Birini öldürmek kolay mıydı? Küçükken hep bunu merak etmiştim... Evet çok basitti. İçiniz de nefret duygusu yaşıyorsa çok basitti. Ben içimde nefret duygusu barındırmıyordum ben nefrettim. Ben nefretin ta kendisiyim.
Karşım da bana kaşlarını çatıp beni çözmek ister gibi bakan ihtiyara göz devirdim. "Ne var?!" Diye sorduğum da kafasını iki yana sallayıp " sen cidden arzasın " dedi. Bu sefer kaşlarını çatan bendim. " ne oldu gene?" Dediğim de " Ne mi oldu?! Senden sadece adamın kalbini sökmemi istedim ama sen adamın iç organlarını ve göz bebeklerini çıkarmışsın!" Demişti. " Hadi ama ihtiyar sadece bir kaç organ!" Dediğim de bana cidden mi dercesine baktı. Biz ihtiyar ile bakışırken içeri kapı tıklamadan Koray girdi. Kısaca "Acil durum " dedi ihtiyar ilke oturduğumuz yemek masasından kalkıp toplantı odasına geçtik. Tesis de ki herkes içerideydi. Baş koltuğa ihtiyar geçmişti ben de onun sağına. karşım da oturan Ezel'e bakıp ne oldu dedim bakışlarımla o ise bana bilmiyor dercesine baktı. Bir kaç saniye sonra yanımda oturan Kemal " Karahanlılar hiç yerin de duramıyor. Bilgisarlarımızı hacklemeye çalışmışlar. Bunu kurduğumuz alarm sisteminden hemen öğrenip bilgi erişmelerini engelledik fakat bu yaşadığımız çok tehlikeli bir olaydı gene yaşanmaması lazım" istemsizce gözlerimi devirdim. İhtiyar güvenlik önlemlerini güçlendirmelerini emir verirken istemsizce sırıtıp aklımdan geçen fikri düşünmeden ortaya attım " benim fikrim ise onların en değer verdiği üyelerinden biri olan Ahmet pisliğini öldürmek. Bu görevi tesisin tek suikastçısı olarak üsleniyorum!" Bu dediğim den sonra " Lanet , görevini yeni bitirdin ve adam parça pinçiktI böyle bir olaydan sonra biraz ara vermeni istiyorum" demişti ihtiyar ben ise gözlerimi devirip " ah hadi! Hem aklımda çok güzel işkence yöntemleri var çöpe gitmelerini istemiyorum !" Dedim. Bana destek vermesi için Ezel'e baktığım da göz kırpıp " hadi ama dede izin ver de yapsın yavrucak işkencelerini" dedi% ona öpücük gönderip ihtiyara baktım en sonun da kafasını olumlu anlamda salladı. Onun onayını da alımda gözlerim parladı.
Toplantı odasından herkes çıkmıştı bir tek ben Ezel Koray ve ihtiyar kalmıştık. Koray 26 yaşında bir dövüş eğitmeniydi aynı zamanda ihtiyarın koruması. Ezel 25 yaşında ki silahçımızdı burada ki silahları o ve ekibi yapmıştı . Ben 22 yaşındaydım suikastçıyım bana ölmesi gerek kişileri verirler ve onları acımadan özel işkencelerimle öldürürdüm gerçek adım Lavanta ama yıllar önce bu ismi kullanmayı bırakıp Lanet oldum. Herkes beni Lanet diye tanırdı. Hala aynı yerde oturan ihtiyar ise bizim dedemin. Zamanın da bizi sokaklarda bulup eğiten ihtiyar. Bizi torunları olarak gördüğünü söylerdi hep. Bir kaç sesiz dakikanın ardından içeri iki kişi girdi Lisa ve Bora . Onlarda bizden di Lisa 24 yaşında zamanın da genelevde çalışmış bir fahişeydi fakat dede onu yanına alınca o işleri bırakmıştı ama hala ona fahişe denirdi çünkü düşmanlarımıza sırnaşıp onlardan bilgi alırdı sonra zaten ben gidip onları öldürürdüm. Ona fahişe denmesi nedensizce çok hoşuna gidiyordu. Bora 27 yaşında o ise teknolojimizdi toplantıya katılmadı çünkü en iyi olarak virüsü tamamen temizlemek ise meşguldü. Onlarda masaya oturduğun da ihtiyar konuşmaya başladı. " Ezel en iyi silahlarınızı çıkarın çünkü Ahmet Kaan bu gece Ateş tesisin de ki Lanet'in kurbanı olacak" Lisa ve Bora kaşlarını çatıp ihtiyara bakınca onlara sırıtarak baktım ve " sonun da dünya dan bir pislik daha kurtulacak" dedim.
Odamda da ki ayna da kendimi bir süre daha inceledim. Koyu mavi olan gözlerim mor gözlüymüşüm gibi görünüyordu siyah saçlarım belime kadar uzanıyordu. Güzel bir fiziğe dolgun kırmızı dudaklara sahiptim. Ve bir de nefrete. Ben nefrettim. Nefretim o kadar büyüktü ki ellerim kana boyanmıştı. Bir katil bir sadistim bunlar ben de olduğu sürece hep ellerim kanlı olacaktı. Ama seviyordum en azından antidepresanınımı bulmuştum. Öldürmek. Evet benim antidepresanım öldürmekti.
Üzerimde ki siyah sweat ve bol kargo eşofmanı son bir göz attıktan sonra saçlarımı topuz yapıp odadan çıktım. Görev vakti gelmişti. Ezel bana iki tane silah ve parmağıma bir yüzük vermişti dediğine göre bu yüzüğün için de zehirli gaz vermişti yüzüğün mor elmasını kaldırdığım da otomatik çakışacakmış ben etkilenmeyeyim diye de ne olur ne olmaz panzehir içirdi, artık başıklığım o zehire karşı kuvvetliydi. Tesisten çıkıp motoruma bindim. Yolculuğumu eski bir binanın arka kapısının o tarafta bitirmiştim. Burası tenha bir sokaktı ihtiyardan öğrendiğim kadarıyla Ahmet pisliği burada silah alışverişi yapacaktı. Terk edilmiş binanın çatı katına çıkıp nezaket mesafe için silahımı çıkardım ve hazır pozisyonu aldım. Buradan kimse beni fark edemezdi. Bir kaç dakika sonra Ahmet ve korumaları gelmişti. Alışverişin karşı tarafı da gelince gözümü kırpmadan nişan aldım Ahmet'e ve tetiği çektim. Etrafta kurşunun sesi yankılanmıştı. Ahmet kalbini tutarak yere yığılmıştı. Her yer onun pis kanı olmuştu. O an hiç beklemediğim bir şey oldu. O koyu yeşil gözler benimle buluştu. Siyah ve kahverengin karışımı olan saçları rüzgardan uçuşuyordu. Elleri beline gittiğin de hemen ne yapacağını anladım. O silahını çıkarmadan ben hemen taramalı tüfeğimle herkesi taramıştım o ve Ahmet'in iki koruması hariç. Adam ve korumalar bana sıkarken ben ise yanımda ki eski gazeteyi akıp üstüne buraya kadar sıçrayan kanlar ile kalp çizip oraya attım. Ve merdivenleri kullanmadan çatıdan eski kartonların üstüne atlayıp motoruma binip kaçtım. İyi kurtulmuştum çünkü motoru sürerken arkama baktığım da çoktan korumalardan bizi çatı da diğeri biraz önce motorumun olduğu yerde ve orman gözlüm ise araba ile beni takip ediyordu. Demek ki kurtulamadım. Siktir...

YOU ARE READING
Suikast
ActionYıllarca suikastçı olmak için eğitim alam kızın yeni görevinde bir ilk yaşanıyor...