Ali bir süre kendi odasında durduktan sonra odadan çıkar
Ali: Merve
Merve: Buyrun Ali bey
Ali: Ben çıkıyorum, bir şey olursa haber verirsin
Merve: Tabi Ali bey
Ali: Kolay gelsin
Merve: Teşekkür ederim Ali bey (tebessüm eder)
Ali şirketten çıkar ve arabaya biner ve Polis merkezine doğru yola çıkar
Ali: (telefonundan Ferman'ı arar, telefon bir süre sonra açılır) Alo Ferman
Ferman: Efendim Ali
Ali: Mert ve babası yakalanmış. Savaş abi arayıp haber verdi.
Ferman: Yakalandılar mı
Ali: Elimde ne kadar delil, kanıt varsa hepsini Savaş abiye verdim. Oda sağolsun gerekli yerlere haber verip yakalamış. Bende şu an Savaş abinin yanına gidiyorum
Ferman: En doğrusunu yaptın Ali, onların seviyesine inmedin. Sana da böyle bir davranış yakışırdı zaten
Ali: Nazlı o akşam çok haklı konuştu. Böyle bir şeye hakkım yok, Nazlı'ma böyle bir acıyı yaşatamam
Ferman: Ali bundan sonra daha çok dikkat etmen gerekiyor farkındasın değil mi
Ali: Farkındayım Ferman. Allah'ın izniyle hiç bir şey olmaz
Ferman: Neyse Ali benim kapatmam lazım
Ali: Tamam Ferman görüşürüz
Ferman: Görüşürüz Ali
Görüşme biter Ali ise yoluna devam eder, Ali yolda giderken Adil'i arayıp durumu anlatmıştır... Bir süre sonra Ali Polis merkezine gelmiştir arabadan inip içeriye girer, o sırada Savaş koridordan geçerken Ali'yi görür
Savaş: Evlat
Ali: Savaş abi
Savaş: Hoşgeldin evlat
Ali: Hoşbuldum Savaş abi. Konuştular mı
Savaş: Henüz değil. Ama çözecem onları, bu zamana kadar çözmediğim kimse yok (o sırada Adil gelmiştir. Hızlı bir şekilde içeriye girer ve Savaş ve Ali'yi görür)
Adil: Savaş
Savaş: Hoşgeldin Adil
Adil: Hoşbuldum Savaş. Ali arayıp durumu anlatınca bende gelmek istedim
Savaş: İyi yapmışsın Adil
O sırada Metin ve Mert polisler tarafından sorgu odasına götürülür
Mert: Ooo kimler burdaymış. Ali Vefa Erinç gelmiş
Ali: Beni bitirmeye çalıyordun. Ama şimdi roller değişti. O 4 duvar arasına girmen için elimden gelenin fazlasını yaoacam Mert. Buna emin olabilirsin
Mert: Savaş bey sizler nasılsınız. Duyduğuma göre bir daha evlenmemişsin
Mert böyle söyleyince Adil ve Ali Savaş'a bakar
Savaş: Sus
Mert: Senin bir karın ve kızın vardı, ne oldu onlara
Savaş: Sus dedim sana (nefes alıp verişleri düzensizdir)
Adil: Savaş
Ali: Savaş abi iyimisin
Mert: Dur dur ben söyleyim
Savaş: Sakın.... Sakın o cümleyi tamamlama
Mert: Ölmüşler di değil mi. Acaba nasıl öldüler
Mert'in son sözü Savaş'ın sabrını taşırmıştı. Hızlı bir şekilde Mert'in boğazına yapışır ve Mert'i duvara yapıştırır
Savaş: SUS DEDİM LAN SANA. SUUUS
Mert'in yüzü kıpkırmızı olmuştu, nefes almakta zorlanıyordu
Adil: Savaş bırak
Ali: Savaş abi dur lütfen
Mert son kozunu da oynar
Mert: (zar zor konuşur) Araba nasıl patlamıştı, nasıl cayır cayır yanmıştı araba. Senin haykırışların hala kulağımda Savaş bey (öksürür)
Savaş'ta film kopmuştu artık. Hiç kimse ayıramıyordu. Savaş tüm gücüyle Mert'in boğazını sıkıyordu
Hakan: (emniyet müdürü) SAVAŞ
Savaş Hakan'ın sesini duyunca Mert'i bırakır. Mert öksürerek yere düşer
Hakan: Ne yapıyorsun Savaş sen
Savaş: Özür dilerim müdürüm
Hakan: Anlıyorum acın var. Ama çözüm bu değil Savaş, çözüm bu değil
Savaş: Müdürüm izniniz olursa ben biraz hava alabilir miyim
Hakan: Tabi Savaş gidebilirsin
Savaş hızlı bir şekilde merkezden çıkar ve dışarıda bulunan bankta oturur. Cebinden karısının ve kızının fotoğrafını çıkarır, gözünden bir damla yaş fotoğrafın üstüne düşer
Savaş: (sesi titrer) Emel, canım. Ben seni çok özledim Emel. Niye gittin, niye beni bırakıp gittiniz. Hani beni bırakmayacaktın, hani hep yanımda olacaktın. Niye gittin Emel niye gittin canım. Ben sizi çok özledim
Adil: (elini Savaş'ın omzuna koyar) Savaş
Savaş: (Savaş hemen kendisini toparlar) Adil
Adil: (Savaş'ın yanına oturur) Onları özlüyorsun değil mi ( Savaş evet anlamında başını sallar)
Savaş: Adil ben yıllardır onların özlemi ile yaşıyorum. Keşke bir mucize olsa diyorum, keşke bir mucize olsa da geri dönseler diyorum. Ama giden geri gelmiyor be Adil
Adil: (derin bir nefes alır) Belki onları kaybetmiş olabilirsin. Ama hayat devam ediyor Savaş, hayatına devam etmek zorundasın. Belki bu dediğimi saçma bulacaksın. Ama artık hayatına birini almanın vakti geldi Savaş. Böyle yalnız başına daha nereye kadar devam edeceksin
Savaş: Adil ağzından çıkanı kulağın duysun. Ben Emel'in üstüne gül koklamam. Emel benim karım, her şeyim hayatımın anlamı. Onu hala deliler gibi seviyorken nasıl olur da bir başkası ile evlenebirim Adil
Adil: Emel senin üzülmeni ister miydi, söyle ister miydi
Savaş: İstemez di
Adil: Sen benim kardeşim, dostumsun Savaş. Ben senin mutluluğunu istiyorum, mutlu olmanı, hayatını yaşamanı istiyorum. Takdiri ilahi Savaş. Allah böyle uygun görmüş. Ama hayat devam ediyor dostum, hayatını yaşamalısın
Savaş: Çok zor be Adil. Nereye gitsem onları görüyorum, hangi yemeği yesem aklıma karım ve kızımla yediğim yemekler geliyor. Benim en büyük destekçim Emel'di
Adil: Ne yapalım, nereye gidelim söyle. Biraz kafan dağılsın
Savaş: Sadece ağlamak istiyorum Adil. Hani erkek adam ağlamaz derler ya hani. İşte o yanlış dostum. Erkek adam da ağlar, karını ve kızını kaybeden, yaralı olan bir adam ağlar
Adil: İstersen sarılabilirim, sarılmak rahatlatıcı bir eylemdir
Savaş: Şu an buna o kadar çok ihtiyacım var ki
Adil ve Savaş birbirine sarılır. Ama bu sarılma normal bir sarılma değildir. Bir çok anlam barındıran bir sarılmadır bu. Hüznün, acının, birikmişliğin, mutluluğun sarılmasıdır bu. Gerçek dost kötü günde belli olur derler ya hani. İşte Adil bunun karşılığı. Kardeşim, dostum dediği adamı yalnız bırakmadı, bırakmayacaktı da. Adil ve Savaş birbirine sarıldıktan sonra ayrılırlar
Adil: Anlatmak ister misin
Savaş: Emin değilim
Adil: Dertler anlattıkça azalır Savaş, bunu sende biliyorsun
Savaş: (içi yana yana anlatmaya başlar) Yaz aylarıydı. Karım ve kızımla tatile gidecektik, kızım çok istiyordu. "Baba tatile gidelim, tatile gidelim" diyordu sürekli. Yaz tatili girince bende gidelim dedim. Şehir dışına çıkacaktık. Kısa bir mola verdik, benzin istasyonunda durduk. Ben markete gidip kızımın en çok sevdiği çikolatayı almıştım ona. Ne zaman yese hep dudağının kenarına bulaşırdı çikolata. O kadar tatlı bir görüntü ortaya çıkıyordu ki Adil. Saatlerce, günlerce, haftalarca izleyebilirdim. Neyse ben alışverişi yaptıktan sonra arabaya geri dönüyorum. O sırada bana bir mesaj geldi. Mesaja baktım, tehdit mesajı olduğu bariz belliydi. Bende ilk başta umursamadım. Sonra arabaya doğru gidiyorum, tam o sırada a.... Araba (gözlerini kapatır söyleyemiyordur)
Adil: Hadi Savaş söyle
Savaş: Araba patladı (patladı demesiyle birlikte ağlamaya başlar)
Adil: Ben.... Ben ne diyeceğimi bilemiyorum Savaş. Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun
Savaş: Amin Adil amin
Adil: Emel bana ölmeden önce ve dedi Adil
Adil: Ne dedi
Savaş: Bana hayatıma devam etmem gerektiğini söyledi. Ben ölüyorum diye üzülme, kendini kapatma, başka biri ile evlen demişti bana
Adım: Bak oda senin mutlu olmanı istyor. Kendini kapatma Savaş, hayat devam ediyor. Hepimiz imtihan dünyasında yaşıyoruz. Topla kendini
Savaş: İyi ki varsın Adil. Senin gibi bir dostum olduğu için Allah'a şükrediyorum
Adil: Sen de iyi ki varsın Savaş
Adil ve Savaş tekrar içeriye girer. Metin ve Mert'in sorgusuna başka polisler girmişti. İkisi de ayrı sorgu odalarında sorguya çekiliyordu
Savaş: Ben içeri geçiyorum
Adil: Tamam Savaş (Savaş giderken) Savaş
Savaş: (Adil'e döner) Efendim Adil
Adil: Seni zayıf tarafından vurabilir. Ona bu fırsatı verme
Savaş: Merak etme Adil. Artık ikisi de yolun sonuna geldi
Ali: (Savaş içeriye girer Ali ise Adil'e döner) Baba ne oldu
Adil sakalını sıvazlayarak koltuğa oturur
Ali: Baba Savaş abinin nesi var
Adil: Savaş'ın ailesinin ölümüne Mert sebep olmuş
Ali: Ne!!!
Adil: Öyle evlat öyle. Koskoca adam karşımda ağladı. Kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim
Ali: Biz yanında olacağız baba. Yardımımızı, desteğimizi esirgemeyeceğiz
Ali ve Adil konuşmaya devam eder.... Savaş ise Mert'in sorgulandığı odaya gelmiştir. (Hani sorgu odasını çeken ve kaydın yapıldığı küçük bir oda olur ya, orayı hayal edin.) Savaş camdan Mert'i izliyordur. Bir süre sonra Hakan gelir Savaş'ın yanına
Hakan: Savaş
Savaş: Müdürüm
Hakan: Girmek istediğine emin misin evlat
Savaş: (derin bir nefes alır) Eminim müdürüm. Aslında kafasına sıkıp işinu bitirmek vardı ama
Hakan: Savaş
Savaş: Merak etmeyin müdürüm. Onların seviyesine inecek kadar alçalmadım
Hakan: Git bakalım.... Savaş
Savaş: Emredin müdürüm
Hakan: Kendine hakim oluyorsun tamam mı
Savaş: Elimden geleni yaparım müdürüm
Hakan: Git hadi
Savaş kayıt odasından çıkar ve sorgu odasına girer. Bu odada kozlar paylaşılacaktı. Artık tüm kartlar açık oynanacaktı.........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Aşk Eşittir Biz" (AlNaz)
AçãoGeçmişi yüzünden kendisini aşka kapatan bir adam. Ve o adamın hayatını değiştirecek bir kadın. Ali Vefa kendisini ve kalbini aşka kapatmış biridir, ama hayatına girecek olan kadın her şeyi değiştirecektir. Alnaz'ın aşk dolu hikayesini okumaya hazır...