27.08.2023
Arden sabahın köründe Mars'ın zoruyla uyandırıldı . Bundan hiç hoşnut değildi ama belli etmedi . Onu dürterek uyandıran Mars'a küçük ama şefkat dolu bir öpücük armağan etti ve duş almak için banyoya girdi. Suyu açtı kıyafetlerini çıkartırken üstüne bir bıkkınlık hissi çöktü.
Hayatın ona sunduklarından memnun değildi hiç de olmamıştı ,kardeşi hariç, ama yapacakta bir şeyi yoktu. Önünde bir yol vardı , sonunun nereye çıktığı bilinmeyen . O yolda bile yürümeye razıydı ama yürüyemiyor ayaklarını dahi hissedemiyordu sanki.Duşta omuzlarından beline doğru dökülen şaçları suyla ıslanıp ağırlaşırken tutamadı kendini ağladı hüngür hüngür . Keşke... dedi sustu göz yaşı yanağından dudağının kenarına doğru akarken . Suyu daha fazla açtı Mars onu duymasın diye. Nefessiz kalıp neredeyse boğulacakmış gibi hissederken bile önemli olan tek şey Mars'tı.
Duştan çıktı aynada kendisine baktı; kızarmış gözler, hafif sivilceli bir cilt, kırıkları çok olan siyah saçları ile yorgun gözüktüğü kesindi.
Çok erken bir saat olmasına rağmen Açelya ve Mete evde değildi. Mars için kahvaltı hazırladı. Kendisine ise sıcak bir filtre kahve ikram etti. Belki de yüzündeki sivilcelerin nedeni dengesiz beslenmesiydi, streste olabilirdi tabi.
O genç bir doktordu hayatı çok başka olabilirdi ama annesi ve babasının çalıştığı enstitüde tıkılıp kalmıştı. Gerçi her zaman umut vardı olmalıydı. Kardeşi için bakıcı ayarlayabilir ve bir hastanede çalışmaya başlayabilirdi nede olsa on dokuz yaşında genç bir kızdı hayalleri vardı, onları yok saymamalıydı ama kardeşini yalnız bırakmaktan çok korkuyor ve kendisi hariç kimseye güvenmiyordu.
Kahvesinin son yudumunu içtikten sonra telefonunun yanında olmadığını fark etti . Tam odasına gidecekken . Dün gece blog yazdığını gören annesinin telefonunu elinden aldığını hatırladı.
Bugün Mars'ı gezdirmeyi ve onu okula yazdırmayı planlıyordu. Ancak telefonu olmadan enstitüden dışarı bile çıkamazdı. Burada fazlaca güvenlik önlemi alınıyordu. Evden çıktıktan sonra merdivenleri iner, karşınıza çıkan asansörün karekodunu telefonunuza okutur , asansöre bindikten sonra ise gideceğin katın tuşuna basar ardından parmak izini okutur ve enstitüden çıkarsınız .
Dolayısıyla bugünü Mars'a adayıp enstitüden çıkabilmesi için telefonuna ihtiyacı vardı. bunları düşünürken Mars çoktan yemeğini bitirmiş ve oyuncak arabalarıyla oynamaya başlamıştı. Mutfağı topladıktan sonra odasına geri döndü ve dolabından kot pantolon, sıfır kollu beyaz badisini çıkardı ve giydi . Birde yanına içine sadece telefonun sığacağı bir çanta aldı . Artık hazırdı sıra Mars'ı hazırlamaya gelmişti. Ona da siyah bir esofman takımı giydirdi . küçük ve yakışıkı kardeşi de hazır olduğuna göre telefonunu annesinden almaya gitmeliydi.
Merdivenleri teker teker inip birkaç katı geride bıraktıktan sonra elini sıkı sıkı tutan kardeşiyle dokuzuncu kata gelmişti. Koridorlarda dolanıp laboratuvarı bulduktan sonra kapıyı tıklatıcakken kapı kendiliğinden açıldı .
Otuzlu yaşlarının sonlarındaki bir adamla göz göze geldi . Adam bir ona birde Mars'a bakıyordu . Ardından " Sen o yaramaz çocuksun , aaa şey yani seni çok eskiden görmüştüm. Çok yaramaz ve baş belası bir şeydin baya güzelleşmişsin. Ne işin var burda ?" Adam çok yapmacık ve alay eder gibi konuşuyordu. Mars'a döndü" Mars'tı diymi aslan gibi olmuşsun aslan" dedi.
Aslan, aslan, aslan gibi... Arden oldu olası aslanlardan korkardı.Arden hiç bir şey anlamamıştı ama umursamadı . Konuşmayı uzatmak istemiyordu , karşısında duran adam nedense başının korkunç bir şekilde zoklamasına sebep oluyordu. Neden olduğu bilinmeyen bir kronik baş ağrısı vardı zaten ve bazı günler üç dört ağrı kesici içmeden duramıyordu .
Ama şu an başının ağrısı misliyle artmıştı . " Annemi görmeye geld- ıııı şey telefonum için onda-" dedi.
Adam Arden'in omzuna çarptı , tam yoluna devam edicekken yaka kartı yere düştü . Arden durmuş olanları izliyor yere düşmüş sallanan karta bakıyordu . Altemur YAŞARAN, Altemur YAŞARAN
Dönüp kartın sahibine baktı ;bir iblise bakıyormuş gibi hissediyor ,korkuyor ,ellerinin titremesine engel olamıyordu. Korkmuş küçük bir kız çocuğu gibiydi. Adam eğildi bir eli kartayken gözlerini Arden'e dikti ve ayağa kalkıp yoluna devam etti. Ama Arden yoluna devam edemedi . Altemur YAŞARAN kimdi bu adam.
Birden hipnozdan uyanmış gibi oldu elini tutan ve parmaklarıyla sıkan kardeşi Arden diyip susan annesi .
Arkasını döndü annesiyle göz göze geldi. Annesi " Arden iyi misin ? Arden ? İyi misin kızım ?" dedi. Sesi çok şefkat dolu, sevgi dolu gibiydi. Yada hayır Arden kendisini kandırıyordu. Ağrıyan başı , titreyen bedeni ile çok iyi gözükmesede kendisini topladı ve eline açıp öne attı " Telefonum,ver " dedi ve sustu. Annesi beyaz önlüğünün cebinden telefonu çıkardı ve bir daha blog yazmaması için kızını tembihliyip telefonu verdi.
Arden telefonu aldı ve enstitüden çıkmak için kardeşiyle birlikte adımladı. Düşünmeyi de bırakmadı . Kimdi o adam ? Arden'e bir şeyler çağrıştırıyordu ama ne çağrıştırdığını oda bilmiyordu.İlerledikçe baş ağrısı artıyordu sanki. Dayanabilirdi zaten onun başı hep ağrırdı.
SEN O YARAMAZ ÇOCUKSUN
SEN O YARAMAZ ÇOCUKSUN
Kararan gözleri , titreyen bedeni . Korkuyordu neden korkuyor bilmiyor ama korkuyordu . Yere düştü gözleri hafif hafif kapandı ama düşünceleri susmadı.
ASLAN,ASLAN GİBİ. VAHŞİ,VAHŞİ BİR ASLAN GİBİ...
O adamın sesi kulaklarında çınlarken bilincini tamamen kaybetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNSANLAR GARİP
Misterio / SuspensoArden ailesinin ondan birşeyler gizlediğini düşünür bunda haklıdır da ve ailesinin sakladığı şeyler gün yüzüne çıkacak bir gün ama o gün dünya ve insanlar olduklarından daha garip bir hal alacak . Kendilerini tutamayan ve bir hastalık sonucu vahşi a...