Belki (felinette)

127 4 3
                                    

   Felix zamanının çoğunda olduğu gibi huysuz görünüyordu ama bu sefer çoğunluğun aksine sadece görünüşte değildi bu . Klâsik bir sabah nefretinden çok daha başkaydı sebepleri .

    Yaklaşık bir yıldır bulunduğu Paris'te okumaya başladığı sıralarda edindiği bir alışkanlık yüzündendi bu sinir . O sıralarda vakit geçirmek için basit bir yol olarak karşısına çıkan bu yola girmenin pişmanlığı ve 'su soğuk ama girince alışıyorsun ' prensibi ile edindiği memnuniyeti birbiri ile çatışır olmuştu.

İkinci dersten önceki teneffüste hayatında ilk defa bahçeye çıkmaya karar vermiş ve son defa bundan vazgeçmişti. Merdivenlerden inecek olmuş ama yanından geçtiği pencereye gözü takıldığında uzun zamandır platonik olduğu genç kızın güneşte parlayan saçları dikkatini çekmişti. Pencereye iyice yaklaşıp yanında kimin olduğuna baktığında ise kızın yeni sevgilisi olduğunu anlamıştı.

O an yüzünde oluşan tiksinti ve nefret , bir insanın bedeninde taşıyabileceğinden fazlaydı. 

Şimdi ise sınıfın kuytu bir köşesinde olan sırasını duvara yaslamış, kafasını da geriye doğru atarak beynine giden kan miktarını azaltıp bu görüntüyü unutmaya çalışıyordu .

Yüzüğü çaldığından beri hayatını güvende ve rahat geçireceğine dair beklentisi şimdi utançla bir köşeye saklanmıştı . Bu huzuru aramanın son adımı olarak annesinin manipülatif yönünden kaçmak için salak kuzeni Adrien'ın yanına gitmek istediğini bahane etmişti ama ne çare!

Başı ağırmaya başlamıştı. Sağ elini , kendisini rahatsız eden gün ışığına bir kalkan olarak gözlerini örtmek için kullanmış ve başını geriye doğru, duvara denk geliyordu , yaslamıştı.

Bir şeyler yapmalıydı, bir şeyler... Ne yapacaktı ki ? Bir insanın duygulardan kurtulması için ne gerektiğine dair bir araştırma mı yapsaydı?

"Saçmalıyorum." diye mırıldandı.

Zil çalıp insanlar sınıfa doluşurken Felix aynı pozisyonda durum analizi yapmaya devam ediyordu , aslında genel olarak hayallerinde vahşi fikirlerini gerçekleştiriyordu ama sonuçta bir şeyler yapıyordu.

Okula geldiğinden beri yalnız başına ve en arka sırada oturan Felix yanına kimsenin gelmesini beklemiyordu , bu sebeple oldukça rahattı . Herkes tam yerine yerleşmiş ve sesli kahkahalar kısık gülüşlere dönüşmüşken öğretmenleri içeri girdi .

Felix kendisini zorlayıp düşündü, bu ders neydi ki ? Dinlemeye değer değilse sakinleşmek uğruna bir şeyler okuyabilirdi .

Hiçbir dersin dinlemeye değer olmadığı geçti o an aklından , zaten bundan daha ileri seviye bir eğitim almıştı. Kafasını kaldırıp Adrien'ın olduğu yere doğu baktı , tamamen derse odaklanmış görünüyordu  . Gözlerini kısarak Adrien'ın içinden geçeni anlamaya çalışır gibi baktı, neden tüm enerjisiyle ona kırk yıl önce öğretilmiş şeyleri dinlemeye çalıştığını bir türlü anlayamamıştı .

Bundan da bıkınca bu sefer kafasını yan halde sıraya bırakıp pencereden dışarıyı incelemeye başlamıştı , dizlerinin üzerine bıraktığı elleriyle birlikte bir de sıra daha yumuşak olsaydı uyumak isteyebilirdi .

O an sınıfın kapısı çalındı ve içeriye sınıf öğretmenleri ile birlikte bir öğrenci girdi . Tabii ,  hâlâ uyuma pozisyonunu bozmamış olan Felix kimin içeri girdiğini görmemişti. Gözüne hoş görünen bir bulut kümesini gözleri ile takip ederken öğretmenleri yeni sınıf arkadaşlarına iyi davranmalarını istediğine dair bir şeyler anlatıyordu. En sonunda bulut görüş alanından çıktığında dolu zihni onu uyumaya teşvik etmeye başlamıştı. Tam gözlerini kapattığında  sınıftan yükselen ani uğultu kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.

Umarım zeka seviyeniz saçma sapan birine bu tepkiyi verecek kadar düşük değildir, diye mırıldandı.

Kafasını hâlâ kaldırmış değildi, sabırla apaçık gökyüzüne gözlerini dikmiş ve sesin dinmesini beklemişti.  Eh , beklediği çabucak olmuştu zaten .

Öğretmen sınıfı susturup yeni öğrenciye boş bir yere oturmasını  söylemiş ve öğrenci tek boş yere doğru yönelirken o da dersi böldüğü için özür dileyerek sınıftan çıkmıştı.

Felix kendisine selam vermeden , uyuduğunu zannetmişti , yanına oturan sıra arkadaşını henüz o anda unutmuştu . Bu dalgınlığının sebebi ise görüş alanındaki bir elektrik kablosuna tünemiş, maviye çalan bir renge sahip olan kuştu . Geneline gri denilebilecek olsa da boynuna doğru maviliği açığa çıkıyordu.

Bu kuşu görünce yine aklına Marinette ve ona sinir bozucu derecede uyan sevgilisi Luka geldi . Öylece durup etrafı izleyen bu aptal kuş kadar gösterişli oldukları geçti aklından ve en az bunun kadar mantıksız.

Her şeyi unutmak adına gözlerini kapattı ve saçma sapan anılarından birkaç tanesini hatırlamaya çalıştı , pek iyi bir taktik değilse de yaklaşık on dakika sonra sinirle salladığı bacakları özgürlüklerine kavuşmuş ve Felix de uykuya dalmıştı.

Lakin bu huzurlu uyku , dersin sonuna kadar sürebilmiş ve istenen bir rahatsızlığın araya girmesiyle bölünmüştü.

Felix bağırış derecesinde yükselen seslerle sersemlemiş halde gözlerini açtığında çok tanıdık bir sesi işittiğinden hiç yerinden kalkmamış ve rahatça, vicdanı oldukça rahattı, kulak misafiri olmaya devam etmişti.

"... Kagami! Seni burada gördüğüme çok sevindim . Keşke alanımız aynı olsaydı, seninle aynı sınıfta olmayı isterdim.  Her neyse , annen nasıl kararından döndü? Bana gelişmeleri anlatmalısın ."

Kagami , nefes almadan her sorusunu sormaya çalışan Marinette'e karşı kıkırdadı.  Felix bu sırada aralarındaki ilişkinin niteliğini , rollerini vb inceliyor ve kendisi için bir fayda edip edemeyeceğine göz atıyordu.  Tabii bu sırada kafasını bir milim bile oynatmamış, nefeslerini derin ve düzenli almaya devam etmişti .

Kagami'nin cevap vereceğini anladığında tekrar konuşmaya odaklandı.

"Sakin ol Marinette , daha sonra beni istediğin kadar sorguya çekersin . Şimdi bana okulu tanıtman gerekiyor ."

Felix , görmese de Kagami'nin bu sözlerine karşı  Marinette'in kendine has meydan okuyan gülümsemesini takındığına yemin edebilirdi .

"Doğru ya , bugün senin ilk günün ! "

Bir anda yüzü şaşkın bir hal aldı ve ardından gözleri cam misali parladı, diye düşündü Felix . Marinette ise durmaksızın devam ediyordu .

"...o gün çok yorulmuştuk . Seni onunla da tanıştırmalıyım ."

Kagami gittikçe daha çok gülüyordu.

"Eğer teneffüs bitmezse olabilir ."

Marinette'in yüzünde kendi salaklığına yanar bir hâl vardı ."Doğru ya !" diye hayıflandı .

İkisi da aynı anda gülerken konuşmalarını ders zili bölmüştü.

Marinette , Kagami'ye söylemesi gereken her şeyi bir dakikaya sıkıştırıp sınıftan çıkmıştı zille beraber . Tabii yürürken de konuştuğu için diğer bir arkadaşı olan Alya'ya çarpmış ve kızarmış yanaklarıyla bir özür mırıldandıp sınıftan öyle ayrılmıştı .

Felix tüm bu gürültünün arasında bir anda kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu . Belki Kagami'ye yaklaşması gerekmeseydi bunu yapardı ama iyi bir ilk izlenim vermek istiyordu . Hiç olmazsa Marinette ile eline geçen herhangi bir fırsatta Kagami'nin, Marinette'i olumsuz etkilemesinin önüne geçmekti hedefi .

Kendisine dikkat edecekti .

            -----------





Miraculous one-shots [Au]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin