkan buhar...