Episodie 8: First Time

27 6 66
                                    

Yazar'dan

"Aaron, iyi misin?"

"Galiba değilim... Gözlerim... Gözlerim neden kırmızı benim?" Küçük çocuk gözlerini karşısındakinin kırmızılarına kenetleyerek sormuştu bu soruyu. "Neden gözlerimiz kırmızı? Neden normal insanlar gibi kahverengi veya mavi falan değil?" Küçük çocuğun sorularıyla bir anlığına afallamıştı. Kendisinden neredeyse 10 yaş küçük olan çocuk neden bunları sorguluyordu ki? Daha birkaç gün öncesine kadar gözlerinin kırmızı olmasından dolayı ne kadar parlak olduklarını heyecanla anlatıyordu.

"Biz normal bir insan değiliz çünkü, biz insan kanı taşıyan iblisleriz." Kaşlarını çattı küçük çocuk.

"İblissek neden cehennemde değiliz? Neden dünyadayız? Neden okula gitmemiz gerekiyor?" Küçük çocuk daha sesli bir şekilde sormuştu son soruyu. "Okula gitmek istemiyorum ben!"

"Gel buraya, düzgünce konuşalım biraz seninle. Bağırmadan ya da isyan etmeden, tamam mı?" Küçük çocuk kafasını sallayayarak karşısındaki bedenin gösterdiği yere, onun yanına, oturmuştu. "Okula gitmelisin çünkü dünyada yaşamamız gerekiyor, en azından bir süreliğine. Okula gitme nedenin de belli, normal bir insan gibi görünebilmek. Hem orada arkadaş da edineceksin."

"Edinemeyeceğim..."

"Neden öyle düşünüyorsun peki?" Çoğu kişiye sert davranan iblisin karşısındaki küçüğe karşılık hiçbir şey dememesi, hatta şu ana kadar ona biraz bile sinirlenmemesi onları gören arkadaşları için bir mucizeydi. Gerçi Aaron'un onun için neyi ifade ettiğini biliyorlardı.

"Bugün herkes bana canavarmışım gibi baktı, kimse yanıma yaklaşmadı. Benden korktular!" Aaron sözlerinden birkaç saniye sonra kendisine sarılan bedenle afallamıştı. Alışık değildi buna pek. Yine de birkaç saniye sonrasında kendisine sarılan bedene karşılık olarak o da sarılmıştı.

"Anlıyorum, ben de yaşadım. Ama şimdi bir sürü arkadaşım var bak. Seni tanıdıklarında korkmayacaklar senden. Belki yavaş olacak, belki hızlı. Yine de hayatında seni sen olarak sevenler olacak. Gözünün renginden dolayı senden korkmayan birilerini bulacaksın elbet. Hem bulamasan bile ben varım, unutma bunu." Sonrasında ise arkadaşlarına dönmüştü büyük olan. "Film mi oynuyor lan burada dönsenize işinize!" Abisi arkadaşlarıyla atışmaya girerken küçük olan abisinin kolunun altında duruyordu. Oradan ayrılmaya hiç niyeti yoktu çünkü ona sarılma fırsatını uzun bir süre daha bulamayabilirdi. Öylesine etrafına bakındığı sırada gözüne yakınlarında babasının yanında ağlayan bir çocuk çarptı. Aaron'la yaklaşık aynı yaştaydı ve kırmızı saçları vardı. Aaron çocuğu abisine göstermek için ona döndüğünde abisinin arkadaşlarıyla minik bir kavga içinde olduğunu görerek vazgeçmişti. Bakışlarını tekrardan kırmızı saçlı çocuk ve babasına döndürdüğünde ikisinin saçlarının aynı olduğunu fark etti. Bunu bilmeyen birisi çocuğun saçlarını boyalı sanabilirdi. Aaron fazla anlayamasa da kırmızı saçlı çocuğun gözleri sarı gibiydi. Sarı gözlü insan olamaz, diye geçirdi içinden Aaron.

O zamanlar bilmese bile gelecekte aşkla bakacağı gözlere baktı bir süre. Her baktığında söylediği şeyi ilk defa o gün söylemişti; Gözleri, çok güzel.

Günümüz

Xavier'dan

"Gözlerin neden bu kadar güzel?" Aaron'un sorusuna karşı kıkırdamıştım. Bugün durup durup bu soruyu soruyordu.

"Nereden bileyim Aaron? Normal göz işte. Her ne kadar doğal bir renk olmasa da normal yani." Kitap okumaya geri döndüğümde arkama geçmiş ve arkamdan sarılmıştı. "Aaron kitap okumaya çalışıyorum, hem bir gören olacak." Okulun kütüphanesinde kitap okumaya çalışıyordum ama Aaron bir türlü izin vermiyordu.

TonightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin