Belki bu ev yeni yapıldığında öyleydi, dedi yeni bir ses.
Yine kapıya doğru baktığımda Emma'nın yanında birinin daha olduğunu fark ettim.
Herhalde şaşkınlıktan onu görmemiştim.
Bu da tam Emma'lık bir şeydi. Her zaman tüm dikkatleri üzerine çekerdi. Buraya taşındığınızdan beri paslanmış.
Yeni gelen Moroi beni de iyice gerdi. Bu sonuncuyla birlikte Moroi’ların sayısı dörde, dampirlerinki ikiye çıkmıştı.
Alp gibi davranmamak için özellikle de buradakilerin bazılarını tanıdığımdan elimden geleni yapıyordum ama Biz ve Onlar hissinden kurtulmak çok zordu. Moroi’lar da insanlar gibi yaşlanıyordu ve tahminen bu yeni çocuğun yaşı da bana yakındı.
Belki de en fazla Alp kadardı.
Siyah, kıvırcık saçlı, gri gözlü, hoş bir çocuktu.
Gülümsemesi içten görünse de duruşunda hafif bir huzursuzluk vardı.
Bakışları bir Alp'e bir bana kayıyordu. Belki de daha önce insanlarla çok zaman geçirmemişti. Çoğu Moroi’nin böyle bir fırsatı olmazdı. Yine de bizim onlardan korktuğumuz kadar bizden çekinmezlerdi.
Ne de olsa biz onları yiyecek olarak kullanmıyorduk.
Ben Ediz, dedi elini uzatarak.
Alp yine el sıkışmadı ama ben Ediz'in elini sıkıp kendimizi tanıttım.
Ediz şaşkınlıkla bir bana bir Alp'e bakıyordu.
Druidsiniz, değil mi? Daha önce bir Druidle hiç tanışmamıştım. Dövmeleriniz çok güzel, dedi yanağımdaki Altından işlenmiş Melek figürüne bakarak.
Bütün Druidlerde aynı dövme vardı.
Ama yapabildiklerinizi duymuştum.
Ediz mi? diye sordu Alp.
Ediz ve Atilla'ya baktı.
Siz akraba mısınız?
Ediz, Atilla'ya sıcak bir bakış fırlattı. Baba oğul.
Alp kaşlarını çattı.
Ama sen burada yaşamıyorsun, değil mi?
Onca şey içinde tutup da buna odaklanması şaşırtıcıydı doğrusu. Belki de haber ağının hatalı olduğu fikri hoşuna gitmemişti.
Sonuçta Alp, Palm Springs’in Druid'lerindendi ve Atilla'nın bölgedeki tek Moroi olduğunu sanıyordu.
Düzenli olarak değil, dedi Ediz.
LAX’de üniversiteye gidiyorum. Ama bu dönemki ders programım çok rahat.
Ben de babamla daha fazla zaman geçirmek istedim.
Zeyd, Emma'ya baktı.
Gördün mü? dedi.
Bağlılık diye buna denir.
Emma ona gözlerini devirdi.
Alp daha fazla soru sormak istiyor gibiydi ama Atilla'nın aklı hala önceki konuşmadaydı.
O kilidi değiştirdiğime adım gibi emindim.
Eğer isterseniz ben değiştiririm, dedi Ediz. Çok zor değildir.
Bence sorun yok.
Atilla sendeleyerek ayağa kalktı.
Bir bakayım.
Ediz onun yanına fırlayıp bize de özür dilercesine baktı.
Şu anda olmak zorunda mı? İçimden bir ses Atilla'nın her zaman aklına eseni yaptığını, Ediz'in de buna alışkın olduğunu söylüyordu. Onların yokluğundan istifade, merakımdan öleceğim soruları soracaktım.
Barın'a döndüm.
Buraya gelirken sorun yaşamadınız, değil mi?
Başka, şeey, olay falan olmadı ya?
Saray’dan ayrılmadan önce birkaç muhalife rastladık, dedi Emma tehlikeli bir ses tonuyla. Halledemeyeceğimiz bir şey değildi. Yolun devamında da başka bir şey olmadı zaten.
Ve öyle de olacak, dedi Mirza kesin bir sesle.
Kollarını göğsünde birleştirdi.
En azından benim yakınımdaysanız. Şaşkınlıkla onlara baktım.
Ben bir dampir olacağını sanıyordum. İki kişi göndermeye mi karar verdiler?
Emma kendi kendini davet etti, dedi Zeyd.
Geri kalanımız bir şey kaçırmasın diye.
Lone woods’da size katılacak olan Mirza.
Emma kaşlarını çattı.
Ben kalmalıydım.
Alınma Almira. Evrak işleri için sana ihtiyacımız var ama Barın'ın canını sıkanların kıçına tekmeyi basacak olan benim.
Buna karşı çıkacak değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARPIŞMA
Teen FictionAlmira Demir. O bir Druid. Ve vampirlerden nefret ederek yetişmiş bir genç kız. Üstelik Druidler onun üzerinde son derece büyük baskı oluşturuyorlar. Büyüyle uğraşarak insanların dünyasıyla vampirlerinki arasında köprü görevi gören, vampirlerin sır...