23. Bölüm

393 25 1
                                    

Her perşembe yeni bölüm 

İnsan beklemediği insanlardan beklemediği darbeler gelince kırılıyordu. Bu özellikle anne ve baba olunca insan kızıp bağırmadığı için sadece kırılmakla kalıyordu. Bu zamana kadar anneme sayısızca kırılmıştım, o da bana bekli de benim ona olduğunun misliyle kırılmıştı ama bu son yaptığı bana fazla gelmişti.

Hayata karışmaktan bambaşka bir boyuttu bu. İnsanın belki de alması gereken en önemli kararlardan biri olan eş seçimime karışıyordu. Üstüne üstlük benim istemediğimi bile bile bunu üsteliyordu.

Evet doğanın kanunu gibi görülen bir düzen vardı. Doğarsın, büyürsün, okursun, iş sahibi olursun ve evlenirsin tabii sonradan bu kanunlar bitmez birde çocuk yaparsın. Tabii ki zamanı geldiğimde evlenirdim bun karşı bir insan hiç olmamıştım ama bu yaşımda bunu yaşayacağım insanı kendim seçmek isterdim.

Annem sorduğum soruyu beklemiyor olmalıydı ki yüzüme bakakalmıştı. Biliyordu babam bana annemi şikayet etmezdi ama o da sinirli olduğu için ağzından kaçırmıştı. "Sadece özlem giderdik ailesiyle ne var bunda seni evlendirmişim gibi davranma." 

"Anne umut veriyorsun istemediğimi söyledim sana. Şimdi gidip konuşsan kötü duruma düşeceksin. Ben sana bunu anlatmadan senin anlaman lazım." Masada geriye kalan üç kişi 'maalesef buna Miraç da dahil' sadece dinliyordu.

"Oğlanla bir tanışsan kararların değişecek. Neden her konuda bu kadar katı olmak zorundasın Açelya. Ben senin annenim ve iyiliğini düşünüyorum. Güzel bir aile kur, düzen kur, huzurla yaşa istiyorum." Çoğu annenin hayat gayesi buydu. Bunu düğüne gidince yiyecek gibi bakan teyzelerden ya da iş sahibi bir adam görünce bak benim kızım veya torunum bu diye fotoğraf gösteren teyzelerden gayet iyi anlıyordum. 

Saate baktığımda iş saatinin yaklaştığını fark ettim. Herkesin kahvaltısı da zehir olmuştu hatta Miraçla ilk evimde kahvaltı anım pek iç açıcı değildi. "İşe gitmem lazım anne. Gelince konuşalım olur mu zamanım dar?" Miraçın ayaklandığını görünce bir şey diyemedim.

"Bende kalkayım efendim. Her şey çok güzeldi ellerinize sağlık." Annemin elini öpüp alnına koydu. Ah hayırlı evlat. "Nisa sende hazırlan istersen çıkalım." Nisa yavaş hareketlerle kalkarken Sanem ona yardım ediyordu. 

Tek sorun vardı ben hala gri ev tişörtüm ve siyah şortumlaydım. Kendimi odaya atıp dünden hazırladığım kıyafetlerimi üstüme geçirdim. Gözüm yatağıma takıldığımda dün gece burada Miraçı sevip sevmediğimi anlamaya çalıştığım anlar canlandı gözümde. Neden birine karşı ne hissettiğimi anlayamayan bir insan olmuştum. Ya hissettiğim duyguya yabancıydım ya da bu duygudan kaçıyordum.

Nisagil çıkmadan son kez Miraçı görebilmek için hızlıca odadan çıktım. Nisa hazırlanıp aynada son kez güneş kremini sürüyordu. Onu ayakta görmek içimi huzurla dolduruyordu. Krem sürmeyi bitirince bana döndü. Kollarını açtı beklemeden sığındım. "Kuzum annen diye bir şey diyemedik ama üzme kendini tabii ki istemediğin biriyle olmaz. Eminim annen zamanla anlayacak." 

"Umarım Nisa. Annemle aram bozulsun istemiyorum. Onunda amacını biliyorum. Beni evlendirmek falan değil Konyaya döndürmenin peşinde biliyorsun yıllardır aynı terane." Her sene farklı bir sebeple karşıma çıkan annem artık şaşırtmıyordu.

"Pes etmeyecek gibi. Çözüm yolu illaki buluruz güzel arkadaşım. Bakarsın İzmirden birini bulur güzel kalbin. Annen o zaman illaki güzellikle karşılar." Nisa... kalbim bulduğu yerden memnun ama emin değil derken kalbimin bulduğu adam içeriden çıktı.

"Ooo çok şıksınız güzel kadınlar. Hastaneye geç kalmadan çıkalım yoksa Resul biraz daha ararsa katil olacağım." Derken telefonu çalmaya başladı. "Ya rabbi sabır." Nisa kıkır kıkır gülerken ben Miraça acımakla meşguldüm. Eee herkes kendi ekmeğinde...

İLAÇ FREKANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin