Hala Anıl kollarımın arasında duruyordu. Boynumdaki sıcak nefesini hissedebiliyordum. Sakinleşmeye çalıştığını fark edebiliyordum. Herkeste fark edebilirdi. Sadece beş dakika önce o herkesten kaçıp kapılara koştuğunda herkes her şeyi anlayabiliyordu.
Gitmek istemişti.
Kahretsin ki daha iyi olacağımı düşünüp gitmek istemişti.
Benim iyiliğim için beni bırakıp gitmek istemişti.
Yüzüne o tokadı geçirirken benim canım çok daha fazla acıdı. Onun yanımda olmadığını, gittiğini düşünmek istemedim.
Çünkü biliyordum, iki yıl içerisinde sırf onlar yaşadığı için yaşadığımı biliyorum.
İntihar girişimlerim onların nefes aldığını öğrenince son bulmuştu.
Öldüler sanıyordum. Yalan haberlerle kaç gece delirdiğimi, sözde Anıl'ın ölürken vücudunun parçalandığı gibi.
Boğazım düğümlenirken onu daha sıkı sardım.
"Lütfen bir yere gitmek gibi bir hata yapma Anıl, siz olmadan ne yaparım bilmiyorum. Bencillikse bu, tamam öyle olsun, lütfen gitme Anıl.."
"Gitmem, gidemem.. bırakamam seni, bırakmam lazım.. bırakmamam küçük, yapamam siz olmadan.."
Yapamazdık.
"Hiçbir yere gitmek zorunda değilsin." dedi Yasemin içtenlikle gülümseyerek.
"Bırakamayız seni kardeşim." dedi Emir.
"Bırakmayız." dedi Sude gülümseyerek.
"Bırakamam, bırakmayacağım." dedim kafamı Anıl'a doğru eğerek.
Nefes alması için ona izin verdim. Çünkü yıllardır kendine gelemeyip her şeyi içinde topladığının farkındaydım. Onu bir kez olsun böyle umutsuz görmemiştim. O gerekirse taş yarıp olmayan suyu yerinden çıkarırdı. Gördüğüm Anıl, tanıdığım Anıl değildi.
"Hadi gel, uyuyalım."
Anıl başını kaldırıp bana korkuyla baktı.
"Uyumayalım, lütfen benimle uyuma."
Şok içinde ona bakarken Yasemin'in gözlerindeki hüznü yakaladım. Anıl'ın yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
"Anıl.. sabah ne oldu?"
Yüzüme öyle bir baktı ki, kendimden nefret ettim.
"Anıl sana ne söyledim..?"
Kendimi parçalamak istiyordum. Tırnaklarım avuç içlerimi yolmaya başladı.
"Çınar sana o yüzden beni iyi hissettirmediğini söyledi değil mi?"
Sesim titredi.
"Seni hatırlamadım.. değil mi?"
Anıl gözlerini sıkıca yumarken Yasemin arkasını döndü.
"En iyisi sizi yalnız bırakalım." dedi Sude ve Emir.
Yasemin ise kalmaya devam etti. Onlar odadan çıktılar.
Anıl gözlerini açsın, elalarıma baksın istiyordum.
"Benim yüzümden kriz geçirip bu hale mi geldin?"
Ellerimi suratından çekip ayağa fırlarken Anıl kafasını sağa sola sallamaya başlayıp yine ben iyi hissedeyim diye çabaladı. Yasemin'e döndüm.
"Benim yüzümden bu hale geldi, değil mi?"
Ellerim titriyordu.
"Sizi hatırlıyor muydum?"