Şarkı: Hümeyra - KördüğümMelih'ten...
💫
"Tayfun! Küçük anahtarı bana uzatsana kardeşim, kutunun üzerinde."
Sabahtan beri kaçıncı arabanın altına yatışımdı bilmiyordum ama bunun son olmasını umarak ön çamurluğun kenarından elimi uzattım.
Dışarıda hava soğuktu ama ne hikmetse bizim dükkan bugün hamam gibiydi. Hâliyle her yanım yapış yapış tere batmıştı. Elime yüzüme bulaşan motor yağını ve üzerime sinen inatçı egzoz kokusunu saymıyorum bile...
Sonuç olarak, en yakışıklı günümde değildim.
"Hadisene oğlum!"
Alnımdan süzülüp kulağımın kenarından yere damlayan ter damlasını umursamadan "Elim havada kaldı!" diye söylendim. Artık canım burnuma gelmişti. Şu kapağı takar takmaz eve gidecektim.
"Geliyorum abi bir saniye!"
Dizlerimi bükmüş sırtüstü arabanın altında sıcaktan ecel terleri dökerken bir çift siyah ayakkabı gördüm aralıktan. Birkaç saniye sonra ayakkabıların sahibi eğildi ve elindeki anahtarı bana uzattı konuşmadan. Aleti tutan eli büyük, parmak boğumları yara bere içindeydi.
"Sağ ol."
İçimdeki garip hisle anahtarı alıp kapağı yerine montelemek için civatalarını geçirdim. Sonra bütün civataları tek tek sıkarak yerine oturtmaya başladım. Ama bir yandan da kulağım arabanın dışından gelecek herhangi bir sesteydi.
"Abi ben çıkıyorum! Sana kolay gelsin."
Tayfun'un uzaktan bana seslendiğini duydum.
"Sağ ol kardeşim! Görüşürüz..."
Son civatayı da sıkar sıkmaz başımı eğip arabanın altındaki aralıktan dışarıya baktım. O bir çift siyah ayakkabı yine görüş alanımdaydı.
"Kemal abi? Sen gitmemiş miydin?"
Ses gelmedi.
İçimdeki merak her geçen saniye biraz daha artarken, arabanın altından çıkmak için yattığım yerde ayaklarımdan destek alarak aşağı doğru kaykıldım. Ama henüz kafamı dışarı çıkaramadan, dizime dokunan el beni olduğum yerde kalmaya zorladı.
Tanıdık, sıcak bir temastı bu.
O an o saniye vücudum sanki demirden yapılmış gibi ağırlaşırken, bir süre yattığım yerden kalkamadım.
Öte yandan sıcak el dizimden aşağı, uyluğuma doğru kaymaya başlamıştı çoktan.
Olayın tanıdıklığı beynime durgunluk verirken bir an kımıldayamadıysam da son anda kendime gelerek kasığıma doğru inen eli hızlıca tutup durdurdum.
"Şşş... Ne oluyor? Ne yapıyorsun birader?"
Sinirle kafamı çamurluktan kurtarıp da bakışlarımı yukarı kaldırdığımda, dükkanın solgun ışığında onun yüzünü görmeyi beklemiyordum. Her zamanki gibi yakışıklı ama bu sefer yara bere içindeki yüzünü...
"Atakan? Senin ne işin var burada?"
İstifini bozmadan cevapladı sorumu:
"Sana yardım ediyorum."
Yüzünde en ufak alaycı gülüş yoktu. Aksine, konuşurken gayet ciddiydi.
Bir kez daha "Ne işin var burada?" diye sordum huzursuz bakışlarımı ondan kaçırırken. Bıçaklanma hadisesinden beri konuşmuyorduk. Ve o da durmuş durmuş birden böyle karşıma çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü | bxb
Fiction généraleGörücü usulüne zorlanan Melih, kader birliği yaptığı gelin adayı Şebnem'in abisine abayı yakacağını asla tahmin edemezdi. Atakan x Melih