Merhaba ben portakal size hayatımı anlatacağım. Ben aile evinde doğdum yani babaannem ,amcam... Az çok tahmin ediyorsunuzdur. Babama sürekli annemin dedikodunu yapan bir babaanne, sinirli ve karısını döven bir baba, miras kavgaları cart curt. Neyse biz taşındık başka eve, oradan da başka bir eve taşındık. Babam 6 yıl önce hastalandı. Parkinson hastalığına yakalandı. İşten çıkarıldı. İstanbulda pil takıldı, beyin pili iyilestmiyor, sadece titremeyi geçiriyor, yürümesi biraz topal yani. Ama bazen diyorum ki babam iyi ki hasta olmuş. Kişiliği eskisinden daha iyi oldu. Çünkü ona annemden başkasının bakmayacağını da biliyor, bi zahmet. Ama babamı da çok seviyorum. Şimdi diyeceksiniz "Annesini dövmüş nasıl sevebilir?" Gerçekten yapamıyorsunuz. Tabii ki annemi babamdan kat kat fazla seviyorum ama babamı da seviyorum. Her neyse ilkokul bomboş geçti falan derken ortaokula geçtim. 5. Sınıftaki ilk aşkım. Y diyelim isim vermeyeceğim. Serserinin tekiydi. Bende tam bir velettim açıkçası. Yürüyordum ama iğrenç bir şekilde NXKWHRKAJDKWJDJDHWJE. Herkes yapmıştır şimdi yalan yok. 2. Aşkım onun arkadaşı, biliyorum şerefsizin tekiydim. Ona da Z diyelim. Bu cocuk çok efendi ama dızoydu lan. Kızlarla işi olmaz, hoşlandığı kıza da sevgisini hakaret ederek gösterir(malım evet). Neyse bunu gecelim bundan hoşlanırken 2 çocuktan daha hoşlandım onlar kısa
sürdü. Liseye geçtim açıkçası imam hatip istemiyordum ama proje okulu olduğu için geldim. Fen lisesi eğitimi yani. Ama günlük 10 ders okul. Daha 9. Sınıfım. Bakicaz bir şekilde artık. Annem bir kere girdin çıkma artık diyor. Alışırım herhalde. Bir arkadaşım var okulda şimdi nakil aldırdı ama sevgilisinin arkadaşını yaptı zorla. Neyse dedem tamam efendi falan dedi çünkü. Çocuk eski aşkını unutamamış gelmis(bana elde edememek koydu) çok güzelsin diyo amk. Hassiktir lan. Neyse hâlâ mecbur konuşuyoruz ama hadi bakalım.Her gün farklı bir anımı anlatacağım. Üzgün olur, komik olur anlatırım bir şeyler.