Ortaokul arkadaşı

50.3K 3K 2K
                                    

Evde boş boş oturup televizyon izliyordum. Parmak olayının üzerinden yaklaşık on gün geçmişti ve o süreçte pek bir şey olmamıştı. Gece saatlerinde yan odadan gelen adım sesleri dışında.

Bu gün ortaokul arkadaşım Ali gelecekti. Ali benim okul yıllarındaki tek gerçek arkadaşımdı.  Onun dışında kimseyle konuşmazdım. Ancak babasının işi için sürekli okul değiştirmek zorunda kalıyordu ve bu şekilde yollarımız ayrılmıştı.

Bir yerden numaramı bulmuş ve görüşmek istediğini söylemişti. Ben de kabul etmiştim ve ev adresimi vermiştim.

Yaklaşık üç saat içinde burada olurdu. Yerimden kalktım ve evi toparlamaya başladım. Güzel yemekler ve kurabiyeler de yapmıştım.

Ortaokul zamanlarında küçük olmasına rağmen çoğu kız ondan hoşlanıyordu. Tabii ben de. Ama bunu ona asla söylememiştim. Acaba hâlâ o kadar yakışıklı mıydı? Gerçi olsa bile yine ona âşık olacağını sanmıyorum. Hatta ondan sonra  kimseye âşık olmadım. Bu yüzden kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü aşk üzüntü dışında bir şey getirmiyor.

Her neyse. Aşk meşk konularını bir kenara atalım. Benim daha yapmam gereken bir sürü iş var.

Evi iyice toparladım ve sofrayı hazırladım. Telefona baktığımda mesaj attığını gördüm. Açıp baktım.

Ali: 5 dakikaya oradayım!

Nedense heyecanlandım. Eski günlerim gözümde canlandı. Güzel günlerdi. Ama o günlere geri dönmek istemem. Şu an sadece geleceğe gidip Linus macerasının sonunu görmek isterdim.

Muhtemelen beni parçalara ayırmış ve etimden kebap yapıp afiyetle yemiştir. 

Saçımı başımı da düzelttikten sonra her şey hazırdı. Ama Linus.. o neredeydi? Umarım Ali onu farketmez.

Onu hemen buldum ve giysi dolabıma attım.

"Lütfen yarına kadar buradan çıkma ve bir şey yapma lütfen" dedim umutsuzca. Ben yapma dediğim için her şey yapabilirdi.

Kapı çaldı. Hemen gidip açtım ve evet o karşımdaydı. Hâlâ yakışıklıydı. Ama bunun artık hiç bir önemi yoktu.

"Hoş geldin"dedim gülümseyerek. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Hiçbir şey demiyordu.

"Aloo"dedim elimi yüzünün önünde sallayarak. Bir anda kendine geldi.

"Ne?...Aa evet.. hoş buldum" Güldüm ve onu içeri davet ettim. Girdi ve birlikte masaya oturduk.

"Neden bu kadar zahmet ettin ki?"dedi masaya bakarak. Okuz silktim.

"Ne zahmeti. Çay ister misin?" Gülümsedi ve kafasını salladı. İkimize de koydum ve yaptığım kurabiyeyle beraber içtik. Biz sohbet ederken odamdan gelen adım sesleri net bir şekilde duyuluyordu. Olamaz!

"İçeride biri mi var?"dedi kaşlarını çatarak. Şimdi yandım.

"Hayır, niye ki?"dedim duymazlıktan gelerek. Bu arada sesler de kesilmişti.

"Hiç ses duydum sandım da" Şükür yırtmıştım. Yani şimdilik.

Biz sohbet ederken ben bir bahane bulup odama girdim ve içeri baktım. Linus yatağımın üzerindeydi.

"Bak lütfen bugün uslu dur. Sonra ne istiyorsan yap tamam mı?" Ben fısıltıyla konuşurken arkamdan Ali'nin sesini duydum.

"Sen...Oyuncakla mı konuşuyorsun?" Hassiktir!

"Sen n'apıyorsun burada?"dedim şaşkınlıkla. İnsan bir kapıyı çalar.

"Sesini duydum. Bana sesleniyorsun sandım. Sonuçta ikimiz dışında kimse yok değil mi?"dedi sorgularcasına. Oldukça şüpheliydi. Lanet olsun.

"Tabii ki kimse yok. Ben öylesine..hani bilirsin beni. Biraz gerizekalıyım. Yalnızlığa o kadar alışmışım ki artık oyuncakla konuşuyordum"

Daha beter bir bahane uyduramazdın. Aferin Efra!

"Sen iyi olduğuna emin misin? Hem o ne çirkin bir oyuncak öyle. Valla rüyama girse korkudan altıma işerim" Eğer biraz daha onun hakkında böyle konuşursan çok güzel işersin.

"Yok ya. Biraz eski sadece. Ben severim böyle şeyleri. Her neyse biz nerde kalmıştık? Gel hadi yemek yiyelim" Kolundan tutup odadan çıkarmaya çalışıyordum.

"E yedik ya zaten"

Salak Efra!

"Öyle mi yapmışız? Olsun bir daha yeriz"

Sonunda onu odadan çıkarmayı başarmıştım ve şimdi oturup film izliyorduk. Ve lanet olsun ki korku filmi seçmiştik. Gerçi ben artık alıştım böyle şeylere.

Artık hayatım resmen korku filmi olmuştu.

Biz filmi izlerken odamda büyük bir gürültü koptu. Ali panikle koltuktan fırladı. Bu sefer gerçekten işin içinden çıkamazdım

"Noluyo lan?!" Ben ne diyeceğimi bilmez halde olacakları izliyordum. Ali hemen odama gitti. Ben de onun peşinden. İçeri girdiğimizde dolap aynamın kırık olduğunu ve Linus'un aynaya tarafa bakıyor bir şekilde gördük. Sanki kırık aynada kendi yansımasına bakıyordu.

"Bu oyuncak ne tür bir yaratık böyle?" Ali korkudan titriyordu. Hemen gitti ve Linus'u alıp mutfağa koştu. Ben de peşinden.

"Ali dur n'apıyorsun?" Beni dinlemedi ve eline bir kibrit alıp Linus'un üzerine attı. Ancak her şey tamamen farklı oldu. Linus değilde Ali'nin elleri yanmaya başladı. Bağırıp yardım istiyordu. Bense şaşkınlıktan donakalmış sadece olanları izliyordum.

LİNUS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin