Saatin kaç olduğunun farkında değil. Tekli koltukların birinde oturmuş, otobüsün camına yaslı, her harekette kafası cama daha fazla çarpıyor. Dişleri sürekli birbirine deymekte. Ama bunu umursamıyor. Kulaklıkları kulağına yaslı, telefonda çalan şarkıyı dinlemeye çalışıyor. Ne komik ki kafası yerinde değil. Aklında bir sürü düşünce. Bu gün yaptıklarını düşünüyor. Kimlere neler dedi. Akıl süzgecinden geçiriyor. Küçük pişmanlıklar yaşıyor ara sıra. Ama bunları artık değiştiremez. Farkında. En çokta sinirlerini zıplatan bu ya.Dışarıyı izliyor. Şehrin ışıkları göz alıcı. Ama hâlâ sinirli. Yıldızları görünmez bir hale getirdikleri için. Önemli yıldızlar onun için. Anlamlı. Sevdiği 2 kişi var orada. Onu izliyorlar. O da kendini tüm çıplaklığıyla onlara gösterdi. Seviyor onları. Aşık. Ağlıyor bazen. Görseniz, gözleri sulu aklına geldiklerinde. Kalbi sıkışıyor. Üzülüyor yanında olmadıkları için. Birkaç ay...
Ölümden korkardı o. Hep korktu. Soğuk, kimsesiz ve karanlık toprağın altına girme fikri ürpertiyordu onu. Tüyleri diken diken. Ta ki birkaç ay öncesine kadar. Sevdiği 2 kişiyi oraya gönderene kadar. Artık o kadar çekinmiyor sonsuzluktan. Yanlarına gidecek ya. Gönlü ferah. Eh böylesi daha iyi onun için. En azından bir korkusunu yendi.
Eve gidiyor. Üniversite dersleri akşam saatlerinde. Hazır konusu açılmışken, üniversite dersleri zor. Bazen ağlıyor dersten kalma korkusuyla. Ha konudan konuya da güzel atlar. Görüyorsunuz zaten.
Geç varıyor eve. Birkaç çocukla ev tutmuş. Üniversite arkadaşları. Seviyorlar birbirini. İlk geldiğinde zorluk yaşıyordu. Dili bilmesine rağmen alışık değildi bu tempoya.
Almanya...
Hayallerinin ülkesi. Üniversiteyi okumayı istediği tek ülke. Seviyor bu ülkesi. Kendine haslığı hoşuna gidiyor.
"Jeongguk?"
"Ja, ich bin es!"
(Evet, benim!)"Herzlich willkommen!"
(Hoşgeldin!)"Oh, Guten Abend!"
(Oh, İyi akşamlar!)"Bist du hungrig?
Frideric hat einen leckeren Eintopf gemacht."
(Aç mısın? Frideric lezzetli bir güveç yaptı.)"Ich bin sicher, es ist köstlich. Aber ich bin nicht sehr hungrig. Ich hatte ein paar Snacks mit meinen Freunden an der Universität."
(Eminim lezzetlidir. Ama çok aç değilim. Üniversitede arkadaşlarımla bir şeyler atıştırdım.)"Oh, ich verstehe. Ich hoffe du hattest einen schönen Tag."
(Oh, anlıyorum. Umarım güzel bir gün geçirmişsindir.)"Ja, es war ein schöner Tag. Ich hoffe deiner war es auch."
(Evet, güzel bir gündü. Umarım seninki de öyle olmuştur.)"Ja, es war schön. Ich war etwas müde, aber es war ein lustiger Tag."
(Evet güzeldi. Biraz yorgundum ama eğlenceli bir gündü.)"Ich freue mich für Sie. Hans, ich bin etwas müde. Weißt du, wir müssen morgen abreisen. Also sollte ich mich besser ausruhen. Ich werde einen Wecker stellen. Ich kann Probleme beim Aufwachen haben. Bitte, wirst du mich wecken, wenn du morgens aufwachst?"
(Senin adına sevindim. Hans, biraz yorgunum. Biliyorsun, yarın gitmemiz gerekiyor. O yüzden dinlensem iyi olur. Alarm kuracağım. Uyanmakta zorluk çekebilirim. Lütfen, sabah uyandığında beni uyandırır mısın?)