Aklıma depresif şeyler geldi yine yazmasam olmaz. Sonrada mutlu mutlu şeyler geldi ilk önce depresifi yazıp sizi taklaya getiricem.
İyi okumalar canımlarrr <8 (bu kalbe taktım çünkü biri cüke benziyo deyip aklıma taktı ÜQİXQÖSLWLSŞSLLW)
-Scott-
"Sen nesin? Bizden ne istiyorsun?"
Çocuk tek kelime etmeden öylece ayakta dikildi. İlk başta ona yaklaşmayı düşündüm ama tehlikeli olup olmadığını bilmiyordum. Konuşmaya çalıştım.
"Onlara bunu sen yaptın değil mi? Cevap ver!"
Çocuk bana doğru birkaç adım attı. Hareket etmeden ona bakmaya devam ettim. Tehlikeli olup olmaması umrumda değildi, arkadaşlarıma bunu o yaptıysa bedelini ödeyecekti. Hafif kambur yürüyordu, tam karşımda dururken başını kaldırıp bana baktı.
"Ben yapmadım ama size yardım edebilirim."
Yardım mı? Onları bu hale getirdikten sonra nasıl yardım edecekti?
"Nasıl? Hem neden sana güveneyim?"
"Çünkü eğer panzehiri bulamazsanız kıvırcık saçlı çocuk ölecek."
"Kıvırcık saçlı çocuk? Sen neyden bahsedi-"
"Scott! Buraya gelmen lazım!"
Deaton'un sesini duyar duymaz kliniğe doğru koştum, aklımdan sadece tek bir şey geçiyordu. Isaac. Bir an kapının yerinde olmadığını unutup kapıyı açmaya çalışsam da bir saniye sonra kliniğin içine girmeyi başarmıştım. Tahmin ettiğim gibi Liam ve Brett kötü gözükmüyorlardı. İkisi de muayene yataklarında oturmuş sürüyle konuşuyorlardı. Isaac ise hala uyanmamıştı.
Bakışlarımı Deaton'a çevirdim. Deaton içeri girdiğimi duyar duymaz bana dönmüştü.
"Seninle biraz konuşalım, benimle gel."
Başımı salladım ve klinikten çıkan Deaton'ı takip ettim. Evet o çocuk hala orada duruyordu. Deaton onu gördüğü halde umursamadı bile. Çocuk yerde bağdaş kurarak oturuyor yere yasladığı avuçlarına batan çakıl taşlarını umursamıyordu. Deaton klinikten birkaç adım daha uzaklaştı, sanki dinlenilmediğimizden emin olmak istermiş gibi. Gerildiğimi hissettim.
"Sarı kurtboğan zehirlenmesi normal insanlar için ölümcül değildir, erken müdahale edilirse hastanede birkaç günün çözemeyeceği bir şey değil." diye konuşmaya girince tüm dikkatimi ona verdim.
"Ama kurtadamların bağışıklık sistemi için her şey çok daha farklı. Sarı kurtboğanın aslında mavi-mor renklerinde olan normal kurtboğandan aşırı büyük bir etkisi yoktur. Yine de yakından maruz kaldığın zaman oldukça tehlikelidir."
Bir süre konuşmasını durdurdu, sanki diyeceklerini düşünüyormuş gibiydi. İçimde hissettiğim korku duygusu giderek arttı.
"Fakat Isaac'i zehirleyen kurtboğan etrafa normalden en az üç kat fazla zehir saçıyordu. Anlattığına göre her şey sadece birkaç saniyede gerçekleşti değil mi?"
"Evet." diye cevapladım.
Daha fazla konuşmasını istemiyordum çünkü bu konuşmanın sonu olumlu bitmeyecek gibiydi.
"Demek ki zehir oranı o kadar fazlaydı ki sadece birkaç saniyede kurtboğanın yaydığı zehirli gaz ciğerlerine büyük ölçüde zarar verdi. Daha da kötüsü sarı kurtboğan zehirlenmesi kurtadam vücudundan tek başına atılamaz. Bir panzehire ihtiyacı var ama henüz panzehirin ne olduğunu bilmiyorum."
(beş dakikada iyi salladım he)
"Tüm bunlar... Ne olacak? Hepsi öylece ölecek mi? Ama Liam ve Brett gayet iyi gözüküyorlardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amour [] thiam
HumorThiam, sterek, scisaac, malira Allah ne verdiyse ortaya karışık. Thiam diye başladığım, içinde thiam dahil her ship olan, yazarken çok eğlendiğim, yeni arkadaşlar edindiğim ve güzel anılar biriktirdiğim bu kitaba hoşgeldiniz. Eğlence amacıyla yazılm...