Satoru, bir elinde kahvesi varken diğer eliyle gazeteyi tutuyor, aceleci olmayan bir tavırla sayfalarını karıştırıyordu. Üzerindeki siyah gömleği o kadar dardı ki, neredeyse düğmelerini patlatacaktı. Bacakları da masanın üstüne konumlanmıştı ve bu, siyah rengindeki kumaş pantolonunu da iyice daraltmıştı. Saat sabahın erken saatleriydi ve tüm ekip ayaktaydı. Birkaç saatlik uykuyla duruyorlardı ancak kendilerini saatlerce uyumuş gibi hissediyorlardı.
"Ne desem bilemiyorum, çok epik olmuş," dedi Gojo alaycı bir şekilde gülerek, önündeki gazetenin sayfalarını çevirirken. Sesindeki şaşkınlık anlam verilemez derecedeydi ve bu, salonda telefonlarıyla uğraşan Nanami, Sukuna ve Geto'yu endişelendirmeye yetmişti. Üçünün de gözleri bir anda ona çevrildi. Gojo da gözünü gazeteden çekerek herkese baktığında, yüzüne yine alaycı gülümsemesini kondurmuştu. Gazeteyi katlayarak ters çevirdi ve manşeti herkese gösterdi.
"Ülke polisine olan güven azalıyor mu?" diye okudu dışından Nanami. Tek kaşını kaldırarak altındaki haberi okumaya devam ettiğinde, yüzü şekilden şekle giriyordu. Keyifliydi, bu barizdi ancak okudukları onu şaşırtıyor gibiydi de.
"Kamuoyunun dediklerine baksanıza," dedi Gojo, onun da keyfi herkes gibi yerindeydi. "Kaç yıldır soygun yapan bir çeteyi hâlâ nasıl bulamazlar... Bir de adamlar işi uluslararası sulara döndürmüş! Hayret edilecek şey, üç yıl oldu!"
"E biz nasıl para kazanacağız sonra?" dedi Sukuna, gülerek. "Ben zekamı boşuna kullanmıyorum herhalde, bu da zor bir iş... Hatta en zoru bile olabilir. Hepimiz her şeyi ince ince düşünmek zorundayız en nihayetinde," diye devam ettiğinde, Nanami ona dönmüştü.
"Senin düşündüğün ne var?" dedi Nanami, sesindeki alaylama çok net bir şekilde anlaşılıyordu. "Soygun planları yapılırken ortadan kaybolup ertesi günlerinde milletle düşüp kalkarak bir planla ortaya çıkmaksa eğer, biz hiç almayalım."
"En azından senin havalandırma borusu planından iyiydi!" diye savunmaya geçti Sukuna, oturduğu koltukta ileri atılırken. "Hem işe yaradı da!" diye devam ettiğinde, Nanami gülüyordu. Sukuna ise ciddi bir tavırla kollarını birbirine bağladı, çocuk gibi trip atıyormuş havası veriyordu. Gazetenin manşetlerine çıkmaları demek, devletin kendi başarısızlığını belli etmesi demekti ve Sukuna, kendi planı uygulandığı için bunu kendisinin başardığını düşünüyordu.
"Hemen götün kalkmasın, aklın fikrin ancak bel altı," dedi Geto, Sukuna'nın düşüncelerini okur gibi. Elindeki konsolu bıraktı, televizyonda XBOX ile oynadığı Asphalt 9'u durdurarak Sukuna'ya döndü. "İlk soygun planın için de tebrikler, bir boka yarayabiliyorsun demek," diye devam ettiğinde, arkasına yaslanarak o da kollarını bağladı. "Yaptığın şey ise bankanın sahibi olan kadınla yatmak. Ne oldu, uzun zamandır kullanmadığın için paslanmış mı?" dedi alayla, Sukuna ise sinirlendiğini hissediyordu.
"İstersen paslanıp paslanmadığını sana gösterebilirim," dedi Sukuna da, sinirini ve tüm agresifliğini gizleyerek. Aşağılanmak ve onunla dalga geçilmesi hiç hoşuna gitmemişti. Yan tarafına döndü, Gojo'nun onlardan soyutlanmış bir şekilde hâlâ gazete okuduğunu gördü. Gojo'nun elinde duran kahveyi çekiştirerek aldı ve birkaç yudum kendisi içti.
Gojo bunu da umursamadığında, Sukuna ayağa kalktı ve sessiz adımlarla odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Kapıdan çıkarken Toji ile çarpıştığında elindeki kahve de üstüne dökülmüştü. "Amına koyayım ya!" diye bir küfür savurduğunda, Toji ise ne olduğunu anlayamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
malengine, jujutsu kaisen
Fanficbir çete düşünün. üyelerinin hepsi profesyonel birer hırsız. her gece bir banka soygunu. her gece polisle bir kovalamaca. peki bu suçluları bulmak için atanan polis sen olursan, düzenleri değişir mi? • jujutsu kaisen × fem! reader. • uyarı: kan, m...