...Selaam :)
Hızla bölüme
Buyursunlar efenim :)
□■□
Asansöre binerken duyduğum tek şey Ceylin'in bağıra bağıra ağlayarak bana beddualar edişi ve tahminen kapıya doğru atılıp kırılan bir kaç parça eşya sesiydi...Kim ne düşünürse düşünsün bu saatten sonra. Baktığımızda bu sesler, benim özgürlüğümün sesleriydi.
□■□
Evet, böyle olmak zorunda değildi. Hiç istemedim de oysa...
Böyle olmasın diye de çabaladım aylardır.
İki medeni insan gibi yollarımızı ayıralım ve bir araya gelmek zorunda olduğumuz zamanlarda konuşabilecek kadar birbirimizin yüzüne bakalım istedim ama nihai son yine de gelip beni buldu.
Çağın bunu hiçbir zaman yapamayacağımızı söyleyip dursa da ben yine de hep umutluydum. Ne zaman ki Akay hayatımın belki de en büyük mantıksızlığını yüzüme acımadan vurdu, işte o zaman bilinçaltımda ertelediğim o gerçekle yüz yüze geldim.
Biz Ceylin'le ne zaman olursa olsun normal ayrılamayacaktık ki zaten. Nitekim öyle de oldu. ~Kaybettiğim zaman yanıma kâr kaldı kısaca...~
□■□
Bavulları bagaja yerleştirip sitenin çıkış kapısına gelince, yola çıkmak için arabayı durdurdum ve bir an nereye gideceğimi düşündüm. ~Sahi! Nereye gidecektim ben şimdi?~ Tamam, ev benimdi ama Ceylin'i sokağa atamayacağıma ve o kendi düzenini kurana kadar bekleyeceğime göre ben başka yerde kalacaktım. ~Ama nerde?~
Yolun sağını ve solunu kontrol edip, içgüdüyle sağa doğru girdim anlamsızca. Biraz ilerledikten sonra da kenara çekip 'az önce neler yaşadım ben öyle' diye düşündüm aklımdan son iki üç saati tekrar gözden geçirirken.
Düşünceler içinde geçirdiğim dakikaların ve kötü geçen son bir kaç saatin ardından yine de gerçekten rahatladığımı hissettim. ~Vay be.! Cidden bitti.~ Zor ve istemediğim gibi bitti ama başardım. Bitti.
Rahatlamanın verdiği rehavetle alnımı, araba hareket etmemesine rağmen halâ tutmaya devam ettiğimi bile fark etmediğim direksiyona dayarken, bir rahatlık, mutluluk yayıldı üzerime. 'Mutluluk, üzerindeki ağırlıkları atmadan gelmez.' derlermiş. Galiba atmıştım o ağırlıkları ben bugün üzerimden.
Umarım bundan sonra da mutlu olmaya devam ederdim. Eskisi gibi. ~Peki Ceylin'in onca bedduasının ardından, ahı tutar mı?~
Açıkçası o an ne düşüneceğimi ya da doğru düşünüp düşünmediğimi de bilmiyordum. Kafamda karmakarışık notalar vardı ama net bir senfoni, anlamlı bir müzik çalmıyordu açıkçası... Kavram karmaşası yaşıyordum ama yine de anlamsız bir huzur içindeydim bütün sinirime ve ellerimin titremeye devam etmesine rağmen.
□■□
O arabanın içinde öylece ne kadar kaldım bilmiyorum ama birden bire büyük bir boşluğa düşmüşüm gibi başımı kaldırıp sağıma soluma bakındım kısa bir süreliğine de olsa boş boş gözlerle. ~Artık Ceylin yok!~
Üç yaşındaki bir çocuğun parkta annesini kaybedip ortada yapayalnız savrulması gibiydi sanırım o an hissettiklerim. Bunca sene Ceylin'le yaşamaya bu kadar alışmışken, beni gerçekten boğduğunu düşünmeme rağmen şimdi bu yokluk hissi normaldi aslında. O an bu boşluktan kurtulmak için bir yatak bulup, Eshab-ı Keyf gibi uyumak istedim sadece, senelerce...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETREFİL / GxG
Romantik☆ TAMAMLANDI ☆ _____+18_____ İki kadın düşünün... Ayakları yere sağlam basan güçlü kadınlar. İkisi de keçi gibi inatçı, ikisi de dik karakterlere sahip. Ve her ikisi de hatalar yapmaya müsait. BEGÜM BELÇİN UZBAY vee AKAY AYTÜRK Bazen kızgın, baze...