Şey, Selam

176 20 184
                                    

-Liam-

Sabah okulun olduğunu hatırlayarak zar zor yataktan kalkmayı başardım. Her gün her gün okul mu olur of. Telefonuma gelen bildirimle esnerken kim bu sik bu saatte diye düşünerek komidinin üzerinde duran telefonuma uzandım. Birkaç saniye ayılmaya çalışırken telefonu almayı başardım. Telefonu elime alır almaz bildirim sayesinde açılan telefonumdan gelen mesajı üstten okudum.

Sarı pipi 1: Orospu çocu uyansana saat kaç oldu okula gitmeyi düşünmüyor musun

Bizimkilerle toplandık bahçede seni bekliyoruz

Acele et çükünü keserim

Lan sarı pipi 3 baksanaaa

Alooooo

Canım arkadaşım beni merak etmiş.

Üstümdeki yorganı fırlatırcasına yatağa bıraktıktan sonra yataktan indim. Dolabın önüne geçip elime rastgele bir üst aldım. Elimdeki mavi gömleği çok düşünmeden üstüme giydim. Altıma ise bol siyah bir pantolon giydim. Tam çantamı sırtıma takmış evden çıkacakken yüzümü yıkamadığım ve saçlarımı taramadığım aklıma geldi. Hızla üst kata geri çıkıp hala sırtımda çanta varken elimi yüzümü yıkadım. Bir yandan saçlarımı tararken lavabodan çıktım. Kahvaltıyı okulda yapardım zaten şimdi bir saat yemek hazırlamaya uğraşamam.

Yürüyerek gidecektim zaten hala vakit vardı. Nolan'lar ne bok var da okula bu kadar erken saatte gittilerse. Aklıma düşünecek başka bir şey gelmeyince bomboş önüme bakarak yürümeye devam ettim. Arada telefonuma gelen bildirimler sayesinde Nolan'ın hala bana sövdüğünü anlayabiliyordum. Okulun önüne geldiğimde şikayet ederek bahçeye pozitif bir giriş yaptım.

"Sabah sabah okul mu olur amına koyayım."

Günlük şikayetimi etmesem olmazdı yani. Tam bir küfür daha edeceğim sırada Corey'le göz göze geldim. Benim biraz ilerimde ayakta bekliyorlardı. Corey elini kaldırıp bana gel gel diye işaret yapınca adımlarımı o tarafa doğru hızlandırdım. Mason ve Nolan aralarında gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Ben anlamıyorum bir insan nasıl pazartesi günü bu kadar enerjik ve mutlu olabilir ki? Hemde sabahın 8inde?!

Tam yanlarına vardığım sırada arkamdan güçlü bir fren sesi duydum. Merak ettiğim için o tarafa döndüm. Biri motorunu otopark alanına bağlayıp bahçeye girdi. Yüzünü tam görememiştim. Kafası eğik yürüdüğü için saçları yüzünü kapatıyordu. Ben ona bakmaya devam ederken Brett tam yanıma geldi ve o da ona odaklandı.

"Bence kız."dediğini duydum.

Çocuk kafasını kaldırınca yüzü ortaya çıkmıştı. Gözüne giren saçlarını geriye atıp kimseye bakmadan soğuk bakışlarla okula girdi. Bende ona bakmayı kesip bizimkilere döndüm.

"Bence erkek, erkek gibiydi bakışları."

"Ne alaka oğlum bakışın kadını erkeği mi olur?"

"Ne bileyim, yüz hatları falan erkeğe benziyordu bence. Yüzü güzel ama."

Mason aramıza girince ikimiz de kenara çekildik ve tartışmamız bölündü.

"Yeni gelen çocuğu kesmeniz bittiyse kantine gidebilir miyiz? Karnım aç."

Onu onayladım.

"Bence de."

"Ama dudakları çok güzeldi." dedi Brett tekrardan.

Dudaklarına dikkat etmediğim için yorumda bulunmadım. Bu konu hakkında konuşmayı nihayet bıraktığımızda kantinin kapısından içeri giriyorduk. Ben hemen bizim her zaman oturduğumuz masayı görüş alanıma kestirdim. Şansımıza boştu. Herhalde artık herkes alışmıştı bizi her teneffüs o masada görmeye o yüzden kimse oturmamıştı. Yinede işimizi sağlama almak için hızla masaya oturduk. Oturur oturmaz karşıma oturan Brett'e döndüm. Brett olacaklardan habersiz bir şekilde bana ne bakıyon yarram der gibi baktı.

amour [] thiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin