Zeynep'ten
Okuduğum kitaplarda sürekli sevgiden bahsedilirdi. Hiç sevgiden bahsedilmeyen bir kitap okumamıştım. Ama bu sevginin konusu kitaptan kitaba değişirdi. Mesela benim en çok okumayı sevdiğim aile sevgisiydi. Bana göre çok özeldi. Hissettiğim duygu eksikliğini o kitaplardan karşılıyordum belki de. En büyük hayalim beni seven anne ve babaydı. Abi veya ablam olmasını da çok isterdim ama asla kardeşim olmasını istememiştim. Hep korunma ihtiyacı duyumsamıştım. Birini koruyabilecek kadar kendime güvenim yoktu aslında. Bu yüzden hiç kardeş istememiştim. Şimdiyse etrafımda dört abim, annem ve babam birde halası olduğum küçük yeğenim vardı. Hemencecik onları sahiplenmemiştim ama biyolojik de olsa etrafımda birilerinin olması güven vericiydi.
Kucağıma bırakılan Ayaz'la düşüncelerimden hızla sıyrıldım. Vücudumu saran telaşla düşmemesi için sıkı sıkı sardım. Az önceki güvenim hızla kaybolmuştu.
"B-ben düşürürüm alın lütfen" dedim. Sıraç Abi yüzünde yumuşayan tebessümüyle yanıma yaklaştı. Ellerimin yerini düzeltip Ayaz'ı tutmamı kolaylaştırdı.
"Bak korkulacak bir şey yok yanınızdayım ben. Halasını merak etmiş oğlum. Tanışmanızı istedim ama rahatsız olduysan alabilirim." Sıraç Abinin konuşmasıyla içim rahatlamıştı. Babası yanındaydı bir şey olsaydı o tutardı. Rahatsız olmadığımı belirtmek için kafamı iki tarafa salladım.
Ayaz ellerini yüzüme koyup çıkmış iki dişiyle sırıttı. Güleç yüzlü komik bir bebekti. Yüzü benide güldürmüştü. Benim güldüğümü görüp hareketlendi. Babasına dönüp konuşmaya başladı. "Baba aba" Ne demeye çalıştığını anlamamıştım ama Sıraç Abi anlamış olmalı ki Ayaz'la konuşmaya başladı. "Abla değil oğlum hala o." Ayaz itiraz eder gibi ince kaşlarını çatıp "Baba aba" dedi tekrar. Sonra bana dönüp "Aba duzel bak" sanırım bana güzel demeye çalışmıştı. Gülüp "Güzel miyim?" diye sordum. Kafasını sallayıp "Bak Ayaş duzel." dedi. Çok tatlı konuşuyordu. Bir süre daha Ayaz'la konuşmaya devam etmiştim anlamsızda olsa söylediklerimi anlıyormuş gibi konuşması eğlenceliydi. Ayaz esnemeye başlayınca varlığını unuttuğum Sıraç Abi uyuması için onu odasına götürmüştü.
Onun çıkmasıyla salona Asil girmişti. Oda benden yaşça büyük olsada sanırım korkumdan içimden bile abi diyemiyordum. Hoş bana bir şey de yapmamıştı ama korkuyordum. Diken üstünde bir şekilde karşısında oturuyordum bana baktığını biliyordum ama o hariç salondaki her yere bakmıştım. Kalkıp odama gitmek istiyordum ancak dikkatli bakışları üzerimdeyken ayağa kalkabileceğimi düşünmüyordum. Tüm cesaretimi toplayıp yüzüne baktığımda çatık olan kaşları biraz daha çatıldı. İnatçı tarafım harekete geçmişti o gözlerini çekmeden bende çekmeyecektim. Bende kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladığım da çok kısa dudakları kıvrılır gibi olmuştu ki bu benim hayalim bile olabilirdi. Elini çenesinin altına koymasıyla bende aynısını yaptım. Gözleri daha fazla kısıldı aynı şekilde benimde. Daha sonra ne yaptığımı fark edip kızaran yüzümle koşarak odama çıktım. Kapıma yaslanıp ısınan yanaklarımı ellerimi sallayıp soğutmaya çalıştım. Derin bir nefes alıp yatağıma oturdum. Utançtan odamdan çıkamayacağımı bildiğim için valizime koyduğum bir kitabı çıkarıp okumaya başladım.
Boynumun ağırmasıyla kitabı kapatıp kenarıya koydum. Hava kararmaya başlamıştı. Odamda bulunan kapıdan balkona çıktım. Geldiğimden beri bu balkona çıkmak istiyordum ama içimdeki anlamsız çekingenliğimden çıkamamıştım hiç. Çok tatlı küçük bir balkondu içeride bir sandalye ve yine küçük bir masa vardı. Sandalyeye oturup etrafı izlemeye başladım. Etraf o kadar güzel görünüyordu ki... Eskiden bu gibi yerlerde yaşamak benim için anca hayal olurdu. Oysa bu ev benim büyümem gereken evdi. Düşüncelerimle dolan gözlerimi silip ayaklandım. O sırada gözüm bir üst kata takıldı Aral'ın camdan bana doğru kaşları çatık bir halde baktığını görünce alelacele içeri girdim.
Biraz sonra kapım çaldı. Beliz Hanım yüzünde büyük bir tebessümle içeri girdi. "Yemek hazır canım hadi aşağı inelim" dedi. Kafamı sallayıp açtığı kapıdan geçtim. Sırtımda hafif elini hissediyordum. Aşağı indiğimizde herkes masaya çoktan oturmuştu. Sıraç Abi ve Aker'in ortalarının boş olduğunu görünce hemen oraya oturdum. Yemeklerimizi yerken Ediz Bey'in adımı seslenmesiyle ona döndüm.
"Zeynep biliyorum her şey daha çok yeni ama seni bir an önce nüfusumuza kaydettirmek istiyorum davayı çoktan açtım. Ama sonuçlanana kadar okula gitmemezlik yapmanı istemiyorum. Buraya yakın bir yerde bir arkadaşımın koleji var ondan dava sonuçlanana kadar kayıtsız bir şekilde gidebilmen için izin aldım. Dava sonuçlanınca da gider kaydını yaparız. Olur mu?"
İçimdeki sevinci bastırmaya çalışıp "Evet olur. Çok teşekkür ederim" dedim. Bende bir an önce okula gitmek istiyordum 12.sınıftım ve bir konu kaybım olmasını istemezdim. Bu konuyu nasıl açacağımı bilmediğim ve eski okuluma gidemeyeceğim için açmamıştım. Zaten çekinikliğimden dolayı eski okulumda da çok yakın bir arkadaş edinememiştim. Şimdi birde Servet'in yanıma gelme riskini göze alamazdım.
Ediz Bey kafasını sallayıp buruk bir tebessümle devam etti. "Bu zamana kadar yanında olamadığımızı biliyorum ama n'olur bizden çekinme bir ihtiyacın olursa bize söyle kızım" ne kadar bunu yapamayacağımı bilsem de kafa sallayıp önüme döndüm. Yandan Aker'in kolumu tutmasıyla bu sefer ona doğru döndüm. "Hadi yemeğini bitir de sana biraz etrafı dolaştırayım." dedi. Bende biraz hava almak istediğim için "Tamam olur doydum zaten" dedim. Bir yandan da Beliz Hanım'la Ediz Bey'e bakıyordum izin verip vermeyeceklerini anlamak için. Beliz Hanımda bunu fark etmiş olacak ki "Çok iyi fikir biraz dolaşın nefes alın Zeynep'te kaç gündür dışarı çıkmamıştı." dedi. İzin almış olmanın getirdiği rahatlıkla Aker'e hırkamı alıp geleceğimi söyledim ama o askılıktaki bir ceketi elime tutuşturup "Hadi hadi sen bunu giyin hızlıca çıkalım" dedi. Bende çekinerekte olsa ceketi giyip dışarı çıktım.
Sessizce yürümeye başladık. Derin bir nefes alıp " Küçükken hep bir kardeşim olsun isterdim. Sonra seni öğrendim. Vefat ettiğini... Annem ne zaman senden bahsetse gözleri dolardı. Bende bunun onu üzdüğünü farkedip kardeş istemeyi bırakmıştım ama şimdi seni görünce yeniden abi olmak istediğimi fark ettim. Belki biraz geçte kalmış olabiliriz özür dilerim ama kabul edersen abin olmak istiyorum en azından seni tanımak koruyup kollamak istiyorum. Kardeşim..." dedi.
Dedikleri gözümün dolmasına yetmişti. Buna o kadar uzun zamandır ihtiyacım vardı ki... Beni korumasını, sevmesini istediğim bir abi benim için hayal gibiydi. Kafamı sallayıp ona doğru bir adım attım. O da bana doğru bir adım atıp beni kollarının arasına aldı. Bense sadece ellerimle ceketinin yanlarını tuttum. O kadar iyi hissettiriyordu ki yıllardır aradığım güven, sevgi ve şevkat dört bir yanımı sarmıştı. Kafamda hissettiğim ıslaklıkla kafamı kaldırmaya çalıştım ama buna izin vermeyip daha sıkı sarıldı ve dakikalarca o şekilde kaldık. Yavaşça geri çekilmeye başladığında bende ceketini bırakıp ayrıldım.
Bana ışıltılı gözlerle bakıp elini uzatarak "Hadi eve dönelim kardeşim." dedi. Bende tebessüm edip elini tutarak "Tamam abi " dedim ve beraber eve döndük.
****************
991 Kelime
Bölümü nasıl buldunuz??
Bu hikayeyi 2 yıl önce yazmaya başlamıştım ama vaktim olmadığı için kaldırmıştım. Şimdi taslaklarda görünce yayınlamak istedim ama yks öğrencisiyim bölümleri belli bir düzende atamayacağımı şimdiden söyleyeyim vaktim olduğunda kafa dağıtmak için yazığım bir hikaye olacak.
Sonraki bölümde görüşmek üzere
YILDIZA BASMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZZ LÜTFEN!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtınadan Kaçan Kırlangıç
Teen FictionKoştum. Gideceğim yeri bilmeden koşmaya devam ettim. Kafam düşüncelerimle o kadar doluydu ki önümdeki taşı farketmekte gecikmiştim. Küçük taşlar ellerimde ince çizikler oluşturmuştu. Yerimde doğrulup üstümü düzelttim. Bileğimde ince bir sızı vardı...