Her şey için çok geçti belki, patlamalardan sonra yaralanan insanların arasında o da duruyordu. Üstüne çöken duvarlar yüzünden hareket edemiyordu miniği. Adeta can çekişiyordu. Onun can çekiştiğini gördükçe onunda canı yanıyordu, elinden hiç bir şey gelmiyordu. Uzun saçlının ayağına düşen ağır demir parçası yerinden oynamıyordu bile.
Uzun saçlı çilli miniğine baktı tekrar. Miniği artık gözlerini yavaş yavaş kapatıyordu. Gözlerini son bir kez zorlayarak açmaya çalıştı sarı saçlı minik, kahverengi gözleriyle uzun saçlı sevgilisine baktı. Morarmaya başlayan dudaklarını araladı kısık sesle "Seni..seviyorum Hyun" dei ardından gözünden düşen bir damla yaş düştü ve gözlerini kapattı sarı saçlı minik.
Onun için bu fazla zordu. Sevdiği miniğini burada kaybetmek, bu lanet çöken köprünün altında onun can vermesi onu çok acıtıyordu. Daha geçirecekleri çok şeylerleri vardı onların.
Ambulans ve itfaiye sesleri duyulmaya başlamıştı. Çöken köprünün üstünde helikopterler uçmaya başlamıştı, ama geçti. Artık her şey için çok geçti. Yüzünden süzülen göz yaşları teker teker akıyordu, bu karmaşanın ortasında. Uzun saçlının da yaşamak artık yaşaması için bir neden kalmamıştı. Onu hayatta tutturan kişi, kendisinden bile çok sevdiği kişi gitmişti.
Uzun saçlının son gördüğü şey alev kadar sıcaklık ve kırmızı patlamaydı.
Uzun saçlının en son hissettiği his pişmanlık ve üzüntüydü.
İngilizce dersinde ve öğle teneffüsünde yazdım bir kağıda ama aklıma gele gele angst geldi affedin :=