"Tuhaf hissediyorum." dedi Felix aynadan son kez kendisine bakıp yanındaki Seungmin'e dönerken. Derin bir nefes aldı Seungmin.
"Ben de öyle. Nedenini anlayamıyorum ama aşırı tuhaf hissediyorum." diyerek bu kez o aynanın karşısına geçti. Üzerine giydiklerini aynadan kontrol ederek üzerindeki gömleğin yakalarını hafifçe düzeltti.
Yakası geniş bir kazak giyip altına siyah bir pantolon giymişti. Boynunda üstünde birçok küçük süsü olan bir kolye vardı. Fazla abartı olmayan birkaç yüzük ve küpe ile de tamamlamıştı kombinini. Sadeydi, her zaman olduğu gibi abartıdan uzak kalmıştı. Her ne kadar Felix giyinmeden önce daha farklı şeylere giymesi için zorlamış olsa da...
Felix'e baktığımızda, süslenmeyi fazlasıyla seven biri olduğunu belli edecek şekilde giyinmişti tamamen. Krem rengi, diz kısımlarında birkaç santimlik açıklık olan bir pantolon üzerine beyaz bir tişört giymiş, Chanel pantolon askıları ile pantolonunu tutturmuştu. Onun marka şeyler kullanmasına fazlasıyla alışkındı hepsi, aralarındaki en zengin olan da oydu zaten.
Bunun haricinde kolye, küpe, bileklik ve yüzüklerle de bir sürü detay eklemişti kombinine.
"Yeteri kadar iyi gözüküyoruz, tamam. Gidelim artık diğerleri de çıkmak üzeredir bence." dedi Felix saçlarını son kez düzelttikten sonra.
Ona bakarak başını aşağı yukarı salladı Seungmin. İkisi de kenara bıraktığı telefonlarını alarak ceplerine attıktan sonra odadan çıktılar. Saat on buçuğa geliyordu, fazla oyalanmadan ayakkabılarını giyerek evden çıktılar ve yavaş yavaş bir yandan sohbet ederek Beomgyu'nun evine doğru yürümeye başladılar.
"Jeongin gruba 'önden giderseniz içeride bekleyin, gelince bulurum sizi' yazmış." dedi Felix elindeki telefonuna bakarken. Başını aşağı yukarı salladı Seungmin.
"Jisung'la ikisi bizden gizli saklı bir boklar çeviriyor. Şimdi öğreneceğiz neler çevirdiklerini." dedi. İkisi de güldü birbirlerine bakarak, telefonunun ekranını kilitleyip cebine attı Felix.
"Jisung muhtemelen Minho ile buluştu onunla gelecek. Ama Jeongin ne alaka anlamadım, o apayrı bir bok çeviriyor." dedi ellerini de ceplerine atarak.
Bir süre daha yürüdükten sonra parti mekanına vardıklarında, ikisinin de beklediğinden daha kalabalık bir ortam çıkmıştı karşılarına.
Beomgyu elinde içki bardağıyla tam girişte muhtemelen yeni gelen iki kişiyle bir şeyler konuşuyordu, Seungmin ve Felix'in geldiğini görünce durup ikisine selam verdi. Konuştuğu iki kişinin yanından içeri geçmelerini söyleyerek ayrıldı ve kendisine doğru gelen ikiliye doğru adımladı.
"Hoşgeldiniz! Yakıyorsunuz yine, ortam şu an kaliteli insan görmeye başladı." dedi gülüp ikisine de bakarak. Seungmin gülerken başını salladı.
"Belli oluyor yoldan geçeni bile partiye çağırdığın. Jeongin geldi mi?"
"Gelmedi daha ama mesaj attı, damlar birazdan it. İçeride bir sorun çıkarsa falan beni bulun tamam mı? Kırk yılın başı parti yapma fırsatı bulmuşuz, saçma sapan olaylar çıksın istemiyorum." dedi Beomgyu ikisine kısa bir uyarıda bulunarak. Sonra yine başkalarını karşılamak üzere ikisinin de yanından ayrıldı.
Beraber insanların yanlarından geçerek evin içerisine girdiler ve içkilerin dizildiği masaya doğru ilerlediler, ara sıra gördükleri tanıdıklara selam vermeyi de ihmal etmiyorlardı elbet. Ortamdaki müzik çok yüksek sesli değildi bu yüzden çok fazla kulak tırmalamıyordu.
Birer bardak içki alıp kapıyı görebilecekleri bir yere geçtiler.
"Jeongin geldiğinde neyle karşılaşacağımızı aşırı merak ediyorum şu an." dedi Felix gülerek içkisinden ilk yudumunu alırken. Seungmin de gülüp onun gibi bir yudum aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zortingen şıtrayze - chanmin
Fanficjeongin: zortingen yani abisi jeongin: hatta zortingen ne kelime baba zortingen şıtrayze