...Selaam
Hey millet!
Benim bir hayatım var
biliyorsunuz değil mi?
Bazen zamanımı ayarlayamayabilirim.
Biraz anlayışlı mı olsak?Her gün bölüm gelecek dedim ve elimden geldiğince de bunu uygulamaya çalışıyorum.
Bugün de,
geç de olsa gelebildim nihayetinde.
Neyse...Bölüm 1300 kelime.
Buyursunlar
□■□
"Ne içeceğiz?"
"Beyaz şarap?"
"Tamam. Nereye?"
"Beni takip et."
Onu yine gülerek arkamda bıraktığıma çok emindim bu kez...
□■□
Yakınlarda bildiğim muazzam servisleri olan, nezih bir mekânın önünde üç arabalık park alanının olmasına dua ederek durdurdum arabayı. Havanın yeni yeni kararıyor olmasının da bunda büyük payı vardı ama ben yine de 'Kader ağlarını örmeye mi başladı yoksa?' düşüncesine sığınmayı daha çok tercih ettim açıkçası.
Biraz önceki kendime pay çıkardığım bu kaderin, ağlarını biraz daha ördüğünü varsaydım biraz sonra, çünkü cam kenarında bir masa boştu ve sanki evren tarafından bizim için rezerve edilmiş gibiydi.
Gidip masaya yerleştiğimizde, siparişlerimizi verdikten sonra garson gittiği andan itibaren önce mekânın içine sonra da camdan dışarıya göz atan Akay'ı bir kez daha seyretmeye başladım.
Akay dışarıyı tebessümle seyrederken, doya doya incelediğim yan profilini hafızama kazıyabildiğim kadar kazımaya çalıştım.
Derken artık teknoloji çağında olduğumuz ve böyle bir zorluğa gerek olmadığını hatırlayarak, sürekli unuttuğum telefonumu elime alıp kamerasını açarak, -güya- çaktırmadan Akay'ın fotoğrafını çektim.
'Güya' diyorum çünkü telefonun flaşı patladı.
Işıkla birlikte aynı anda kameranın sesini de duyar duymaz, haliyle Akay daldığı yerden çıkıp bir anda bana döndü. ~Lanet.~
Önce bana, sonra elimdeki telefona, sonra yine bana çevirdi bakışlarını. Uzun zaman sonra kaşları çok hafiften de olsa çatılmış gibiydi. Odaklanmak için mi yoksa kızdı diye mi oldu o an bunun ayrımını yapamadım açıkçası.
"N'apıyosun?", diye sordu şaşırmış gibi.
Yalan söyleyerek kaçabileceğim tek bir ihtimalim bile olsa ona sığınacaktım ama olmadığı için çektiğim fotoğrafı telefonun ekranına açıp ona çevirdim. "O kadar güzel duruyordun ki, bu anı ölümsüzleştirmek istedim.", dedim açıkça. Gerçekten de öyleydi. Moda dergilerinin kapağında bile sırıtmayacak kadar güzel duran bir fotoğraftı çektiğim.
Benim telefonumda kendi fotoğrafına bakan Akay, dudaklarını düşünür gibi birbirine bastırıp, nihayetinde tam bi'şey söyleyecekmiş gibi incelediği telefonumdaki bakışlarını bana döndürdüğünde garson imdadıma yetişti. ~Şükür.~
Her ikimizde rahat hareket edilsin diye geri çekilip arkamıza yaslanırken, masa donatıldı, bardaklarımız dolduruldu ve sonunda yine baş başa kaldık Akay'la.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETREFİL / GxG
Romance☆ TAMAMLANDI ☆ _____+18_____ İki kadın düşünün... Ayakları yere sağlam basan güçlü kadınlar. İkisi de keçi gibi inatçı, ikisi de dik karakterlere sahip. Ve her ikisi de hatalar yapmaya müsait. BEGÜM BELÇİN UZBAY vee AKAY AYTÜRK Bazen kızgın, baze...