Derda'dan:
Yatsı namazını kıldırmak için camiye doğru yürüyordum. Bir yandan da düşünüyordum olanları. Zümra geldiğinden beri çok mutlu görünüyordu. Attığım posta, beni takip edip camiye gelişi, beni Kur'an'ı Kerim okurken dinlemesi, itirafı şimdi ise bir soru defterinin olması ve bunları yaparken benden uzak durması. Dedeme verdiğim sözü yerine getiriyordum. Zümra bir seylerin farkındaydı artık. Sorularına cevap verecektim tabi. Defteri de Aslıhan ile gönderecektim. Düşüncelerinden Ferhat'ın sesiyle sıyrıldım.
" Derda!"
" Kardeşim!"
" Özlemişim vallaha."
" Sen onu bir de bana sor."
Adımları yavaştı. Büyük ihtimalle hala dikişleri acıyordu. Hemen bir kaç adımda yanına gittim. Koluna girerek ona yürümesine yardımcı oldum.
" Ee nasılsın?"
" İyiyim gardeşim çoh şükür de. Bu mafya bozuntusu şikayette bulunduk diye başımıza dolanmasın."
" Yok yok. Dolanmaz. Zaten bugünn..."
" Bugünn ne?"
" Yani bu akşam buluşmaya gidiceğim."
" Neyy delirdin herhal Derda. Bi mafyadan bahsedik haberin var deel mi?"
" Evet var."
" Bu adamın seni vurmaya çalışırhan beni vurdoğnu da bilin?"
" Biliyorum kardeşim."
" Çoh afedersin ama gardeş sen ne halt yimiye gidin? Bağa açıhla hele onu."
" Vaaz borcum vardı. Ben gitmeyince o geldi. Borcumu ödemeye gidim."
" Sen benden dalga mı geçin Derda? Adamlar silahlı!"
" Onu da biliyorum. Ve dalga geçmiyorum."
" O vakit bende geliym."
" Olmaz daha yeni iyileştin."
" Sen de daha yeni ölümden döndün. Ben sağa bi şey deeymim?"
" Ferhat?"
" Gökalp de geliy? Zata onun yerini bo tek o bilir."
" Tamam Ferhat tamam. Haydi namaza."
" Önce müezzinler. Az saygı gösterin hocaefendi."
Ferhat'ın dediğine gülüşümle cevap verdim. O da bana uydu. Camiye girdiğimiz de heyecanla mikrofonu eline aldı ve ses denemesi yaptı. Sesinin heyecandan titredigini farkettim. Sonra ona destek amaçlı omzuna iki kere vurdum. Başıyla onaylayarak ezanı okumaya başladı.
"Allahuekber Allahuekber!
Allahuekber Allahuekber!
Eşhedüenle ilahe illAllah!
Eşhedüenle ilahe illAllah!"Ferhat okurken cemaatte yavaş yavaş toplanıyordu. Gelen yerine geçiyor Ferhat'ı hayran hayran dinliyordu. Öyle bir sesi vardı ki Allah vergisi diyerek açıkladığımız. Yüreklerimizi titreten, ikinci Bilali Habesi' mizdi bizim. Ferhat gözleri kapalı, elleri kulaklarında ezanı okumaya devam ederken gözlerinden yaşlar firar etmeye başladı. Biz zaten ağlıyorduk. Cemaat onun ezan okuyuşunu çok özlemişti. İçli içli okudu, huzur veren bir davetti. Yankılandı göklerde Rabbimin kulunu huzura daveti. Davet yayıldı. Herkes duydu kimi cevap verdi, kimi duymazdan geldi. Arkamı döndüğümde Rabbime şükrettim. Bana öyle bir cemaat vermişti ki avluya kadar uzanan seccadeleriyle bana gülümsüyorlardı. Gözler yaşlıydı, yürekler Allah için çarpıyordu. Tebessümler Allah rızası içindi. Ezan bitti Ferhat bitti. Ön safta benim arkamda yer aldı. Gözyaşlarını tamamıyla bırakmıştı artık. Dökülen yaş Allah içindi çünkü. Ferhat'ın gözyaşlarının her bir damlası Allah'a duyduğu aşk içindi. Önce ona bir tebessüm ettim. Bana karşılık verdi. Bende kürsüye çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümra Ve Derda
General FictionKalbindeki boşluğu doldurmak isteyen ama onu nasıl dolduracağını bilemeyen Zümra. Kalbi Allahu Teala' nın aşkıyla dolup taşan Derda. Tatlı bir karşılaşma sonucunda iki kalbin birbiri için attığını bilip susan Zümra ve Derda'nın hikayesi. Onların hik...