"Yuvalar huzur kokar albayım. Biz kokar yuvalar. Her yuvanın kendine ait bir kokusu vardır ya hani, işte onlar yuvayı yuva yapar. Dört duvardan ibaret olan o yapıyı o kokular yuva yapar."
°°°
Yuvalar, insanın en güvende hissettikleri yerdir. Huzuru buldukları, yaşadıkları o yerlerdir.
İnsan bir yuvanın kendisine ait olması hissinin nasıl bir şey olduğunu yaşamadan bilemiyordu.
Yıllarca Feride Sultan ile aynı evi paylaşmıştım. Orası da yuvamdı, orada da mutluydum vr huzurluydum. Feride Sultan annemmiş de babam olmadan anne kız ikimiz hayatımızı sürdürüyor gibiydik.
Her ne kadar orayı çokça sevsem de şu anda aradaki farkı çok rahat anlıyordum. Bir evin sorumluluğu omuzlarımdaydı. Bir yuvanın, bir ailenin sorumluluğunu üstleniyordum.
Etrafımda yerleştirilmeyi bekleyen eşyalar, serilmeyi bekleyen halılar, asılmayı bekleyen perdeler bu yuvaya aitti.
Çalan kapı ziliyle düşüncelerimi bir kenara bırakıp kapıyı açmak için salondan çıktım. Asrın da yatak odasından çıkıp yanıma gelmişti. Görüntülü diyafondan baktığımda bizimkilerin geldiğini görünce kapıyı açma tuşuna bastım.
Bugün evin eşyalarını yerleştirecektik. Koltuklar, kanepeler başta olmaz üzere diğer tüm eşyalar bu hafta eve gelmişti ama Asrın'ın da benim de işlerimiz olduğu için Ayla abla nakliyecilere kapıyı açmıştı. Dolayısıyla yerleştirme işi bize kalmıştı.
Bizimkilerle el ele verip bugün evin tüm işini halledecektik çünkü düğüne çok çok az kalmıştı.
"Kardeşim karşı blokta oturuyorsunuz, bizimle birlikte geliyorsunuz."
Ceyhun yine birileriyle uğraşıyordu galiba. Büyük ihtimalle Kutay'a söylüyordu bunları. Lojman 3 bloktan oluşuyordu. İlk blokta Ayla ablalar oturuyordu. İkincisinde Elifler oturuyordu aynı zamanda Umayların dairesi de o bloktaydı. Üçüncü blokta da bizim dairemiz ve Gözdelerin dairesi vardı. Hatta Gözde ile kapı komşusuyduk. Daire kapılarımız karşılıklıydı.
Onlar tam bizim kapının önüne geldiklerinde Gökhanların da kapısı açılmıştı. Ceyhun "Heh!" dedi Gökhanları işaret ederek "Al birini, vur ötekine. Karşı daireden gelememişler." dedi.
Gökhan tek kaşını havaya kaldırırken "Yine ne diyor bu?" diye sordu.
Hepsi teker teker içeri girerken Kutay, "Boşver." diye geçiştirdi.
Nihayet onların atışması bittiğinde "Hoş geldiniz evimize." diyebilmiştim.
"Hoş bulduk." dediler hep bir ağızdan.
Daha yerine yerleşmemiş olan kanepeye yerleştiklerinde zorluk çekmeden hepimiz sığmıştık.
Asrın "Şimdi görevlendirmeleri yapalım, işler hızlı bitsin." diyerek hepimizin üstünde gözlerini gezdirmişti.
Ev Allah'tan temizdi. Daha öncesinde temizlik işini halletmiştik. Eğer o da şimdiye kalmış olsa bugün tüm işleri bitirme umudumuz olmazdı.
"Kutay sen Umay'la birlikte salonu hallet. Kanepeler yerleşecek, televizyon falan filan hepsinin yeri belli zaten."
Kutay başını sallayarak onayladı. "Tamamdır komutanım.
"Ceyhun sen de küçük odayı yerleştir Eda ile birlikte. Boyalarım falan o odada kitaplık falan da kurulacak."
"Tamamdır komutanım."
Asrın'ın resim çizdiğini herkes öğrenmişti. Ve herkes çokça da bayılmıştı. Asrın gerçekten çok yetenekliydi bu konuda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
General Fiction-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...