Yorgunluk bütün vücuduma ağırdan çökmeye başlamıştı. Etraf o kadar hızlı
dönüyordu ki gözümü açamıyordum. Yanımdaydı , nefesini hissedebiliyordum.
Ama gözümü açıpta bir türlü bakamıyordum.-Miden nasıl?
Duyduğum sese göre çok yakınımda olmalıydı.Yeni başlayan bir bulantı midemi talan ediyordu.Yiyip içtiklerim belli bir yere kadar çıkıyor tam ağzıma gelecekken geri iniyordu .Baş dönmemle doğru orantılıydı. Hiç kıpırdamadan durduğumda ikisi de duruyordu.
-Biraz bulanıyor.Hareket etmezsem düzelir gibi duruyor.
-Ben sana sadece bir iki kadeh iç dedim , neden dikkat etmiyorsun?Konuşurken zorlanıyordum.Ağzımda mıknatıs vardı sanki de aynı yönde birbirlerini itiyorlardı.Daha da çocuksu çıkıyordu sesim .
-Konuşurken içmek güzel geldi.
Şimdiyse sesi yumuşacık geliyordu .
-Mutfaktan miden için rahatlatıcı bir çay isteyim mi?
Hayır anlamında elimi sallamak istedim ama çok yakınımda olduğu için elim göğsüne çarpmıştı bir anda elimi çektim gözümü açtım.
-Özür dilerim.
Biraz kıpırdanır gibi oldum ama bu sefer daha çok dengemi kaybedip sendeledim.
-Şimdi kimse sarhoş olduğumu düşünmesin.
Yatakta dizlerinin üzerine oturmuş bana bakıyordu. Hafiften dudakları aralandı küçük bir tebessüm belirdi.Kısılmıs gözleri ışıl ışıl parlıyordu,bir yıldız gibi.
Belli o da içkinin etkisindeydi , rahattı normalde bu kadar samimi olamazdı.-Hıım sarhoş değilsin yani.
Onun gülümsemesine gülümseyerek karşılık verdim.
-Birazcık..
-Tamam beyefendi şimdi kalkabilecek misin hadi yavaştan üstünü çıkar pijamaların neredeydi ?Komidini gösterdim çekmeceye koymuştum.
Kalkıp çekmeceden pijamalarımı alıp bana getirdi.-Kalkmana yardımcı olayım mı?
Hafiften hayır anlamında başımı salladım.Elimle yataktan destek alarak doğrulmaya çalıştım.Ama yine her yer dönmeye başladı. Zorlukla pijamaları alıp banyoya yöneldim.Çok fazla hareket ettiğim için midem de tekrardan bulanmaya başladı. Sanki midem de yediklerim çalkalanıp duruyordu .Bir anda bir öğürtü tuttu ve tuvaletin ağzına kendimi zor attım, öğüre öğüre kusuyordum.Çıkardığım seslerden hem utanıyordum hem de kustukça karnım istemsizce geriliyordu.Artık çıkacak bir şey kalmadığında sadece öğürtülerim kaldı.Ağzımdan zehir gibi acı bir su geliyordu.Gözlerim öğürmekten yaşlanmıştı.
Resmen yorulmuştum.Karın kaslarım gevşedi.Üzerime büyük bir rahatlık geldi ama başım felaket dönüyordu. Ellerimi yıkadım, üzerimi giydim.Utana utana dışarı çıktım.Başımı hafifçe kaldırdığımda yatağın ucuna oturmuş yine bana sırıtıyordu.-Özür dilerim, dedim.
-İyi misin ? dedi
-Mide bulantısı geçti ama başım dönüyor.Elinde yakmamış olduğu sigarayı göstererek balkona çıkalım biraz temiz hava al, kendine gelirsin ,dedi.
Uysal bir şekilde kabul ettim
Eline bir sandalye aldı.Balkona koydu.
-Otur burada diyerek gösterdi.
Yürümem sanırım dengeli değildi çünkü yerin ayaklarımın altından kaydığını hissediyordum.Daha da rezil olmadan sandalyeye oturdum.Gecenin rengi harikaydı. Parlak bir siyahtı daha doğrusu simsiyah gümüş rengi yıldızlar her yere serpiştirilmişti , çam ağaçları gökyüzüyle bir noktadan sonra birleşiyordu. Dalların hışırtısı ve burnuma çektiğim çam kokusu çok iyi gelmişti.Ama esen soğuk rüzgarla bir anda ürperdim.Dui sigarasını yakmış benim baktığım yöne bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm
General FictionBazen yollar hiç ummadığın şekilde kesişir.Herkesin dönüm noktaları vardır. Kimi onları farketmeden yoluna devam eder.Kimi girdiği yolda dönüşüme uğrar.Acaba hangisi bu yola devam edebilecek kadar cesur olacak ?