12. BÖLÜM

3.6K 37 2
                                    

12.BÖLÜM

Elime bir silah verdiler. Ya seni ya kendimi vurmamı istediler.
Her şeyin suçlusu ve beni bırakan senken, ben o gece yine sana kıyamadım...















Hayat bazen sizi tahmin edemeyeceğiniz yollara sokar. İstemediğiniz şeyleri yaşattırır... İstemediklerinizi size yaptırır.
Kader öyle bir şeydir ki ne değiştirilebilir ne de kabul edilir. İşte ben kabullenemeyeceğim gerçeklerle anlımdaki yazıyı yaşıyorum.

İsteklerimin bir önemi yok. Attığım her adımda tökezleme ihtimalim çok. Haksızlık çok ama adalet yok. Ben adaleti kendim yazmaya çabalıyorum.

Önce bir korku sarıyor bedenimi... Kirpiklerimi kırpıştırıyorum, akmasın diye göz yaşlarım, kalbimi susturuyorum...

Sus kalbim, adaleti ben sağlıyorum... Senin sesine kullak tıkandı. Başka kalplerin muhattabı değilsin. Gömdüğün acıyı eşelemekten vazgeç ve daha fazla toprak ekle... Olur da rüzgarda savrulursan gizlediğin yaraları kimse görmesin.

Yarana basmak isteyenlere dokunmak isteyenlere kirpi ol. Tüm oklarınla onları alt et.

Sus kalbim, yaşamak istiyorsan güçlü ol. Yaşadıklarına rağmen güçlü olduğunu unutma!

Gözlerimi açtığımda yerdeydim. Bedenimi hareket ettirmeye çalıştığımda hissettiğim ağrıyla yüzümü buruşturdum.

Acı bir inilti koptu dudaklarımdan zor da olsa oturur pozisyonuna gelip tutulmuş boynumu ovdum.
Bir yandan kocaman odayı süzüyor bir yandan da düştüğüm duruma lanetler ediyordum.

Ortada büyük bir yanlış anlaşılma vardı. Tanımadığım insanlar beni kaçırmış ve bir odaya kapatmışlardı. Ben onları tanımadığımı söylesem de onlar beni tanıdıklarını iddia ediyorlardı. Büyük bir beladan kaçmış ve yine bir belaya girmiştim. Bu seferki nasıl bir belaydı bilmiyordum, tek bildiğim işleri elime yüzüme bulaştırmamdı.

Buradan çıkmam çok zordu.
Onlara derdimi anlatamıyordum. Bana inanmıyor ve beni dinlemiyorlardı.

Kendimi çok kötü hissediyordum. Vitamin kapsüllerimi alamadığım için enerjim azalıyordu. Kolumu kaldıracak mecalim bile kalmamıştı. Zor da olsa kapıya tutunarak ayaklandım. Kocaman bir odanın içindeydim... Oldukça lüks ve ihtişamlıydı. Duvarların rengi bej ve kahverengi tonlarındaydı. Koca bir dolap ve çok güzel bir yatak vardı. Tavandaki avize aşağıdaki kadar olmasa da çok görkemli duruyordu. Yerde kırmızı beyaz karışımı bir halı ve duvarlarda da oldukça pahalı tablolar vardı.

Gözlerim aynadaki yansımama takıldığında derin bir nefes aldım. Yorgun ve bitkin olduğum yüzümden anlaşılıyordu. Beyaz tenim sararmış göz altım morarmıştı.

Üstümdeki kıyafetlerime baktım. Siyah pantolon,siyah bir atlet ve üstüne siyah deri ceket, siyah spor ayakabıları...
Ben tam on iki yıl boyunca siyahtım. Orada tüm ekibin rengiydi siyah.

Benimde rengim...İçimdeki karanlığımın dışa vurmuş hali.

Bakışlarımı aynadan çekip odanın içindeki büyük kapıya diktim. Kapıyı açtığımda hayatımda ilk defa gördüğüm manzarayla nefesimin kesildiğini hissettim. Burası tüm evin manzarasını gözler önüne seren duvarlarında saksıları olan, bir masa ve sandalyenin olduğu çok güzel bir balkondu. Bakışlarımı aşağıya diktiğimde yutkundum.

Ev sandığımdan daha büyük ve ihtişamlıydı. Kocaman yemyeşil bir bahçesi vardı. Etrafı duvarlarla örülü evin, uzunluğundan daha uzun iki ağaç vardı. Kokusu tüm bahçeye yayılan her çeşit çiçek ve kocaman masmavi bir havuzu vardı.

+18 Tutsak MağdurlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin