Her güzelliğin bittiği bu dünyada, değişmeyen tek güzellik manevi değerlerdir, imanın ne kadar güçlü olursa, değerler o kadar fazladır.
Ramazan ayının, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmesini, tüm insanlık için barış ve huzura vesile olmasını dilerim. Hayırlı Ramazanlar. 🤲🥰💞
Keyifle okumanız dileğiyle,yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın lütfen.😊
🎧 The Neighbourhood - Reflections
🥀
"Odun yanınca kül olur, insan yanınca kul olur..."
Hz.Mevlana
♧
Kalbim adrenalinden patlayacaktı.
Bileklerim ipin sıkılığından sızlıyordu. Yer o kadar soğuktu ki kasıklarımın sancısı daha beter artmıştı. Kaç dakikadır, ya da kaç saattir buradayız bilmiyordum. Zaman kavramı kapatıldığımız odanın dışında kalmıştı.
Küçük bir odadaydık. Tepemizde sarı, cılız bir ışık yanıyordu. Beyaz renkli ama kirden kararmış duvarlara yerleştirilmiş demir halkalar vardı ve onlara halatlarla bağlı biz. Ceplerimizdeki telefonlarımız alınmıştı.
Bağladıkları yetmiyormuş gibi Asaf ve Mir'e bayılana kadar vurmuşlardı.
Gözlerimin gördüğü zulüm, dilimi lal etmişti.
Korkuyla baygın iki adamı izliyordum dakikalardır. Kaç kez seslendim hatırlamıyorum. Sol tarafımda kalan Mir'e baktım acıyla. "Mir..." dedim yine cevap vermeyeceğini bile bile. Adamlardan biri kafasına sopayla vurmuştu. Saçları arasından akan kan yüzünün yarısına bulaşmıştı.
Kafası önüne düşmüş, hareketsizdi.
Hıçkırdım. Gözlerimi karşıma çevirdim. "Asaf!" dedim umutla. Ses yoktu. Yerde boylu boyunca yatıyordu. Elleri arkadan bağlı olduğu için yüzüstü düşmüştü.
Dizlerimi kendime çekip Mir'i seyrettim. Depoya girerken bana korkma demişti. Hiçbir şey olmayacak demişti.
Peki ne yaşıyorduk biz?
Kaçırıldınız Naz!
Biliyorum iç ses!
Aradan ne kadar süre geçtiğini algılayamazken kapı hiddetle açıldı. İki izbandut gibi herif, Mir'in ellerini çözüp sürükleyerek götürdüler. Bağırışlarım etkili olmadı ve kapıyı arkalarından sertçe kapattılar. Sinir krizi geçirmek üzereydim.
Hıçkırarak ağladım. Bize ne yapacaklarını, Mir'i nereye götürdüklerini bilmiyordum. Ne ses vardı ne seda.
Mir yüzünden bunlar başımıza gelmişti! Eğer Alparslan'ı dinleseydi şuan burada olmayacaktık. Dertli halde olanları düşünürken başımdaki zonklama şiddetlenmeye başladı. Migrenim vardı ve stresten dolayı dahada kötüleşti. Kafamı soğuk, boyası akmış duvara yaslayıp uyumaya çalıştım.
Ne kadar uyudum bilinmez. Boynumun aynı pozisyonda kalmaktan ağrımasıyla daldığım huzursuz uykudan uyandım ama gözlerimi açmadım.
Kapı tarafından tıkırtı gelmesiyle kıpırdanarak gözlerimi araladım. Kulp aşağı inip kapı açıldı. İçeriye uzaktan sızan beyaz ışıkla beraber giren kişiyi gördüğümde korkuyla yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECRUH KARANFİL °En Derin Yaram°
Ficción General"Bir kalp ne kadar yara alırsa o kadar sızlıyordu. Benim kalbimse sızlamaktan yorulmuş, sadece kanıyordu..." Naz ÇELİKER 🎲 "Ne b...