Kollarımı kendime sarıp hayalimde Güven bana sarılıyormuş gibi düşünürken mal mal sırıtıyordum. Bana sarıldığı günden beri mutluluktan uyuyamıyordum ve kendimi bu mutfak sandalyesinde buluyordum.
Sabah erken kalkıp işe giden yakışıklıyı izlerken bana baktı çaktırmadan, suratımdaki mutlu gülümsemeyi görünce hafifçe dudakları kıvrılsa da hemen toparlanıp elindeki tesbihi çevirdi.
Havalar burda erken serinliyordu, ellerimi soğuktan diken diken olan kollarımda gezdirip yatağıma girdim. Yumuşacık battaniyemi boynuma kadar çekip ürpertimin geçmesini bekledim. Telefonumu elime alınca hediye uygulamasından bildirim geldiğini gördüm.
Bu güne özel indirim olan ürünlerin listesi vardı, tıklayıp ürünlere bakarken kırmızı gül buketi dikkatimi çekmişti. Aklıma gelen piçlikle sırıtıp sipariş verdim ve notunu yazmaya başladım.
"Hayatım; birinci ayımız kutlu olsun. Bir ömür gözlerine bakabilmek umuduyla... Yeşil Gözlün"
Uykunun kollarına kendimi bırakıp dalmıştım, uyandığımda öğleni geçmişti. Kalkıp güzel bir yemek hazırlamak için mutfağa geçtim. Alinazik, pilav ve salata yapıp etrafı toparladım. Duşa girip kendime geldikten sonra dersimin başına geçtim.
Yaklaşık üç saat sonra kapı çalınınca heyecanla kapıya koştum, Güven kıpkırmızı bir suratla kapıdaydı. Elinde yere doğru tuttuğu buketle çok sinirli duruyordu, elinden tutup içeri çektim sinirini görmezden gelip.
İçeri girdiği gibi söylenmeye başlayacağını bildiğim için doğruca mutfağa ilerlemeye başladım. Sofrayı görünce yutkunuşu gözümden kaçmamıştı, onu hep oturduğu yere oturtup hemen servise başladım.
"Çocuk, bak. Herşey iyi hoş ama, çiçek nedir lan. Rezil oldum herkese, oğlum erkek adama gül yollanır mı?"
Gülüp omuz silkmemi kaldırdığı kaşlarıyla izlerken, bunu yaptığıma gerçekten inanamıyor gibiydi. Önündeki tabağa bakarken elindeki buketi masaya bıraktı, elime alıp kokladım hemen. Gevşek modumu açmam gerekiyordu.
"Aşkım hatırlamışsın, ne gerek vardı. Sen gelsen yeterdi yaaa." Gülümseyerek cilveli cilveli genç kız havasında söylediğim sözlerle kafasını sağa çevirip bir 'tövbe tövbe' dedikten sonra yemeğe gömüldü.
Her zaman ki gibi iştahla yerken, bu sefer 'şahane olmuş yaa' diyerek beni övmesini mutlulukla dinledim. Ağır abi Güven ev yemeği aşığıydı, kim tahmin eder.
Yemekler bitince bir de türk kahvesi yaptım ona, sevdiği gibi az şekerli. Buna da yandan gülümseyince kalbim mutluluktan patlama noktasına gelmişti. Ama en sona sakladığım tatlı onu vuracak en büyük silahtı, onu her yıl birkaç kez bunu yerken görüp merak ederdim.
Gerçekten severek mi yiyor, yoksa komşuları getirdi diye mi? Cevizli, tahinli, şerbetinde koyulaşmış mükemmel bir kabak tatlısı yapmıştım. Dolaptan çıkartıp önüne koyduğum tatlıyla şokla bana döndü, suratında şimdiye kadar gördüğüm en saf gülümseme vardı ve sanırım ben ölmüştüm.
Allah'ım evet cennet varmış....
Öyle güzel gülünür mü be adam, ruhumuzu teslim ettik bir an..
Göz açıp kapayana kadar biten tabakla elime tutuşturması bir olmuştu, gülerek dolaptan biraz daha doldurdum.
Seni böyle mutlu edecek tek insan benim Güven'im, en sevdiğin tatlıyı bıkmadan yaparım sana ben.
İkinci tabağı da bitirince bana döndü, dudakları koyu şerbetten parlıyordu. Ona bakıp kendi dudaklarımı yaladım, hala mutlu mutlu gülerken tabağını almak için yanına yaklaştım. Kalbim onun mutluluğuyla kanatlanmış, küçük bir kuşun kalbi kadar hızlanmıştı.
Ensemde hissettiğim elle bir anda çekildim, kafamı ona çevirince dudaklarımda hissettiğim dudaklar donup kaldı.
Beni öptü mü şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
RandomKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.