Saudade

702 50 176
                                    

BEN GELDİMMMM. Yeni sezonumuz hayırlı uğurlu olsun. Kurdeleyi kesiyorum 🎀✂️
KESTİM GİTTİ.
İKİNCİ SEZONUN İLK BÖLĞMÜNE ÖZEL BOL BOL YORUM İSTİYORUM OY İSTİYORUM. Gaza getirin beni ayol. Hadi bakalım geçelim.
    
***
Bembeyaz. Her şey hiç olmadığı kadar bembeyaz. Görmediğim kadar temiz. Uçsuz bucaksız bir beyazlık. Gözlerimi alan yoğun bir ışık. İlaç ve çirkin hastane kokusu. Her nefes alıp verişimde ciğerlerimi dolduran o iğrenç koku her bir yanımı sarmış durumda. Göz kapaklarımın üstüne sanki tonlarca ağırlıkta bir taş bağlanmış. Açılmamak için direniyorlar.

Çünkü onlarda hazır hissetmiyor gerçekleri görmeye. Tüm her şeyi kabullenmeye hazır değiller. Gözler öyle bir şeydir ki. Tehlikelidirler. Gördükleri her şeyi kaydederler. Unutmak istesen de beyinle iş birliği yapıp önüne koyarlar istemediğin her şeyi. Aynı şimdi olduğu gibi.

Ne olmuştu, neden buradaydım, ne yapıyordum? Hepsinin cevabını biliyordum. Lanet cevaplar beynimin her bir yerinden bana çığlık çığlığa bağırıyordu. Asıl önemli olan bundan sonra ne yapacağımdı ve ben bunun cevabını bilmiyordum. Artık kırık camların üstünde çıplak ayaklarımla yürüyordum ve elimden tutup çeken kimse yoktu. Olamazdı. O camları kendim kırmıştım. Kendi yolumu kendim hazırlamıştım. Ya o camı kalınlaştıracaktım ya da paramparça edecektim. Ben ise çoktan tuzla buz etmiştim kalınlaşmış parçaları.

Başıma ve karın boşluğuma aynı anda giren şiddetli ağrı ile yüzümü buruşturdum. ''Uyanıyor. Doktoru çağırın.'' Heyecanlı ve panik halindeki tanıdık ses kulaklarıma ulaştı. Beynime kısa aralıklarla ağrılar saplanmaya başladı.

..."Vegas yalvarırım dur. Rüyam gerçekleşiyor. Lütfen dur." Direksiyonu sıkan elleri bembeyaz oldu. "İşime karışmaktan, hayatıma burnunu sokmaktan ve bana ne yapacağımı söylemekten vazgeç artık." Diye bağırdı.

Nefeslerim hızlandı. Ağrı artık beynimi delip geçmek ister gibi şiddetlenmişti.

...Kontrolümü kaybetmiş gibi ağlıyordum. "Nolursun dur." Buğulu bakışlarıma birden bir ışık demeti düştü. Rüyam. Kabusum. Korkuyla bağırdım. "Vegas!"

Vegas, ben, araba, kaza.. çığlık atmak istesem de ağzımdan çıkmıyordu acı feryatlarım. Bize doğru hızla gelen beyaz kamyon, Vegas'ın direksiyonu sağa kırması, beni tutmaya çalışması..

''Bay Pongsakorn!'' Uzaktan gelen sesler ile birlikte saatlerce derin bir okyanusun altında nefesimi tutmuş gibi nefes nefese uyandım. Yanaklarımdan sıcak sıvıların süzüldüğünü hissettim. Nefes alamıyordum. ''Vegas.. o nerede? Onun yanına gideceğim.'' diyerek birden yattığım hasta yatağından kalkmaya çalıştım.

Tam olarak yüzünü seçemediğim kişiler ve hemşireler beni tutmaya çalıştı. ''Bay Pongsakorn lütfen henüz iyileşmediniz. Dikişleriniz açılabilir.'' Söyledikleri şeyler kulaklarıma uğultulu geliyordu ve ben hiç bir şeyi anlamıyordum. Sadece tek isteğim meleğimin yanına gitmekti. Kanatlarını kırdığım meleğimin elini tutmam gerekiyordu. Yalnız bırakamazdım onu o odada.

''Bırakın beni! Yalvarırım. Gitmem gerek!'' boğazım yırtılırcasına bağırıyor ve yalvarıyordum. ''Pete lütfen dur!'' Arm'ın omuzlarımdan tutup beni sabitlemesi ve bağırması ile şoktan çıkmış gibi durdum ve ona baktım. Gözleri kıpkırmızı olmuş altlarını koyu bir halka çevrelemişti. Saçları karmakarışık görünüyordu. ''Arm gitmem gerek. Lütfen.'' diye fısıldadım ağlarken.

Saçlarımı okşadı. ''İlk önce iyileşmene bak.'' Tekrar ısrar edeceğim sırada doktor araya girdi. ''Bay Pongsakorn kontrollerini yapmama izin verin. Böyle yaparak iyileşme sürecinizi uzatıyorsunuz.'' Kafamı salladım ve hemşirelerin desteği ile geri yattım. Geldi ve yaramı kontrol etti. Elindeki ışık ile gözlerime baktı. Sonra da anlamadığım birkaç bir şey söyledi.

Betrayal or Love || VegasPete Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin