Playlist: Thousand Foot Krutch - Courtesy Call
Bana tamamen beyaz bir sayfadan farksız gelen, boş ve ifadesiz bu eve bakarken her şeye rağmen bir şeyler hatırlamayı umuyordum. İndiğim arabanın kapısını kapattıktan sonra gözlerim Uraz'a kaymıştı.
Kaşları çatıktı. Fakat bu sefer farklı bir şekilde bakıyordu bu kapanmış kaşların altındaki kahve tonlar.
''Ne oldu?'' diye sordum anlam çıkartmak istercesine.
O da arabanın kapısını kapattı ve eve daha dikkatli baktı. Ardından bana baktı ve sorumu duymazdan gelerek bana bir soru yöneltti, ''Hazır mısın?''
Hazır olabileceğim bir şey olduğunu sanmıyordum. Önceden yaşanmışlıkların yerine girecektim sadece. Benim hafızamda ise bu acı yaşanmışlıkların gömüldüğü mezara.
Urazdan önce davranıp sorusunun cevabını verebilecek bir şekilde, emin adımlarla, eve ilerledim. Dış cephe fildişi rengine kaçan evin kapısının önüne geldiğimizde terlemiş elimde tuttuğum ve elimde metalliğinin kokusunu bıraktığına emin olduğum anahtar ile giriş kapıyı açtım. Bina üç katlıydı, apartman tarzındaydı. Tıpkı bu sitedeki çoğu binalar gibi.
Girişten sonra üst kata çıkmak için merdiven kullandık. Abimin adresini yazdığı ikinci kattaki daireye geldiğimizde anahtarlıktaki ikinci anahtarı kapının yuvasına soktum. Kapıyı açtığımda burnuma ilk olarak rutubetin kokusu geldi.
İçeri girerken evin her bir köşesine dikkatle bakıyordum. Oysa ki biliyordum hafızamın beni burayla tanıştırmayacağını. Hatırlamayacaktım. Sadece abimin evi terk edişini hatırlıyordum. Bu duvarları ve koridoru.
Uraz salondaki yemek masasının örtüsünün üstündeki toza dokunurken, ''Abin ve baban uzun zamandır buraya uğramamış bile.'' diye söylendi.
''Evet,'' diye doğruladım. ''Çünkü İzmir'e gitmek için yola çıktığımda bu evde bıraktığım kimse yoktu.'' Gözüm eşyalara kaydı, ''Bu tozlanmış eşyalar dışında.''
''Nerden biliyorsun?'' diye sorduğunda önce düşündüm. Sonra verebileceğim mantıklı bir cevap bulamadığım için sorusuna aldırmadan evi gezmeye başladım.
''Hatırladığın şeyler mi olmuştu bununla ilgili?''
Uraz'ın sorusuyla aklıma abimin bavulunu alıp evden ayrılışı, benim ona cinayetle ilgili sorular sormam ve onun bu soruları cevaplamadan bavulunu alıp evi terk edişi gelirken, ''Hayır,'' diye yanıtladım.
Salonun yanındaki odaya girdiğimizde Uraz'ın kapıda durduğunu fark ettim. Bakışları beni etkisine almış gibiydi. ''Garip bir kızsın, Maya.''
Ona döndüm, ''Ne açıdan?''
''Hatırladığın şeyler olmuş ve bunları paylaşma gereği duymuyorsun.''
İç geçirdim ve bulunduğumuz odayı incelemeye devam ettim. Kirlenmiş beyaz rengindeki gardrobu epey eski görünüyordu. Gardropun yarı aralanmış kapağını açarken kulakları çınlatacak tiz bir sesi çıktı. İçindeki eşyaların da en az gardırop kadar eski olduğunu fark ettiğimde, ''Burası benim odam değildir,'' diye kendimce net bir fikir ortaya attım. Uraz'ın ne ara yanıma geldiğini anlamamıştım ama nefesini kulağımda hissettiğimde ona baktım.
"Burada bir şeyler hatırlamayı düşünüyor musun?"
Boş boş baktığı dolaba kaydı gözüm. "Aslında hayır," dedim omuz silkerek, "Ama bu mühim değil. Geçmişi geçmişte bırakmayı tercih ediyorum artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA
General FictionGeçmişin karanlığını simsiyah bir örtü ile kapatan bir kaza. Her şeyini kaybetmiş bir kişi kadar aciz, zihnindeki boşluğu kendi yalnızlığına hapsedecek kadar çaresiz bir genç kız. Evinde kalacağı iki adamın kendi hayatıyla bağlantısı bir ağ gibi örü...