Alperen'in, Burkan'ın gözünden...
Almina sonunda bana inandığında elimi ona doğru uzattım. Elime vurup hemen kollarını boynuma dolayıp bana sarıldı. Kulağıma doğru, ''Aptal. Neredesin? Seni öyle çok özledim ki...'' dedi. Sanki ben seni hiç özlemedim, diye düşündüm.
Almina'yla hala sarılırken, bol tişörtü biraz kırışmıştı. Ve kırışan yerden sırtının küçük bir bölümü gözüküyordu. Allah'ım! O da ne öyle! Sırtındaki normal bir çizgi mi, yoksa derin bir yaradan kalan iz miydi?!
Almina'nın gözünden...
Biraz sarıldıktan sonra Burkan aniden beni hafifçe ittirdi. Bunu beklemediğimden dengemi kaybetmiştim. Burkan beni dirseğimden tuttu ve kafasını Yiğit'e çevirdi.
''Dışarı çık. Kapıda bekle. Gel, demeden gelme.'' dedi. Ne olduğunu anlamamıştım bu yüzden kafam karışmıştı. Beni Yiğit'ten kaçırmak için mi, onu kapının dışında bekletecekti?
Yiğit sesini çıkartmadan Burkan'ın dediğini yapıp kapıyı açıp, kapının dışında beklemek üzere, odadan çıktı. Bakışlarımı Burkan'a çevirdiğimde, gözlerinden hiçbir duyguyu okuyamıyordum. Aramızda 2-3 adım olduğundan onları kapatmak için bana doğru yaklaşmaya başladı. Onun her bana doğru olan adımları kadar ben de geri geri gidiyordum.
''N- ne yapıyorsun Burkan?'' dedim, kekelemiştim. Hayır, lütfen bu kekeleme olayını atlatmak için çok uğraştım. Şimdi böyle saçma bir şey yüzünden geri gelemezdi.
''Tişörtünü çıkart.'' dedi, düz bir ses tonuyla. Ağzımdan bir 'ha?' diye bir ses çıkmıştı. Ne diyordu Burkan? Amacı neydi şimdi?
''H- hayır.'' dedim, lanet, lanet olsun! Yine kekelemiştim.
Elleri tişörtüme uzanınca ellerini ittim. ''Ne yapıyorsun!'' diye bağırdım. Hayatımda tek değer verdiğim kişi olabileceği, böyle şeyler, yapacağı anlamına gelmezdi.
''Alimina dediğimi yap, lütfen.'' dedi, sesi güven verici bir ton ile soğukkanlı çıkmıştı. Ona güvenmekten başka çarem yoktu. Ama bir daha bir şeyimi çıkartmayacaktım. Tişörtümün eteklerini tutup yukarı kaldırdım, kaldırır kaldırmaz hemen indirdim.
''Bak yaptım.'' dedim. Bu hareketim ve yaptığım ona komik gelmiş olmalı ki, çarpık bir şekilde gülüyordu. Biraz sonra ciddileşip kafasını, iki yana, olumsuz anlamda salladı.
Bu sefer hızla o tişörtümün eteklerinden tutup kaldırdı ve tişörtü çıkarttı. Biraz gözlerime baktıktan sonra, beni sırtıma bakacak şekilde döndürdü. iki- üç dakika, baktığını tahmin ediyorum, baktıktan sonra sesli bir şekilde yutkundu. Beni kendine tekrar döndürüp tişörtü kollarımdan ve başımdan geçirip giydirdi.
Gözlerine baktığımda, gözlerinde saf acı ve öfke olduğunu görmüştüm. Bana, ''İzleri kim yaptı?'' diye sordu. Sesinden bir duygu anlaşılmıyordu ama gözleri başka bakıyordu. Şaşırmıştım.
Yutkunup, ''Sırtımda ne izi var?'' dedim, sorusuna soruyla cevap verip.
Telefonunu elinden yukarı kaldırıp bana bir fotoğraf gösterdi. Ben şok içinde fotoğrafa bakarken bu fotoğraftakinin kim olduğunu merak ediyordum bir yandan da.
Fotoğraftaki kişinin sırtında uzun bir çizgi vardı ve yanında hafif morluklar vardı.
''B- bu kimin sırtı?'' dedim tekrar, tekrar yutkunarak.
''Senin. Az önce çektim. Almina, bu izleri sana kim yaptı?'' dedi öfkeli sesini kontrol etmeye çalışarak.
''B- benim mi? Bu izleri b- bana mı ait yani?'' dedim şaşırmış bir şekilde. Telefonun ekranını kapatıp cebine koydu ve bana, ''Bu izlerden haberin yok mu, yoksa?'' dedi, kaşları havaya kalkmış bir şekilde. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH TAMAMLANDI
General Fiction♠♠♠♠♠♠ Siyah, sadece bir göbek adı mı? ♠♠♠♠♠♠ Babası tarafından kendini bildi bileli hırsızlık yapan Almina sonunda İstanbul'un bir ucundan, diğer ucuna kaçıyor... Almina Çağlar'ın hayatına hoş geldiniz. Kendinizi kitaba bırakın ve olayları seyre d...