İyi okumalar...
Almanya'dan döndükten sonra Cemal bir havalandı bir havalandı ki sormayın. Hem oğlunu sağ salim yeniden görmüş hem yeniden kayınpeder olmuş hem de o gözler Avrupa'yı görmüştü Avrupa'yı! Bir süre kasketinin yerini fötr şapka aldı.
İşe güce onunla koşturur oldu. Çevresi hem gülüyor hem imreniyordu. Her iki durum da ilgilendirmiyordu Cemal'i.Yeni doğan torunuyla meşguldu şu an. Çok güzel bir kız bebekti. Adını Mina koyup gönlünü aldılar dünürlerin. Apraham efendi bir başka seviyordu bu torununu. Adı Mina olunca bir başka anlam kazanmıştı sanki. Eve yeniden canlılık gelmişti. Herkesin yüzü gülüyordu mutlu mesut en kalabalık günlerine geri dönmüşlerdi.
Gel zaman git zaman çocuklar büyüdü Cemal işten ufak ufak el etek çeksem de hacca mı gitsem diye düşündü. Meğerse sesli düşünmüş bu söz dönmüş dolaşmış Ferman'ın kulağına gitmişti. Hemen pasaport işlemlerine başvurmuştu. Bunu görüp duyan Cemal durur mu? Topal it kutsal toprakları görür de Cemal göremez miydi? O da aldı bir pasaport ilk hacı kafilesine yazdırdı adını.
Ömer'in milleti kışkırtmasıyla tekbirlerle bindiler otobüse. Biri sağ da biri sol da oturdu. Mesafe vardı aralarında ama yine de bakışıyorlardı düşman düşman. Neyse ki herkes birbirini tanıyordu. Yemek zamanı yanındaki adama döndü Ferman.
"Sen de yer misin? "
"Sağ olasın bende yanımda getirdim daha acıkmadım. Afiyet olsun."
"İnşallah varabiliriz !""Neden?"
"Şu öndeki günahkarla diyorum...inşallah varırız."
"Hepimiz günahkarız Allah affetsin. Tövbe ettik o da etmiştir."
"Bilmiyorum kardeş bilmiyorum inşallah Mekke-i mukerreme, Medine-i Münevvereyi görür bu gözler."
İnşallah diyen adam yolculuğun bir an önce sonlanması için duaya başladı. Cemal ise tatlı tatlı muhabbet ediyordu etrafıyla. Bir bilgelik bir sufilik! Kazandı yine gönülleri.
"Otobüs tekeri de o topraklara gidiyor. Onlara hacı mı diyoruz? Yok ! Allah ibadetini kabul ettiği kullarından nasip etsin. "
Aminler havada uçuştu. Cemal bu işi sevdi neredeyse vaaz vermeye hazırlanırken otobüsün önünden dumanlar yükselmeye başladı. Panikle indiler araçtan. Şoför söndürme çalışmalarına girişirken Cemal oturup "aramızda oraya gitmeye layık olmayan kalbi hased ve fesatla dolu kişiler var. Dolmuş bile kaldıramadı Allah'ım sen affet bizleri oraları görmeyi nasip et!" Dedi. Bu sözlerden dolayı, Fermanla birbirlerine gireceklerdi ki hacı adayları "ayıptır hacı!" Diye ayırdılar onları. Daha da yaklaşmadılar birbirlerine... herkes araba tamir olana kadar yol kenarlarında oturup bekledi sessizce. İki gün yollar da perperişan oldular.
Vardılar nihayetinde. Orada kadınları görünce pişman oldu, neden Mahah'ı almamıştı ki yanına. Hep o iblis yüzünden, iki ayağını bir pabuca sokmuştu. Şeytan taşlamaya gittiklerinde inşallah bir hacı adayı yanlışlıkla bu iblisi taşlar da kurtuluruz diye içinden geçirdi. Ardından hemen tövbe etti. Ne zormuş hacılık yahu! Kötü bir şey de denmiyor kimseye. Herkese tamam da buna nasıl laf söylemeden duracaktı Yarabbi!
Neyse onla birlikte hacı oldular. Gözler yaşlıydı herkeste o ikili hariç. Birbirilerine odaklanmaktan duyguyu yaşayamadılar bir türlü. Arkadan gelen taşlarla Cemal dönüp dönüp bakıyordu Ferman'a acaba ona mı atıyordu puşt! Tövbe Estağfirullah tövbeee!
Eve dönmeye hazırlanırlarken Ferman tabak çanağını hayrına verdi bir dilenciye. Cemal o kadar merhametli olamadı bu konuda satıp savdı, evdekileri yeteri kadar hurma ,zemzem, bol bol gül yağı ve çeşitli hediyeler aldı. Taba renk koca bir bavula sıkıştırıp tuttu evinin yolunu. Aynı şekilde karşılandılar. Artık hacıydılar ve mahallede itibarları daha da artmıştı! Hacı diye hitap edilmek hoşlarına gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Cemal 2
Fiksi UmumGünler ayların, aylar yılların peşini bırakmadan ardı sıra mevsimleri birbirine bağlamıştı. Yaz geçmiş güz geçmiş köyden kente göç eden Gül Cemal'in ailesi genişlemiş yaş almış mevsim tekrar güze yıl seksenlere dayanmıştı. Biraz sosyolojik biraz eko...