Kelebek her zaman kuşun yanındaydı. Onun koruyucusu, gözlemcisi ve en önemlisi sadık aşığıydı.
Kuş ise özgür ruhunu kelebeğe vermişti. Böylece nereye giderse gitsin yanında kelebeği de götürecekti.
Birlikte gökyüzüne tünediklerinde de böyleydi. İki aşık gökyüzünden izledi tüm dünyayı, uçuşup duran kuşları, dans eden arıları. Kuş ilk defa küçük bedenine rağmen kendini büyük hissetmişti.
"Her şey yukarıdan ne kadar da küçük görünüyor," diye şakıdı kuş heyecanla. Kelebek onu başıyla tasdikledi. "Haklısın," dedi kelebek.
"Dünya aslında küçücük biz onu büyük sanıyoruz. Halbuki bir ucundan diğer ucuna varmak bir gönül yolculuğuna bakar."
Kelebeğin bu sözleri kuşu düşündürmüş. Koskoca dünyayı dolaşmanın nasıl bu kadar kısa sürebileceğini sormuş kelebeğe. Kelebek gözlerini uzaklara dikmiş.
"Eğer aşıksan," demiş kelebek.
"Sevdiğine giden hiçbir yol sana uzak gelmez. Tıpkı seninle dünyanın öteki ucuna uçmamız gibi..."
Kuş gülümsemiş. Dünyanın başka bir tarafına uçarken nasıl hiç yorulmadığını düşünmüş. Sonra kelebeğin sözlerinin aslında ne kadar anlamlı olduğunu fark etmiş.
Yanında aşığıyla aldığı yol onu yormak yerine huzur vermiş. Kuş kelebeğinin kanatlarının altına sığınmış. Kelebek ise kuşuna bakıp derin bir iç çekmiş.
"Keşke," demiş kelebek.
"Keşke seni o halde bulmasaydım. Beyaz kanatlarınla kar tanelerini kıskandıran güzelliğine güzellik katan gülümsemenin solmasını görmek yerine o gülümsemeye hapsoldaydım."
Kelebeğin bu sözüyle birlikte bir hayal kurmuşlar. Kuşun hiç canının yanmadığı, birbirlerini kırmızı acıların arasında değilde saf beyaz kar tanelerinin arasında bulduklarını hayal etmişler.
Belki de ilk kez bir hayal onlara bu kadar güzel gelmiş. Kuş kelebeğe bakmış. "Kırmızı acılarımızı beyaz kar taneleriyle iyileştirmeye ne dersin?" diye sormuş kelebeğe.
Birlikte kaybolmuşlar beyazlığın içinde. Kar onları saklamış acılarını da beraberinde götürmüş. Kuş ile kelebek bir olmuşlar o gece. Kar taneleri onları bir araya getiren yıldızlar oluvermiş. Saf ve bembeyaz yıldızlar...
_______
Kutunun içindeki maskeye baktığımda içimde adını koyamadığım garip bir his belirmişti. Sanki o kutudaki şey basit bir maske değilde içine eski benliğimi sığdırmışlar gibi hissetmiştim. Bu hisle birlikte ürperdim.
Merih kutunun kapağını kapattı. "Geri dönmemizin vakti geldi Lu," dedi gözlerini kutudan alıp bana çevirdiğinde. Onu başımla onaylamaktan başka bir şey yapamadım. Kelimelerim hislerimi ifade etmekte yetersiz kalırken ne diyebilirdim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Mezarlığı (Seri)
General Fiction✨WATTPAD ROMANCE TR OKUMA LİSTESİNDE✨ Kelebek kuşun acılarını gören yeryüzündeki tek canlıydı... Luna aşkın en can yakan kısmının aslında ayrıldığı gün değil de kavuştuğu gün olduğunu anladığında hayatı ellerinden kayıp gitmişti. Aşk onu ölümün kuca...