"Bay Jeon! Bay Jeon! Uyanın artık!" arka bahçeden Jimin'in sitem dolu çığlığı ile yatağından hışımla kalkıp sersemlemiş gibi baktı etrafa. Tanrım, ona bir şey mi oldu? Neden bağırıyor?
"Jimin-" daha fazlasını söylemeden odasından koşarak çıkıp aşağıya indi. Oldukça gergin ve korkmuş halde evin kapısını açıp dışarı adımını attığı an yüzüne yediği kar ile neye uğradığını şaşırıp dondu. Gözlerine kadar kar girdiği için etrafı pek göremese de Jimin'in yüksek notalı keyifli kahkahası kulağını şenlendirmeye yetmişti. Yüzündeki erimeye başlayan karı silip etrafına baktığında kalın siyah kaban ve beresiyle Jimin ona gülümseyerek bakıyordu. Elbette, sabah sabah yüzüne kar yediği için sinirlenmişti büyük olan. Şuan Jimin'e saldırmamasının sebebi ayağı çıplak olduğu için dışarıya çıkamamasıydı.
"Tanrı aşkına! Ödümü kopardın seni velet! Bir şey oldu sandım sana!" o'na kar fırlattığı için sinirleneceğini düşünmüştü Jimin. Ama müzisyen tam aksine, ona bir şey olduğunu sandığı için korkmuştu. Şaşkın gözlerle karşısındaki pijamalı adamı süzdü.
"Size şaka yapmak istedim. Korkuttuysam, üzgünüm"
"Eğer ayağım çıplak olmasaydı seni şuan kar'a gömerek boğuyor olurdum. Bu saatte neden bahçedesin ki?" Sorusuna tatlı kıkırtıyla gülüp kapının pervazına yaslanmış Jeongguk'a ilerledi karların üstünden.
"Kar çok hoşuma gitti. Biraz oynamak istedim"
"İyi. Fazla oyalanma dışarıda. Hastalanırsan, bilgin olsun, hastalardan nefret ederim"
"Tamam Bay Jeon. Şey, siz de gelsenize"
"Yeni kalktım Jimin. Kahve içmem gerek. Ne yapıcaksın ki beni?"
"Beraber kardan adam yaparız. Kar topu oynarız" heyecanla öylediği şeylere abartılı bir şekilde göz devirdi Jeongguk.
"Saçmalama Jimin. Çocuk muyuz biz? Hadi sende gir içeri. Hava aşırı soğuk"
"Ama bunları sadece çocuklar yapmaz ki. Lütfen"
"Hayır dedim. Lafımı ikilettirmek neden bu kadar hoşuna gidiyor? anlamıyorum" ardından kapıyı açık bırakıp söylenerek mutfağa ilerledi Jeongguk. Artık üşüdüğü için Jimin'de içeri girip ayakkabılarını çıkartarak peşinden gitti. Üstündekileri çıkartmadan mutfak sandalyesine oturup kendine ve sanırım Jimin'e de kahve yapan müzisyeni izlemeye başladı. Bu aralar oldukça sık yapıyordu bu şeyi.
"Bay Jeon, lütfen. Söz veriyorum yüzünüze kar atmayacağım"
"Yüzüme ikinci kez kar atarsan sonun tahmin edilemez şekilde ölümle biter. Ve hayır"
"Yah! Aramızın düzeldiğini düşünmüştüm"
"Hiç bir şey olmadı Jimin. Sadece normal yaşayan iki insanlarız"
"Arkadaş olucağımızı da düşünmüştüm" dalgın ve birazcık sitem dolu sesle söylediği şey ile Jeongguk kafasını kahve makinasından kaldırıp yüzüne baktı.
'Arkadaş mı? Cidden mi?' , 'Ah, başka ne bekliyordun ki zaten Jeongguk?' , 'Saçmalık' ,
Düşünmeden edemedi müzisyen.
"Arkadaş olamayız Jimin"
"Neden?"
"Çünkü, fazla konuşan kişilerle arkadaş olmayı sevmiyorum"
"Bay Jeon, bazen size olan hayranlığım gıcıklığa dönüşüyor" sinir ve nispetle söylediği şey ile bu sefer güldü Jeongguk.
"İnanır mısın, ben her saniye sana gıcık oluyorum Park"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Foreigner
Fanfiction"Senden nefret etmek bile sana aşıkmışım gibi hissettiriyor" ~First Fic~ Güncel