"AAAA! "
Zey, elindeki şargıyla bacağımı sararken dişlerini sıktı.
"Alınma ama sen tam bir aptalsın," dedi sargıyı biraz daha sıkarken.
"Biliyorum."
Derin bir nefes aldım ve bacağımdaki yarayı umursamamaya çalışarak komodinin üzerindeki telefonuma uzandım.
"Bunu nasıl becerdiğini söylemekle başlayabilirsin bence," dedi.
Magazine girerken sorusunu cevapsız bıraktım. Çünkü cevaplayabileceğim bir soru değildi. Zey, bacağımı daha da sıktı ve istemsizce inledim.
"Doktora gitmen gerek. Beni duyuyor musun?!"
Kafasını bana doğru çevirdi. Bakışlarındaki ciddiyet, beni rahat bırakmayacağını gösteriyordu. Derin bir nefes alarak ona döndüm.
"Biliyor musun?" Diye başladım cümleme. Zey bana beklentiyle bakarken: " acıktım." Diyerek hamurdandım.
Enseme yediğim topak ile magazin haberlerini geçerken sırıttım.
Zey çıkmadan önce" zıkkımın kökünü ye," dedi ve gitti. Omuz silkerek ara kısmına girdim.
Tam olarak neyi araştıracağımı bilmiyordum. Sadece dün yaşananlar aklımın bir uzundaydı o kadar. Elimi çeneme yaslayarak dün gördüklerimin gerçek olabilme ihtimalini düşündüm. Bana göre hayal da olabilirdi. Ya da gerçek. İkinci ihtimal kalbinin heyecandan çarpmasına neden oldu. O suikastçı değildi. O benim kardeşimdi. O Baran'dı buna emindim. Maskenin altındaki yüzü gördüğüm an nasıl buz kestiğimi hatırlıyorum. Buna eminim. O kesinlikle Baran'dı. Ölmemiş miydi? Ya ölmemişse. Bütün umudumu bu varsayıma bağlamak istiyordum. Emin olmadığım bu sonuca.
Ama her ne kadar istesem de bunu yapamayacağımı biliyordum. Gördüklerim bir göz yanılması olabilirdi. Belki de suikastçıyı Baran'a benzetmiştim. Çünkü Baran'ın özlemini çekiyordum. O maskenin altındaki kişinin Baran olmasını istiyordum. Ama değildi. Kalbim buna inanırken mantığım bunu reddediyordu. O Baran ise neden beni öldürmeye çalışmıştı? Bu açıdan da bakmam gerekiyordu. İşte bu ihtimal heyecanımı yok ediyor beni sorgulamaya yöneltiyordu.
O zaman araştıracaktım. Çünkü başka çarem yoktu. Magazin haberlerini bir bir geçerken bir haber gözüme çarptı.
Elinde siyah bir gül ile üzerinde gri bir elbiseyle magazinin ünlü buz kraliçesi.
Yani ben.
Gözlerimdeki soğukluk ,yılların acısını yansıtırken elimdeki siyah gül tek bir habere sahiplik ediyordu.
Yıllardır duygusuzluğu ile bilinen Esin Tekingöz....
Sayfaya tıklamadım. Çünkü biliyordum. O günü anlatıyordu. O gün nasıl ağladığımı , nasıl kendimi kaybettiğimi anlatıyordu. Aradan aylar geçmesine karşın acısı tazeydi. Başka bir sayfaya girdim. Ben gittikten sonra olan gelişmeleri öğrenmek için sekiz haber aşağıdaki sayfaya tıkladım ve beyaz ekranın şekil bulmasını bekledim. Yavaş yavaş önce harfler ortaya çıktı ve sonra o harfler şekil bularak cümlelere, oradan da tam bir habere dönüştü. Haberde dev bir fotoğraf karesi içinde babamı görünce bir an dondum. Kulaklarımda zincir sesleri bir an geldi ve gitti.
Kendimi toparlayarak resin karesini inceledim. Kameralar ve bir kadın. Gecenin bir vakti etraf kamera flaşlarıyla aydınlığa kavuşurken babamın yanında bir kadın bulunuyor. Babam soğuk ellerini kadının ellerine kenetlemiş ruhsuz bir şekilde yürümekte. Alt sayfaya girdim.
Magazinin soğuk kraliçesi Esin T. kayıp....
Üvey kardeşi Baran T'nin ölümünden sonra kendini bütün dünyaya kapatan Esin T, bir gece vakti ardında hiç bir kanıt bırakmaksızın kayıplara karıştı. Buna karşın basın tetikte. Esin T. için aramalar devam etmekte. Ünlü holding yöneticisi Hakan T. 'Aramalar ancak kızım bulunduğunda durdurulacak...' diyerek, ümitsizliğe kapılmayacağını ifade etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ OYUNLAR
General FictionBeklenmeyen bir ölüm... Acımasız, koyu yeşil gözleriyle zeki bir katil... Bir anlaşma... Ve felaketler... Abisinin esrarengiz ölümünden sonra yaşadığı tüm o çevreden uzaklaşmak uğruna bir örgütle anlaşma yapan Esin, Kayra Tekingöz olmayı göze alarak...