Nisa
Güneşli olan fakat serin rüzgarlar esen hava benim her zaman favorimdi, bugün de o günlerden biriydi.
Çiftlikten atımı alıp binmek için harika bir hava ve harika bir zamandı.
Seke seke çiftliğe vardığımda atımı besleyen arkası dönük bir adamla karşılaştım. Yanına yaklaşıp ona doğru eğildiğimde Şövalye Umut ile karşılaştım.
"Siz burada ne yapıyorsunuz?" dediğimde şaşkınca bana baktı, burada olmamı beklemiyordu.
"Ah ben sadece atınızı besliyordum." dediğinde gülümsedim, o da gülümsedi.
"Teşekkür ederim ne zamandır gelemiyordum ona iyi baktığın için sağol."
"Ne demek, her zaman. O benim için de çok değerli." diye sessizce geveledi fakat duymuştum.
"Ha?"
"Bir şey yok size iyi günler Prenses." diyip yanımdan uzaklaşacakken bir soru yönelttim.
"Atakan'ı özlüyor musun?"
Bu soruyu beklemiyordu.
"Tabii ki özlüyorum o benim en yakın arkadaşım."
"Ben de çok özlüyorum keşke Gizem onu böyle almasaydı."
Üzgünce söylediğim şeye aslında içten içe sinirliydim.
"Siz arkadaş değil miydiniz?"
Sanki sinirli olduğumdan haberdarmış gibi bu soruyu yöneltti.
"Evet arkadaşız ama bu abimi mühürleyebileceği anlamına gelmez."
"Haklısınız, fakat tek taraflı düşünmemenizi öneririm."
"Onu mu koruyorsun?"
"Hayır beni yanlış anladınız, ben kimseyi korumuyorum. Sadece bir karara varacaksak karşı tarafı da düşünmemiz gerektiğini savunanlardanım."
Gözlerimi kıstım ve ona baktım.
"Sen bir şeyler mi biliyorsun?"
"Kraliçe Gizem hakkında ne bilebilirim ki, beni tanımıyordur bile."
"Sen de haklısın fakat o çok değişti. Eskiden yüzünde gülücük eksik olmazdı ve melek gibi bir kızdı. Şimdi ise tahmin bile edemeyeceğim bir şeye dönüştü ve her gün daha da kötü oluyor, korkuyorum."
"Tahmin ve gözlemlerime göre artık en güvenebileceğiniz kişi Kraliçe Gizem çünkü ona en yakın kişisiniz. Sizi kaybetmek istemeyeceği için size asla zarar vermez."
"Yine de bu korkularımı geçirmiyor, ne zaman gözlerine baksam o ateşi görüyorum."
"Ateşle aranız iyiydi diye biliyorum."
Esprisine güldüğümde sohbet artık daha başka şeyler hakkında olmuştu. Ve Şövalye Umut daha ilk günden kalbimin ısınmasını sağlamıştı.
Gizem
"İrem Ateş Krallığı'nın koruması altındaymış ama Nisa'nın bildiğini sanmıyorum. Aldığım bilgilere göre Nisa'dan saklıyorlarmış sana söyler diye." Enes aldığı bilgileri bir kadeh şarap eşliğinde anlatıyordu.
"Şuan Ateş Krallığını yağmalamak istiyorum."
"Acele etme Kraliçe daha çok zamanımız var, şimdilik bırak eğlensinler."
Bu dediğine güldüm.
"Asıl eğlence biz sahneye çıktığımızda başlayacak."
"Kesinlikle."
"Bu arada Atakan dün Saraydan çıktı Krallık'taki işleri halledeceğim diye, umarım Ateş Krallığına uğramamıştır."
"Dün oraya gitseydi bilirdim."
"Sahi senin şu casusun kim?" dediğimde alayla güldü.
"Bu büyük bir sır sana bile söyleyemem."
"Ne de olsa eninde sonunda öğreneceğim Kral Enes."
"Kim bilir, şimdi kalkıyorum yeni haberler ile geri döneceğim ama o zamana kadar yanlış bir şey yapma."
"Küçük bir çocuk olmayı bırakalı çok oldu Kral Enes, hizmetliler seni geçirir, iyi günler." dediğimde odadan çıktı.
Arkasından ben de çıktığımda Atakan'ı Krallığın işleriyle ilgilenirken gördüm, Kral olmayı fazla abartmıştı ve sabah akşam iş başındaydı.
"Atakan!"
Yanına ilerlerken bana baktı.
"Efendim?"
O bunu derken yanındakilere başımla 'gidin' dediğimde uzaklaştılar.
"Kaç gündür yüzünü göremiyorum, özledim."
Tam sarılacakken bir adım geriye gitti.
"Krallık'ta birçok iş var ve ben senin gibi onları boşlamıyorum."
"Emin ol bu krallığı senden daha iyi yönetiyorum, her neyse konumuz bu değil."
"Öyleyse ne?"
"Neden benden kaçıyorsun?"
Derin bir nefes verdi.
"Bu fazla açık değil mi?"
"Benden nefret ediyorsun öyle değil mi?" diyip ona bir adım yaklaşıp tam gözlerine baktım.
"Evet, senden çok nefret ediyorum." derken o da bana bir adım daha yaklaşmıştı ve bu burunlarımızın sürtüşmesini sağladı.
"Peki neden o zaman şuan beni deli gibi istiyorsun?" derken elimi boynuna attım.
"Seni istediğimi kim söylemiş?"
"Gözlerin Atakan ve şuan deli gibi atan kalbin." derken diğer elimi kalbinin üstüne koydum.
"İnan bana bunu ben de bilmiyorum, şimdi hangi büyüyü kullanıyorsun?"
"Hiçbir büyüyü kullanmıyorum istersen çekilip gidebilirsin ama yapamıyorsun çünkü bana kapıldın."
"Lanet olsun Gizem, neden senden nefret ediyorken bu kadar zorlanıyorum."
"Her büyük aşk nefret ile başlar sevgilim." derken kırmızı dudaklarımı onun dolgun pembe dudaklarına değdirdim. Bu hayatım boyunca en mutlu olduğum an olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMET KRALİÇESİ (Düzenleniyor)
FantasyNefes nefese kaldığımda "Bana tüm anılarımı geri ver." dedim. "Daha çok erken." der demez gözüm kararmıştı. Elim Baş Kahin'in boğazına gitti. "Bana hemen anılarımı geri ver!" Kahin daha fazla dayanamadan kafasını hızla salladı, ellerimi boğazından ç...