Özlem Gidermek

121 8 0
                                    


Değerli oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum..
Seviliyorsunuz..
Keyifli okumalar dilerim..

------------------------------------
20.09.1989 / Çarşamba
Şikago / USA

Valentina kızının odasında uyuyordu, bir haftadır eve geldiğinden beri buradan çıkmamıştı. Bebeğinin beşiğinin içine kıvrılıp yatıyordu. Richard onu oradan çıkarıp odalarına götürüyor, genç kız uyanınca geri geliyordu. Onun kokusu yoktu belki ama varlığını hissediyordu.

Minik eşyalarında kendini avutuyordu, o geldiğinde burada olmak istiyordu. Odasını hala bozmadıklarını hissetsin istiyordu. Annesinin sıcak koynunda uyusun, ondan hiç ayrılmasın istiyordu. Gözünden düşen damlalarla açtığı dolaptaki minik zıbınlarda gezdirdi titreyen parmaklarını. Ona hamileyken ne güzel hayaller kurarak aldığı bu zıbınlar şimdi boş boş burada asılı duruyordu.

Kabul edemiyordu, bunun kendi başına gelmiş olmasını kabul edemiyordu. Minicik bebeği kaç gündür yoktu, onu bulamıyorlardı, bir kere bile görememişti onu ve bunu kabul edemiyordu. Her şeye herkese karşı çok öfkeliydi, özellikle de hayata. Yaşamak dahi istemiyordu ama bebeğini bulma umudu ile tutunuyordu hayata, onu bulma umudu ile ölümden uzaklaşıyordu.

Belki çok yakında kucağında olacaktı miniği ve bu düşünce ile sakinleşiyordu. Sarı zıbını eline aldı ve pencerinin önündeki koltuğa geçip cenin pozisyonunda yattı, zıbını da gögsüne saklamış gözlerini kapatıp bebeğini düşünmeye başlamıştı. Onu sadece hayal edebiliyordu, kocasının anlattıkları ile onu hayal dünyasında canlandırabiliyordu.

Güzel gözlerini, açık tenini, bebeksi yüzünü, mis kokusunu, bunların hepsini kendi hayal ediyordu, bu hayal ile tutunuyordu hayata, gözünden damlalar düşerken kocası girdi içeriye ve karısını o halde görünce üzgün bir nefes alıp ona yaklaştı. Onun ve kendi acısını dindirmek için elinden hiç bir şey gelmiyordu.

Polis merkezinden geliyordu ve bebeğine dair tek bir iz dahi yoktu, bütün hastane, karakol ve yurtları kontrol ediyorlardı ama yoktu. Önce onun şirketine rakip olan kişilerden şüphelenmişlerdi ama oda boşa çıkmıştı, hiç biri bir şey bilmiyordu, eve yine eli boş dönmüştü. Güzel karısının yanına koltuğun dibine çöktü ve çaresiz sesi ile konuştu.

" Kimse, kimse onu bulamıyor, hiç bir yerde yok, biz, biz, ben ne yapacağım bilmiyorum, elimden bir şey gelmiyor ben kızımı bulamıyorum, ben nasıl bir babayım ki onu bulamıyorum, bebeğimizi bulamıyorum."

Genç kadın gözlerinden yaşlar akarken derin bir nefes aldı ve dudaklarını yaladı, yüzünün yanına çöküp çaresizce konuşan kocasına baktı, oda kendisi gibiydi, ikisi de bebeklerini kaybetmişlerdi ve ikiside aynı acıyı kalplerinde yaşıyorlardı. Genç adamın gözünden düşen damlaları sildi ve ellerinden tuttu.

" Onu bulacağız Richard, bebeğimiz bir gün evimize gelecek, odasında kalacak, o eninde sonunda yuvasında olacak, anne ve babasının koynunda huzurla uyuyacak, bizim buna inanmamız geriyor biliyorsun değil mi, inancımızı, umudumuzu hiç bir zaman kaybetmeyeceğiz, bebeğimiz bizimle olacak."

Valentina susunca genç adam kısacık gülümsedi ve uzanıp karısını öptü, orada öylece geceye kadar durdular, hiç hareket etmeden sadece birbirlerinin gözlerine bakarak ve gözyaşlarını silerek sadece durdular. Umutları asla bitmedi, hiç bir zaman kızlarının gelmeyeceğini düşünmediler, anne baba olmak bunu gerektiriyordu.

Yeniden hamile olduğunu ve ikiz bebeklerinin olacağını öğrendikleri gün ise yeni bir ışık daha doğmuştu evlerine. Hayat mucizelere gebeydi, ne zaman ne olacağı belli olmuyordu, umut ve sabır bu süreçte en büyük destekciydi..

YARALI MİNİK KUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin