5.bölüm

32.8K 746 265
                                    

medya : geceyi sana yazdım

...

erva güneşten

sıcaktan bunaldığım için üstümde ki pikeyi yana attım. son yaşananlar aklıma gelince hızla gözlerimi açtım.

ben, kaçırılmıştım.

hızla ayağa kalkmaya çalışınca pike ayaklarıma dolanmış ve ben böylelikle yere düşmüştüm.

yere sertçe düşmemin etkisi ile çıkan yüksek ses odada yankı yapmıştı.

sertçe açılan kapı ile irkilerek kafamı yerden kaldırıp gelen kişiye baktım. bu Agah beydi gözlerim dolmaya başlamıştı.

neden beni kaçırdığını bilmiyordum. acaba baran ile arkadaş olduğum için mi beni kaçırdı ama bunda sorun yoktu ki çünkü bazen onların evine bile gittiğim oluyordu.

hızla yanıma gelip önümde eğildiğinde ona korku doku gözlerle bakıyordum. tek hamlede beni kucağına aldığında hızla debelenip; 

"indir beni hemen, lütfen bırak ne istiyorsun bende"

hem ağlıyor hemde bırakması için ağlıyordum ama nafile bırakmaya hiç niyeti yoktu. kucağında ben ile kapıdan çıkıp aşağı inmeye başladığında ben ağlamayı bırakmış iç çekiyordum

koskocaman bir salona geldiğimizde beni koltuğa bırakmış kendisi ise karşıma oturmuştu.

yüzüme sanki çok değerli bir sanat eserine bakarmış gibi bakıyordu ve bu beni hem rahatız ediyor, hemde korkutuyordu.

derin nefes alıp konuşmaya başladım;

"bakın Agah bey beni neden kaçırdınız bilmiyorum ama lütfen beni bırakın"

sözlerim ile bana hafif bir tebessümle bakıp;

"hayır seni bırakmayacağım"

dediğinde sinir ile gözlerim dolmuştu dudaklarımı büküp;

"baran ile arkadaş olduğum için mi beni kaçırdınız eğer öyle ise yanlış anladınız beni, aileniz ile de tanıştım bana güveniyorlar gerçekten bir hata yapmadım."

bana bakıp kafasını sağa sola sallayarak;

"hayır ervam seni baran ile arkadaş olduğun için kaçırmadım, çünkü sana aşığım seni seviyorum ve hep benim yanımda kal istiyorum"

dediğinde donup kalmıştım. nasıl bana aşık olurdu ki kesin yalan söylüyordu. hem benim aman aman bir özelliğim de yoktu ki. 

kafamı hızla olumsuz anlamda sallayıp;

"hayır, hayır yalan söylüyorsunuz. insan sevdiğini kaçırmaz onu zorla yanında tutmaz ki" 

sözlerim ile yerinde gerilmişti derin nefes alıp ayağa kalkarak üzerime doğru yürümeye başladı. koltukta oturduğum için geri de çekilemiyordum.

tam önümde durduğunda kendimi koltuğa iyice yapıştırmıştım. elini kaldırıp yavaşça yanağımı okşayıp;

"ervam, bebeğim seven insan sevdiğini kaybetmeyi istemez ve bende seni kaybetmemek için yanıma aldım ve bırakmaya niyeti yok."

hızla ayağa kalkıp ondan uzaklaştım sesimi yükselterek;

"ama ben seni sevmiyorum bu yaptığın zorbalık. eğer eve gitmezsem annem ve babam bundan şüphelenip polise giderler zaten. seni şikayet edeceğim sürüm sürüm süründüreceğim seni"

dediklerimi umursamdan arkasını dönüp gittiğinde sinirden ağlamaya başladım. ben anne ve babamı istiyordum.

ağlamalarım iç çekişmesine döndüğünde düşünmeye başladım. görünüşe bakılırsa beni bırakmaya niyeti yoktu.

aklıma gelen fikir ile gözlerimin parladığına emindim. kaçacaktım hemde bu gece. 

salona geri geldiğinde elinde yemek tepsisi vardı. yanıma gelip, önümdeki büyük orta sehpaya yemek tepsisini bırakmıştı

eli ile yemekleri gösterip sert ve bariton sesi ile;

"bu yemekler bitecek ervam eğer hepsini yersen kameralar ile anne ve babanı görmene izin veririm"

dediğinde heyecan ile yemekleri yemeye başlamıştım. hem zaten kuvvet toplamalıydım gece kaçarken yorgun olmamalıydım.

yemekler bittiğinde ayağa kalkıp televizyon ünitesinin önünden kumandayı alıp bir düğmeye bastığında apartmanın kamerası ile kapımızın önü gösterilmişti.

kapının önünde babamın göğsüne yaslanarak ağlayan annem kadraja girdiğinde hızla ayaklanıp; 

"anne! baba!"

hızla televizyonun önüne gelip elimi monitöre bastırmıştım. muhtemelen daha iki saat geçmişti ama ben onları çok özlemiştim.

sesler gelince daha iyi dinlemeye başladım. annemin kızımı istiyorum dediğini duymuştum. babam ise ağlamamak için kendini sıkıyor anneme destek veriyordu.

ağlamalarım arttıkça nefessiz kalıyordum arkamdan bana sarıldığını hissettim ve son duyduğum sözler ise;

"seni çok mutlu edeceğim ervam bu da sana sözüm olsun"

yazardan

bazen kelimeler yetmez bir şeyler söylemeye. bir bakışın ile anlamasını istersin ama olmaz. sevilmeyi ister bazen insan ama kim tarafından kime göre neye göre.

bir kız babasından sevgi görmediğinde başka bir erkekte arar baba sevgisini ve o arama bazen senin hayatını tepe taklak eder.

bazen bir erkek hep ailesi tarafından dışlanınca bir kızdan medet umar, sevgi bekler ama o sevgi bazen bir paranın bazen ise şan şöhretin sevgisidir.

insan çiğ süt emmiş diye boşuna dememiş atalarımız. hep bencil düşünceler kafasında yer edinir ve karşıdaki insanı, canlıyı veya varlığı unutur.

Agah Vurgun ise erva güneşi ilk gördüğü zaman böyle düşünmüştü. acaba ben babamın bana vermediği ilgiyi, sevgiyi başka bir kızdan mı arıyorum diye.

eğer böyle bir düşüncesi gerçek olsaydı erva güneşi hemen bırakırdı çünkü kadınlar sevgisiz, ilgisiz erkeklerin rehabilitasyon merkezleri değildi.

ama öyle olmamıştı onu karşılıksız sevmişti. 

bir ilgi veya alaka beklemeden. şimdi ise neden onu kaçırdığını sorarsanız düşmanları Agah Vurgunun zaafını, sevdasını, kabini tamamını kime kaptırdığını bulmuşlardı.

Agah Vurgun ervasını kaybedeceğine ölmeyi tercih ederdi. bir yıl bekleyecekti eğer bir yılın sonunda ervası ona aşık olmaz ise ondan boşanacak, tamamen ayrı kalacaktı

  erva ile evlenecek kendini ona sevdirecekti.

Agah Vurgun için asıl zorlu görev burada başlıyordu...

.......

merhaba arkadaşlar beşinci bölümün sonuna geldik.

umarım severek okumuşsunuzdur.

diğer bölüm görüşmek dileği ile.

kendinize iyi bakın.


















Gece Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin