18.BÖLÜM

5 5 0
                                    

Emma  başını salladı.
Sen burada olduğun için kendimi biraz daha iyi hissediyorum ama yine de...
Hala Barın'ı  benim korumam gerekirdi diye düşünüyorum.
Ama Ayla'yı da korumalıyım.
Barın'ın daha kolay bir hedef olduğunu düşünseler de asıl olarak Ayla'nın  peşinde olacaklar.
Emma'nın içindeki kargaşa koyu gözlerine yansıyınca onun için üzüldüm.
Diğer Druidlere  bunu açıklayamıyordum işte.
Dampirlerin ve vampirlerin zaman zaman nasıl insan gibi göründüklerini.
İşler çığırından çıktı.
Ayla Taht'a çıktığından beri.
Nihayet Dimitri’yle biraz olsun rahatlayabilirim sanıyordum. Gülümsemesi büyüdü. Bizim için kolay diye bir şey olmadığını bilmeliydim.
Bütün zamanımızı Ayla  ve Barın'ı koruyarak geçirdik.
Barın'a bir şey olmayacak. Kimse onun burada olduğunu bilmedikçe sorun çıkmaz.
İşimiz kolay yani. Hatta sıkıcı bile diyebiliriz.
Emma'nın  gülümsemesi biraz gölgelendi.
Umarım. Olanları bilseydin... Gözlerinin önüne gelen hatırayla bakışları değişti.
Neler olduğunu bana anlatmasını isteyecektim ki konuyu değiştirdi.
Yasayı değiştirmeye çalışıyoruz. Ayla'nın  kraliçe kalabilmesi için ailesinden en az bir kişinin yaşaması yasasını.
Bunu yapabilirsek ikisi de tehlikeden kurtulacak.
Ama bu girişim, Barın'ı ele geçirmek isteyenlerin daha da kudurmasına neden oluyor çünkü zamanın azaldığını biliyorlar.
Ne kadar? diye sordum. Yasayı değiştirmek ne kadar zaman alır? Bilmiyorum.
Belki birkaç ay? Yasal işlemler işte... Ben pek anlamıyorum. En azından ayrıntılarından.
Bir an yüzünü buruşturduktan sonra yine o sapasağlam duruşuna döndü. Saçlarını omzundan geri attı. Ama arkadaşlarıma zarar vermek  isteyenlerden çok iyi anlarım ve inan bana onlarla nasıl baş edeceğimi iyi bilirim.
Hatırlıyorum, dedim.
Çok garipti. Emma'nın  tanıdığım en güçlü kişilerden biri olduğunu düşünüyordum ama o bile benden onay bekliyor gibiydi.
Şimdi ben işime döneyim, sen de kendi işlerini hallet.
Barın'ın insanların arasına karışmasını sağlayacağım, merak etme.
Siz onu getirirken kimsenin haberi olmadı.
Burada da artık özgür.
Umarım, dedi Emma karamsar bir sesle.
Çünkü aksi halde, siz üç beş kişi o manyak isyancılarla hayatta başa çıkamazsınız.
Emma'nın bu lafın üzerine benden ayrılıp diğerleriyle vedalaşmaya gitti. Sözleri kanımı dondurmuştu. Bir an görevin yeniden değerlendirilmesini talep etmek, saldırganların gelmesi ihtimaline karşı buraya en az bir düzine gardiyan göndermeleri konusunda ısrar etmek istedim. Ama çok geçmeden bu düşünceyi aklımdan kovdum. Bu saklanma planının işe yaramasının püf noktası dikkat çekmemekti.
Nerede olduğu bilinmezse Barın  güvende demekti. Bir gardiyan ordusu kendini gizleyemezdi ve daha fazla sayıda Moroi’un dikkatini üstümüze çekerdik. Doğru olanı yapıyorduk. Kimse burada olduğumuzu bilmediği müddetçe her şey yolunda gidecekti. Tabii. Kendi kendime bunu sık sık tekrar edersem gerçekleşirdi, değil mi?
Peki Emma  neden öyle söylemişti? Ya Giray'ın varlığı? Bu görev sıkıntılı   an hayati tehlike içeren sınıfına mı yükselmişti?
Barın ile Emma'nın  ne kadar yakın olduğunu bildiğimden ayrılıklarının daha gözyaşı dolu olmasını beklemiştim.
Bunun yerine, Barın'ın en zor ayrıldığı kişi Mirza oldu.
Barın kendini onun kollarına atıp parmaklarını sımsıkı gömleğine geçirdi.
Genç Moroi kızı görüşmenin büyük kısmında sessizdi.
Sadece o meraklı gergin tavırlarıyla bizi izlemişti.
Sesini en çok, Ediz onu konuşturmaya çalıştığında duymuştum.
Şimdi onun bu sıcak vedası Mirza'yı da şaşırtmış görünüyordu.
Mirza beceriksizce onun omzunu sıvazlarken yüzündeki o alaycı ifade yumuşamış, yerini şefkate benzer bir bakışa bırakmıştı.

ÇARPIŞMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin