95- MUTFAK ARALARI

40.2K 4.4K 3K
                                    

Bundan önce bir bölüm daha var.

Akşama doğru Ankaralıyı'da uğurlayıp eve gelmiştik, sesler gittikçe azalırken üzülmem ve bunalıma girmem gerekiyordu ama yavşak Akif ve şerefsiz Sivaslı yüzünden şu an kendimle ilgili hiçbir şey düşünemiyordum.

İşin içinden çıkamıyordum, onlarla konuşursam inkar edecekleri belliydi. Çünkü özellikle bizden saklamaya çalışıyordu Akif, Sivaslı'nın hangi anlamda gönlü vardı bilmiyordum ama ona izin veriyordu.

Hem de çocuğunun doğumuna üç hafta kalmışken.

Hepsinden önce daha sakin, şu an içlerinde en masum gördüğüm Ömer ile konuşmaya gelmiştim. Öyle bir haldeydim ki bu adam gözüme çok masum geliyordu, bana o kadar acı yaşatan adam...

Erzincanlının uyuduğunu bilerek rahatça gelmiştim odasına, şimdi de üzerini giyinmesini izliyordum.

Büyük giysi dolabının önünde baksırıyla beraber kaldı, eşofmanlarını çıkarırken onun kalçasını izledim. O kadar kötü hissediyordum ki sevgilimin kalçasına bile azmak gelmiyordu içimden.

"Sivaslıya söyle bir daha benim olduğum yerde hesabı ödemeye kalkışmasın, yakında bir dolu masrafı olacak. Bezidir, mamasıdır." dedi Ömer tişörtü kafasından geçirip. "Delikanlılığın sırası değil."

Sıkıntılı bir nefes aldım. "Pekte umrunda görünmüyor bunlar zaten."

Ömer eşofmanını da ayaklarından geçirip üzerine çekti. Daha sonra ise üniformasını kırışmasın diye askıya takmaya başladı.

"Umrunda olsun, tamam biz buradayız yardım ederiz orası ayrı ama..."

"Sadece para yönünden değil Ömer," dediğimde askıyla uğraşırken bakışları bana döndü. "Karısı, çocuğu da umrunda değil."

"O ne demek?"

"Aldatıyor." dedim sesimi biraz kısıp. Ömer hareketlerini durdurup yeşil gözlerini irileştirerek bana baktı.

"Yalan?" dedi büyük bir afallamayla, sorgularken.

"Yemin ederim." dedim üzgün bir sesle. Ömer öyle büyük şok olmuştu ki öylece suratıma bakmaya devam etti.

"Sen nereden biliyorsun?"

"Biliyorum çünkü gördüm," dedim avuç içimi yatağa yaslayıp. "Akifle aldatıyor."

Ömer baktı, baktı, baktı ve ardından dudağı kıvrıldı. Gülmeye başladığında kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Ömer ne gülüyorsun? Çok mu komik?"

"Sarı bebeğim," dedi işine devam edip. Sanki rahatlamış gibiydi. "Akif'in bir erkekten hoşlanması imkansız."

"Nereden biliyorsun bozkurt? Kalbinin atışının ya da sikinin kalkmasının çeteresini mi tutuyorsun?" dedim sinirle, ters ters yüzüme baktı.

"Terbiyesiz."

Çatık kaşlarımla ayağa kalktım ve onun yanına gittim.

"Ömer ben ciddiyim, mesajlaşmalarını bile gördüm." dediğimde Ömer derin bir nefes aldı ve üniformasını dolaba bıraktı.

"Sevgilim, yanlış anlamış olmayasın?" dedi bana dönüp.

"Hayır Ömer, kendi gözlerimle gördüm." istemsizce elimle gözlerimi gösterdim. Bu yaptığıma güldü.

"Çipil gözlüm ama ben senden hoşlandığımı ona söylediğimde nasıl karşı çıktığını hatırlıyorum. Ve eminim ki sadece kadınlardan hoşlanıyor. Yani bu söylediğin o kadar imkansız ki, sanki az önce 'sen beni sevmiyorsun' diyormuşsun gibi geldi."

Dudaklarımı büzdüm.

"Ömer ama doğruyu söylüyorum." oyyy diye bana yaklaştı ve büzdüğüm dudağımdan sıkıca öptü.

"Bebeğim benim," dedi belimden tutup. "Sen yanlış anlamışsındır ama için rahat edecekse bana bunu ispatla."

"Ömer sen benim sözüme inanmıyor musun ki ispat istiyorsun? Ben ya Erdal, sevgilin. Ne zaman yalan konuştum ben?" dedim yeşillerine hafifce nükseden öfkeyle bakıp.

Ömer birkaç saniye düşündü, galiba yalanlarımı düşünüyordu. Kaşlarımı çatıp karnına bir tane vurup geri çekildim.

"Tamam tamam, gel." dedi gülerek kolumdan tutup. Gitmemem için beni sıkı sıkı sardı.

"Güzel bebeğim, bu durum biraz ciddi yani ikisi koskoca adamlar, böyle bir konuda emin olmadan üstüne gidersem ayıp olur. Ağır bir itham çünkü." diye açıkladı. "Ama eğer ben de görürsem yanlışlarını Akif'in anasını siker öldürürüm. Tamam mı?"

Birkaç saniye düşündüm ve ardından. "Tamam." diye mırıldandım.

Ben de Sivaslıya kızardım.

"Oyyy, tamam." dedi gülerek ve yeniden dudağımdan öptü. Kollarımı beline sarıp ona karşılık vermeye başladım.

Öpüşme derinleşip, okşamalara döndüğünde ikimizde zor bela ayrıldık birbirimizden. Ev boşaldığında ortalığı büyük bir sevgi seli götürecekti.

"İyi geceler sevgilim." dedi yanağımdan öpüp.

"İyi geceler."

Bir kez daha öptüm ve ardından odadan çıkıp kapıyı kapattım yavaşça.

Salonda kimse yoktu, mutfağa ilerleyip yarı açık kapıyı araladım. Sivaslı ve Akif yan yana duruyordu, aniden Sivaslı sigarasının külünü dökmek için lavaboya eğilirken diğeri Akif mutfak dolabını açtı ve önüne gelen ilk bardağı aldı.

Sivaslı yeniden tezgaha yaslanırken gayet sakin duruyordu, tek kolunu gövdesine sarmış gevşekce duruyordu.

"Neden uyumadınız daha?" diye sordum kapının önünde duraksayıp.

"Daha erken." dedi Akif, aldığı bardağı tezgaha bıraktı. Arkasını döndü ve o da tezgaha yaslandı, bardağı alıp niye tezgaha koymuştu geri zekalı.

"Sen niye uyumadın bebe?" Sivaslı sigarayı dudaklarına götürmeden önce gülümseyerek sordu.

"Uyku tutmadı." dedim sinirle buzdolabına ilerleyip.

O sırada Akif ve Sivaslı birbirlerine kaçamak bir bakış attı. Utangaç değil, farklı bir şekilde bakıyorlardı şimdi de. Akif'de bir sigara çıkarıp yaktı.

"İyi, bir film izleyelim o zaman." dedi Sivaslı yanıma gelip.

"Başım ağrıyor." dediğimde gülüp saçlarımı karıştırdı.

"Sikişelim demedim ayol." dedi gülerek.

Duman Akif'in boğazında kaldığında ufak ufak öksürdü.

Sivaslı dönüp ona baktı, yüzündeki samimi gülüş gidip farklı bir ifade geldi ve gözlerini kısarak bir duman çekip kafasını başka yöne çevirdi.

Bir şeyler vardı işte! Yanlış anlamam imkansızdı zaten ama Ömer deyince birkaç saniye sorgulamıştım.

Dolaptan ne alacağımı unutup kapattım, onlar sigaraların içene kadar yanlarında sessizce durdum.

"Hadi, geçelim içeri." dedi Akif bize.

Önden ilerleyip çıktım, o sırada ikisinin benden daha geride geldiğini fark ettim. Arkamı dönüp baktığımda ilk başta Sivaslıyı gördüm, ıslanmış dudağıyla çıktı. Ardından Akifde aynı şekilde.

Yine midem kasıldı, yutkunup yatağıma uzandım.

Akif içerideki yataklar dururken yine eski yerine geçip uzanırken, Sivaslı benim yanıma geçti. Dudağını yalayıp yerine kuruldu.

"İyi geceler." dedi Akif ikimize ama hiç üstüme alınmadım.

"İyi geceler." dedi Sivaslı.

Gözlerimi kapatıp bunun bir kâbus olmasını diledim. Çıldırmak üzereydim.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin