İlk Gün

52 0 1
                                    

Ben kemal 16 yaşındayım. Ülkemiz doğal kaynakları için sömürülmekte. Devlet yönetimi resmi olarak teslim olsada bağımsızlığına düşkün olan halk direnmekte kararlı, işte bu benim hikayem...
Babam direnişin ilklerindendi. Bodun ormanlarında yeşil köyü kurtarmak için 250 arkadaşı ile ilerlerken ağaçların üstüne saklanmış 100 kadar düşman askeri yayılım ateşi açtı. Hemen siper alan babam ve arkadaşları civara kurulan uzaktan kumandalı mayınların olduğunu bilmiyordu. Hepsi siperlerinde şehit oldu. Şimdi elimizde ne savaşacak asker ne de savaşacak silahımız vardı. Eğer kazanmaya kararlıysak bazı şeyleri feda etmemiz gerekiyordu.
Sabah erkenden kalktım çok heyecanlıydım, bende asker olacaktım. Çoğu çocuğun ancak bilgisayarda yapabildiklerini ben kendim yaşayacaktım. Saat sekiz gibiydi. Koşarak 3 blok ilerideki en iyi arkadaşım Emirin yanına gittim. Kapıyı çaldığımda hala uyuyordu. Biraz daha şiddetlice vurdum. 'Geldiiim' diye bir ses çıktı içeriden. Kapıyı açtı beni görünce önce biraz şaşırdı. İçeri buyur diyebildi yorgun sesiyle. Koridordan sağa sapıp salona ulaştık. Beni oturttu sonra bir isteğin varmı dedi. Ben 'hayır teşekkürler' diyince o da oturdu. Şimdi salona büyük bir sessizlik hakimdi. O beni bekliyor ben ise nerden başlıyacağımı bilemiyordum. 'Asker olacağız' dedim kısık bir sesle Emir azdaha çığlığı basacaktı. Kendisini tuttu ve dinlemeye başladı.
-Muhtarlığa asılan haberi okuduğunu sanıyordum 15 yaşından büyük her erkek askere gidicek bu gün. Eee bizde 16 yaşına basmış insanlarız hadi hazırlan, saat dokuzda orada olmamız gerekiyor.
Yeni kalkmanın sersemliğiyle koltuktan kalktı. Hiçbirşey söylemeden odasına doğru yürüdü. Beş dakika sonra salona geri geldi. Üstünü değiştirmiş elini yüzünü yıkayıp gelmişti. Yanıma oturdu kulağıma eğildi ve 'peki askerde ne yapacağız' diye fısıldadı. İçim ürpertiyle dolmuştu haklıydı da silah eğitimi almamıştık gerekli cephaneyede sahip değildik. Peki şimdi ne yapacaktık. Salon tekrar sessizliğe gömüldü. Uzun süre bekledikten sonra Emir kahvaltımı yapayım bari dedi. Ve mutfağa yöneldi. En zoruda annelerimizden ayrılmak olacaktı. Salonda ben neler yapacağımızı düşünürken Emir kahvaltısını yapmış dinç bir halde karşıma çıktı. Sen çık ben anneme veda edip geliyorum dedi. Başım eğik bir şekilde bahçeye çıktım. Emir ağlayarak yanıma geldi ve 'hadi' diyebildi kısık sesiyle bahçe kapısını kapattığımızda Emir evine son kez baktı. Ne anılarımız vardı o evde. Gözleri tekrar doldu. Şimdi sıra bendeydi eve gittim Emir bahçede beni bekliyordu. Anneme sarıldım sanki ölene kadar birdaha sarılamayacakmışım gibi sarıldım git oğul dedi. Sen gitmezsen kim gidecek vatanı koruyacak dedi dedi. Gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Annemi bıraktım ablamada veda edip evden ayrıldım. Bu savaş ne caniydi oğulları annelerinden ayırıyor eşleri birbirinden ayırıyor ve hüzün hariç geride birşey bırakmıyordu. Öyleyse insanlık neden savaşıyordu. Ben bunları düşünürken emir beni dürttü ve geç kalıyoruz dedi. Saate baktım sekizi kırk beş geçiyordu. Koşa koşa muhtarlığa vardık saat şimdi dokuza 5 vardı. Bir ohh çektim içimden. Köydeki tüm arkadaşlarım yanımdaydı saydım 52 kişiydik. Çevreye hüzün hakimdi anneleri ağlıyordu. Çocuklar nasıl dayansın?

YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GENÇ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin