DUMANLAR KADAR MASUM!

105 10 0
                                    

Kışın puslu gecesinde, İstanbul'un soğuk ayazında Balat'ın renkli evlerini, Galata'nın kudretli ışığını bastıran mutluluk ve keder aynı semtteydi.Soğuktu, insanlar üşüyordu.Evlerin isli bacalarından çıkan duman nefes almayı daha da zorlaştırıyordu. Ellerdeki çay bardaklarından çıkan duman kadar masum bir kadın yatıyordu gözlerimin önünde. Böyle bir esmer güzelinin bu saatte burda işi neydi? Zihnimde bunları düşünürken arkadan bir ses:
-''Komiserim olay yeri geldi.''
-''Gelsinler"
Ekibe baktım bizim Salih de vardı.
-'' Salih ne kadar sürer teşhis''
-"Sabaha komiserim.'' Saate baktım. Epey daha vardı devriyenin bitmesine karnım da acıkmıştı. Bizim Hakkı Usta'ya da ne zamandır gitmiyordum uğramak gerekirdi. Arabaya atlayıp yola koyuldum. Telefonum çaldı, Refik arıyordu.
-"Abi nerdesin ya"
-"Devriyedeyim Hakkı Usta'ya gidiyorum hayırdır''
-"Hayır ya hayır bizim Dursun Abi'nin mekandayım çilingir sofrası kurduk gel." Saate baktım tekrar yarıma geliyordu, devriyenin bitmesine az kalmıştı. Balık da yememiştim uzun zamandır.
-''Tamam, yarım saate oradayım.''
-'' Hadi acele et ,yetiş''.Arabayı dükkanın önüne çektim. Deniz kenarı bir yerdi. İnince daha iyi bir tattım denizin kokusunu.İçeriye girdim bu sefer boğuk bir ızgara ve anason kokusu genzimi yaktı.Şöyle bir bakındım, bayadır gelmediğim anladım. Bi uzak bir yabancı gelmişti bu dükkan oysa eskiden ne muhabbetler döndürdüğümüz bu dükkan. Gözlerim etrafta Refik'i aradı, kapı tarafında yoktu kasa tarafına baktım orada da yoktu on beş dakika geciktik diye gidecek hali yoktu diye düşünürken şömine tarafından bir ses geldi
-''Tarık ,burdayım.'' Onu gördüm, şöminenin iki masa ilerisinde cam kenarına oturmuştu karşısına oturdum.
-"Ne var ne yok"
-''Aynı be Tarık sen? ''
-"Bildiğin gibi iş güç uğraşıyoruz.''
Refik ayaşların dağıttığı masayı temizleyen gence seslendi:
-''Bize iki büyük ortaya da karışık bir şeyler yaptır''
-''Ben içmeyim Refik Nalan sevmiyor biliyorsun.''
-''Lan oğlum her zaman geldiğin mi var''
-''Olsun başka sefere sözüm olsun''
-"Öyle olsun, ne içersin o zaman."
-"Ayran alayım ben"
-"Ayran mı içeceksin balığın yanında"
-"Kafa mı kaldı bu cinayetlerden, katillerden, cola alayım ben bir tane."
Siparişler alıp gitti genç garson. Refik:
-''Cinayet masasında tek sen mi varsın oğlum bu ne böyle"
-"Yok ya gelmeden önce bir cinayet vardı da orda kaldı kafam.''
-''Ne oldu hayırdır''
-"Pek hayır denemez bir kadın cesedi bulduk."
-"Vay şerefsiz köpekler, ulan bu millet iyice değişti."
-"Değişti ya Refik değişti."
-"Ee ne çıktı, bir şey bulabildiniz mi bari?'' Artık sıkmaya başlamıştı bu muhabbet. Kafamda Refik'i kırmadan konuyu değiştirme düşüncesi vardı ki kurtarıcım garson kapıda görüldü.
-"Siparişler"
-"Koy şöyle ortaya." Balıklar güzel pişmişti ortaya istavrit ve hamsi vardı karışık. İki de ayrı tabak birer levrek vardı. İştahla yemeğe başladık.
-"Refik senin dükkan nasıl gidiyor?"
-"Nasıl gitsin işte hafta sonları iş yapıyoruz." Refik'in cafede iyiydi aslında genç yaşlı herkese uygundu ortamı işte neden bilinmez hafta sonları iş yapardı. Yemekleri yedikten sonra garson tabakları toplarken
-"Tarık komiserim Dursun abinin selamı var özletmesin dedi"
-"Sende selam söyle fırsat buldukça geleceğim." Refikle dışarıya çıktık, hafiften bir yağmur başlamıştı.Birer sigara yaktık. Kapı önündeki boş masalardan birine oturduk. Konuşmadık hiç nedense normalde geveze insandı Refik, aslında sevmezdim öyle gevezeleride ama nedense eskiden dolayı mı bilemem rahatsız etmezdi beni Refik ama bu akşam nedense hiç konuşmadı. Keyfi yoktu istese anlatırdı diye sormadım o da anlatmadı. Sigaralar bitince ayrıldık. Arabaya bindim, çalıştırınca birden benzin kokusu doldu içeriye genzimi yaktı. Eve doğru ilerledim. Saat ikiyi geçiyordu eve vardığımda. Arabayı park ettim. Merdivenleri çıktım, Nalan uyuyor olmalıydı, kapıyı yavaşça açmaya çalıştım her zamanki gibi beceremedim.

AŞKIN TECELLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin