1

3 2 0
                                    

Bir sabah polis olarak işe gitme hayali ile tutuşan liza'nın hayalleri gerçek olmuştu. Polisliğin en zor depaetmanı olan cinayet bürosunda çalışacaktı. Neredeyse hiç kadın olmayan bir yerde çalışacaktı. Aslında bundan gurur duyuyordu. Biraz sert bir karakteri olduğu için erkeklerle de pek samimiyeti yoktu. Heyecanına yenik düşüp uyumakta zorluk çekiyordu. O da daha fazla dayanamayıp ceketini ve arabasının anahtarını alıp limana gitmeye karar verdi. Küçük bir şehir olan seattle, geceleri sakin gibi dururdu. Gecenin bir vaktinde, bu saatte çok fazla insanın olmaması çok normaldi. Limana gelmişti. Hayatında duyabilecek en güzel seslerden olan, dalgaları dinlemek için can atıyordu. Tamda rahat bir nefes almışken, 200 mt ilerde bir kişiyi gördü. Oraya odaklanan liza, gitgide yakınlaşması onu korkutmaya başlamıştı. Gecenin bu saatinde limanda birilerinin olmasına çok şaşırmış ve korkmuştu. Gittikçe yakınlaşan kişiden gözünü alamıyordu. Belki de  ona bile gelmiyordu. Artık çok yakınlaşmıştı. Kalbi daha hızlı atmaya başlayan liza bir yüz gördü. Saçları uzun, göz rengi tam seçemiyordu. Sinek kaydı tıraşı ile her sabah işe giden birisi olduğu belliydi. Liza'nın yanına gelmişti : merhabalar hanımefendi bu saatte burda ne işiniz var acaba? Korkusu biraz azalan liza hemen lafını esirgemeden : sizene, hem sizin ne işiniz var bu saatte. Korktum sizin yüzünüzden. Adam biraz baktıktan sonra :çok özür dilerim korkuttuysam, hanımefendi benim işim burda olan şeyleri araştırmak. Ama hala sizin isminizi alamadım. Liza biraz şaşırdıktan sonra : liza ismim liza da ne araştırması bay... Adam yanına oturup :Clark, sadece Clark bay değil. Clark 'ın bu sözü liza' yı güldürmüştü. Ancak hala sorusunun cevabını alamamıştı. Ne kadar sorsa bile söylemek istemediğini belirten clark'a başka sorular sormaya başlamıştı. Sohbetin akışına kendilerini kaptırmışlardı. Güneş doğmaya başlamıştı yavaş yavaş. Ama ikisi hala sohbet halindeydiler. Sabah olduğunu ancak gözüne güneşin ışınları değince farketmişti. Hemen çığlık atan liza: benim hemen gitmem lazım görüşürüz. - Hey sakin ol bu ne acele.-Bugün ilk iş günüm ve ilk iş gününden işe geç kalmak berbat bir şey. - tamam da bari numaranı ver, hey liza dur bir dakika. - Hemen gitmem lazım. Yarın buluşuruz bu saatte yine. - Tamam aynı saatte, dikkat et kendine hey. - sende. Arabasına hızlıca binip yola çıkan liza sabah trafiğini görünce eve gitmekten vazgeçip yolunu çevirip işe gitmeye başladı. Yolu yarılmışken dikiz aynasından kıyafetlerini gördü. Gerçekten efsane bir kombindi. Gecelik üstüne deri ceketle işe gidecekti az kalsın. Daha da önemlisi clark'ın yanında sabaha kadar böyle palyaço gibi durmuştu. Neyseki yolun üzerindeki bir mağaza açıktı. Mağazaya girip vakit kaybetmeden pantolon ve gömlek aldı. Giyinip mağazadan çıktı. Mesainin başlamasına iki dakika kala yetişmişti. Herkes sırayla kimliğini gösterip içeri giriyordu. O da kimliğini alıp arabadan indi. İçeri girmişti. Şimdiden hayalini gerçekleştirmiş küçük bir kız çocuğu gibi gülümsüyordu. Öyle gülümsüyordu ki şefin bilr dikkatini çekmişti. Şef herkesi konferans salonuna toplayıp ilk konuşmasını yapmıştı. Liza'yı bu heyecanlandıran bu değildi. Onu heyecanlandıran iğrenç psikopat bir katil yakalamaktı. Zaten bu büroyu seçmesinin nedeni, iğrenç, hayvan insan bile olmayan, katil bile olamayacak o şeytanları yakalamaktı. Diğer herkesin odası varken, yeniler için büyük bir odaya masalar ve dörder sandalye koymuşlardı. İçeri girdiğinde herkes liza'ya odaklanmıştı. Herkes öyle alaycı bakıyordu ki sinirden herkese bağırıp önlerine dönmelerini söyledi. Aslında binadaki tek kız da o olduğu için biraz normaldi. Ona hiç bakmayan iki kişi vardı. O da onların yanına oturdu. Sıkı arkadaş oldukları belliydi. Gözlüklü konuşunca diğeri o kadar dikkatli dinliyordu ki birbirlerine verdikleri saygı takdire şayandı. - merhaba benim adım liza, siz yakın dostunuz galiba. Gözlüklü cevap verdi : - aynen kardeş gibiyiz. Ben Lorenzo bu da james, çok memnun olduk liza. - bende çok memnun oldum arkadaşlar. Biraz önce hararetli hararetli bir şey tartışıyordunuz o neydi? - ha o mu, yok ya önemli bir şey değil. - Anladım, james sen konuşmak istemiyor musun benimle? - Evet. James onunla konuşmak istemiyordu. Aslında biraz utangaç biri olduğu için herkesle konuşmazdı james. Ama liza'da bunu anladığı için üzerine gitmedi. Herkesin önüne bir dosya atıp dosyanın özetlerini istediler. Bu liza'nın beklediği değildi. Yinede bu işi en iyi şekilde tamamlamak istiyordu. Dosyayı bitiren liza kapıdaki polise bunu ne yapmam gerektiğini sordu. Polis dosyanın nereye gitmesi gerektiğini gösterdi. Dosyayı bırakıp yerine geçti. Boş zamanı kalan liza büroyu gezmeye başladı. Bazı yerleri güzel olsada hayal ettiği gibi değildi. Aslında günü hiç planladığı gibi gitmiyordu. Salona geri döndüğünde herkesin hazırlandığını gördü. Bir anda yüzü düşmüştü. Buralara doyamadan mesai bitmişti. Eşyalarını alıp arabanın yanına gitti. Arabasına binip yola koyulan liza evde hiçbir şey olmadığını hatırlayınca bir awm'nin önünde durdu. Alışveriş için içeri girdiğinde farketmişti. Yüzü gülüyordu. Normalde çok fazla gülmeyen liza, bu durum karşısında o bilr şaşırmıştı. Silahı belinde güzel bir kız gören erkeklerin yarısı hayranlık duysada, diger yarısı sanki güçsüz birisine sopa vermişler gibu bakıyordu. Hayattaki mutluluk kelimesinden soğutan bu insanlara inat gülüyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 19, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Korkar hayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin